‘Göl canlı bir varlıktır, organları iflas ederse ölür’

Güncelleme Tarihi:

‘Göl canlı bir varlıktır, organları iflas ederse ölür’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 2024 07:00

Cennet ülkemizin doğal zenginliklerini teker teker kaybediyoruz. Göllerimiz de buna dahil. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği İstanbul bilim danışmanı Dr. Erol Kesici ülkemizdeki 240 gölden 186’sının kuruduğunu, kalanların da kirlilikle mücadele ettiğini anlatıyor. Bunun sebep ve sonuçlarını konuştuk.

Haberin Devamı

Biliminsanları doğal su kaynaklarımızı kaybedersek geri dönüşü olmayacağını, gelecekte su savaşları çıkabileceğini söylüyor. Bilimkurgu hikâyesi gibi geliyor olabilir ama uzmanların elinde somut bilgiler var.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) İstanbul bilim danışmanı Dr. Erol Kesici 240 gölümüzden 186’sının kuruduğunu söylüyor. Kesici geldiğimiz aşamayı şöyle özetliyor: “Gölbiliminde doğal göllerimize canlı varlık deriz. Bir canlı varlığın organları iflas ederse o da yok olup gider. Göller kurumaya başlayınca, en büyük tehlike kirlilik ve müsilajdır. Bu tür sular tarımda bile kullanılmaz. Eğirdir Gölü bu durumda. Beyşehir Gölü 26 metreden 3,5 metreye düştü. Bu göller içme suyu kaynağıydı. Van Gölü bile kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Çanakkale ve Edirne’de çok göl kaybettik. İstanbul’da Terkos tüm özelliğini kaybetti. Büyükçekmece Gölü tehdit altında. Küçükçekmece kirlilikle mücadele ediyor.” Bu göllerin eski haline dönme ihtimali var mı diye sorduğumuzdaysa Kesici şunları söylüyor: “Çevresindeki bitki, içindeki balık doğal göllerin akciğeri, karaciğeri ve bağırsakları gibidir. Bunlar yok olunca göller kan kaybediyor. Yağışlarla eski haline dönmesi de imkânsız.”

Haberin Devamı

“Göllerimiz, derelerimiz, çaylarımız kurumasaydı iklim krizini de bu kadar şiddetli yaşamazdık” diye belirtiyor Kesici. Göllerin yok olmasının sonuçlarından da bahsediyor: “Susuzluğun en büyük sonucu göçtür. Vahşi yaşam içindeki türler; sukuşları, böcekler, bakteriler su bulamayınca yer değiştirir. Onlar olmazsa salgınlar artar ve artıyor da zaten. Bir yerin biyolojik çeşitliliği ne kadar fazlaysa yaşamın kalitesi o kadar fazladır. Orman yangınlarının artma sebebi göllerin aşırı kuruması. Çünkü toprağımız, havamız kuru.”

‘AVOKADO BİZİM NEYİMİZE?’
Dr. Erol Kesici

◊ Ülkemizde tarımda kullanılan suyun oranı yüzde 80. Evlerde yüzde 8-9 civarı, sanayide yüzde 11. Konya iklimi kurak. Biz Konya’da neden sulak tarım yapıyoruz? Eskiden buğday ambarımızdı, artık değil!

◊ En büyük kötülüklerden biri muz yetiştiriciliğidir. Kendi iklimimize, doğamıza ve suyumuza göre ürün yetiştirmeliyiz. Avokado bizim neyimize?

Haberin Devamı

◊ Herkes bahçesine sondaj kuyusu açtırıyor. Bu yasak! İki kuyu arasında 500 metre olmalı. Yerin altında o kadar su kalmadı. Göl yağmur ve yeraltı sularından beslenir.

◊ Dağlardan gelen su gölde birikir. Hidroelektrik enerji santralları için barajlar kurmaktan da vazgeçelim artık. Göllerin kurumasının en büyük nedenlerinden biri dereler, çaylar ve yüzey sularının olduğu yerlere barajlar yapılması.

Yağmur yağmıyor! Atık suları arıtıp tekrar kullanamıyoruz.

◊ Nüfus artıyor ama su azalıyor ve kirleniyor. Gölleri havza bazında korumalıyız.

◊ Göllerimizin kurumasının bir diğer nedeni de kenarlarına yapılan inşaatlar.

‘Göl canlı bir varlıktır, organları iflas ederse ölür’

Haberin Devamı

Durumu iyileşiyor

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yaralı ve yorgun halde fabrikaya sığınan kızılgeyik Milli Parklar ekiplerince tedavi altına alındı. Avcıların vurduğu erkek kızılgeyiğin ameliyat edildiği ve durumunun iyiye gittiği açıklandı.

Yabanda kaygı veren yok oluş

Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) 2024 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, son 50 yıldır izlenen yaban hayatı popülasyonlarındaki gerileme nedeniyle gezegenin bazı bölgeleri insanlık için ciddi tehdit oluşturan riskli bir dönüm noktasına yaklaştı. Yaşayan Gezegen Endeksi’nde en keskin düşüş yüzde 85 ile tatlı su nüfusunda görüldü.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!