Güncelleme Tarihi:
Birleşmiş Milletler yıllardır ‘gıda güvenliği’ diye bas bas bağırsa da, ne dünyada ne de ülkemizde bu çağrıların pek bir yankısı olmadı. Oysa veriler netti ve 2010’lu yıllarda açlıkla mücadele eden insanların sayısı giderek artıyordu. Ne yazık ki bu uyarılar pandemiye kadar ciddiye alınmadı. İnsanlığı eve kapatan virüs bir anda hepimize hiç bitmeyecekmiş gibi duran raflar dolusu yiyeceğin bir gün o raflarda olamayabileceğini net olarak gösterdi. Birçok ülke gıda ürünlerinin ihracatını kısıtladı ve gıda tedarik zincirinde ciddi sorunlar yaşandı. Birleşmiş Milletler’in yayımladığı ‘Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu’ raporuna göre, 2019’da yüzde 8.4 olan yetersiz beslenme oranı, 2020’de yüzde 9.9’a çıktı. Bu oranın insan karşılığıysa 811 milyon. Yani gezegenimizde her 10 kişiden 1’i yetersiz beslendi. Bu tabloya göre geçen yılsa 2.3 milyardan fazla insan (küresel nüfusun yüzde 30’u) yıl boyunca yeterli gıdaya erişimden yoksundu.
Göllerdeki kirlilikten canlılar yok oluyor.
Gelelim Türkiye’ye... Bugüne kadar üretemediğimiz gıdaları dışarıdan satın alarak durumu idare edebildik. Ancak bunun hep böyle gidemeyeceğini Rusya-Ukrayna savaşı net olarak ortaya koydu. Bu ülkelerden ciddi oranda gıda ürünü alan Türkiye’nin bunun telafisi için ne kadar başarılı üretim yapabileceğini kestiremiyoruz. Çünkü ciddi bir iklim krizi yaşanıyor. Örneğin, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre geçen yıl, yağışlar Doğu Anadolu’da yüzde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 39 azaldı. Bu, bölgedeki tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilerken hayvancılığı da bitirme noktasına getirdi.
Diğer taraftan 2021’de, Fırat-Dicle ve Van Gölü havzalarında yağışlar son 90 yılın en düşük seviyesinde ölçüldü. Başta buğday ve bakliyat olmak üzere tarımda yüzde 65 ile 83 arasında kayıp yaşandı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Güneydoğu Anadolu’da yalnızca buğdayda, 2021-22 döneminde 1.5 milyon ton rekolte kaybı yaşandı.
İklim krizinin sonuçlarını sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kuraklıkla değil, farklı bölgelerde de farklı şekillerde yaşar olduk. Örneğin, Çukurova’da aşırı sıcak narenciyeyi vururken aynı günlerde Orta Anadolu’da don, Karadeniz ve Akdeniz’de de aşırı yağış ve fırtınalar nedeniyle ürün kayıpları oldu.
Atıl durumdaki 2 milyon hektarlık arazinin tarımsal üretime kazandırılması için çalışmalar yapılıyor.
STK’lar haklı çıktı
Gelelim sorunlarımızın çözümüne... Son yıllarda tüm bu yaşananlar Birleşmiş Milletler, biliminsanları ve sivil toplum örgütlerinin haklılığını ortaya koydu. Bir yandan kuraklığa dayanıklı tarım yapmak için çalışmalar devam ederken bir yandan da atıl durumda bekleyen yaklaşık 2 milyon hektarlık arazinin tarımsal üretime kazandırılması için uğraşılıyor.
KISA KISA
Kovulan cambaz kartalı Sinop’ta
6 yıl önce İstanbul’da görülen cambaz kartalıyla, bu defa da Sinop’ta karşılaşıldı . Uzmanlar, yaşam alanı Güney Afrika olan bu canlının İstanbul’a kadar ulaşmasının nedenini ‘kovulmak’ olarak açıklıyor. Son yıllarda İsrail ve Suriye’de de sık görülen cambaz kartalının yetişkinleri, genç olanları yiyecek rekabeti yüzünden kovuyor. Kovulan gençler de avlanmak için daha uzak bölgelere gidiyor.
Vadide biyoçeşitlilik korunacak
Cumhurbaşkanı imzasıyla yayımlanan karara göre, Kapadokya’daki Ihlara Vadisi ve Çevresi Doğal Sit Alanı, ‘Kesin korunacak hassas alan’ olarak ilan edildi. Tarihi, kültürel, jeolojik önemi kadar biyoçeşitlilik açısından da önemli olan vadideki bitki türlerinden 43’ü endemik. Ayrıca vadide 35 kuş türü yaşıyor
ve bunlardan 11’i orada ürüyor.
Baykuş puhuya uydu takibi
Kuzey Doğa Derneği tarafından Iğdır, Koç ve UTAH üniversitelerinin katkılarıyla yürütülen halkalama çalışmaları kapsamında, bir puhukuşuna uydu vericisi takıldı. Anlık takip edilen kuş saatte 7.2 kilometre hızla, 1 hafta içinde 1.150 metre uçtu, 960 metre yükseğe çıktı. Gündüzleri nehir kenarında avlandı.