Gıda güvenliği temiz suyla başlar

Güncelleme Tarihi:

Gıda güvenliği temiz suyla başlar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2022 07:00

Küresel ölçekte açlık giderek artıyor. Temiz ve güvenilir gıdaya ulaşmak her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Ülkeler sınırlarının güvenliği kadar sınırlarının içindeki güvenlik için de artık bir yarışta ve gıda güvenliği konusunda eksiklerini hızla kapatma telaşında... Gözden kaçırdığımız şeyse su!

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler yıllardır ‘gıda güvenliği’ diye bas bas bağırsa da, ne dünyada ne de ülkemizde bu çağrıların pek bir yankısı olmadı. Oysa veriler netti ve 2010’lu yıllarda açlıkla mücadele eden insanların sayısı giderek artıyordu. Ne yazık ki bu uyarılar pandemiye kadar ciddiye alınmadı. İnsanlığı eve kapatan virüs bir anda hepimize hiç bitmeyecekmiş gibi duran raflar dolusu yiyeceğin bir gün o raflarda olamayabileceğini net olarak gösterdi. Birçok ülke gıda ürünlerinin ihracatını kısıtladı ve gıda tedarik zincirinde ciddi sorunlar yaşandı. Birleşmiş Milletler’in yayımladığı ‘Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu’ raporuna göre, 2019’da yüzde 8.4 olan yetersiz beslenme oranı, 2020’de yüzde 9.9’a çıktı. Bu oranın insan karşılığıysa 811 milyon. Yani gezegenimizde her 10 kişiden 1’i yetersiz beslendi. Bu tabloya göre geçen yılsa 2.3 milyardan fazla insan (küresel nüfusun yüzde 30’u) yıl boyunca yeterli gıdaya erişimden yoksundu.

Haberin Devamı

Gıda güvenliği temiz suyla başlar

Göllerdeki kirlilikten canlılar yok oluyor.

Gelelim Türkiye’ye... Bugüne kadar üretemediğimiz gıdaları dışarıdan satın alarak durumu idare edebildik. Ancak bunun hep böyle gidemeyeceğini Rusya-Ukrayna savaşı net olarak ortaya koydu. Bu ülkelerden ciddi oranda gıda ürünü alan Türkiye’nin bunun telafisi için ne kadar başarılı üretim yapabileceğini kestiremiyoruz. Çünkü ciddi bir iklim krizi yaşanıyor. Örneğin, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre geçen yıl, yağışlar Doğu Anadolu’da yüzde 32, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüzde 39 azaldı. Bu, bölgedeki tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilerken hayvancılığı da bitirme noktasına getirdi.
Diğer taraftan 2021’de, Fırat-Dicle ve Van Gölü havzalarında yağışlar son 90 yılın en düşük seviyesinde ölçüldü. Başta buğday ve bakliyat olmak üzere tarımda yüzde 65 ile 83 arasında kayıp yaşandı. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Güneydoğu Anadolu’da yalnızca buğdayda, 2021-22 döneminde 1.5 milyon ton rekolte kaybı yaşandı.

İklim krizinin sonuçlarını sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kuraklıkla değil, farklı bölgelerde de farklı şekillerde yaşar olduk. Örneğin, Çukurova’da aşırı sıcak narenciyeyi vururken aynı günlerde Orta Anadolu’da don, Karadeniz ve Akdeniz’de de aşırı yağış ve fırtınalar nedeniyle ürün kayıpları oldu.

Haberin Devamı

Atıl durumdaki 2 milyon hektarlık arazinin tarımsal üretime kazandırılması için çalışmalar yapılıyor.

STK’lar haklı çıktı

Gelelim sorunlarımızın çözümüne... Son yıllarda tüm bu yaşananlar Birleşmiş Milletler, biliminsanları ve sivil toplum örgütlerinin haklılığını ortaya koydu. Bir yandan kuraklığa dayanıklı tarım yapmak için çalışmalar devam ederken bir yandan da atıl durumda bekleyen yaklaşık 2 milyon hektarlık arazinin tarımsal üretime kazandırılması için uğraşılıyor.

Gıda güvenliği temiz suyla başlar

Ergene Nehri

Ancak gıda güvenliği sorununun temelinde yatan su konusunda henüz durumun ciddiyetini kavrayamadık. Göllerimiz yeraltı sularının çekilip tarıma yönlendirilmesi ve yerüstü sularının da baraj ve göletlerle engellenmesi nedeniyle hızla kuruyor. Veriler son 50 yılda Marmara Denizi’nden daha büyük miktarda sulak alanımızı kaybettiğimizi gösteriyor. Bir zamanlar Türkiye’nin tahıl ambarı olarak nitelendirilen Konya Ovası’nda göller can çekiştiği gibi yeraltındaki su da artık tükenmiş durumda.

Çevre Mühendisleri Odası’nın geçen yıllarda hazırladığı Türkiye’nin Çevre Durumu Raporu’na göre, nehirlerimizin yüzde 79’u kirli akıyor. Özellikle Büyük Menderes, Kızılırmak, Sakarya, Susurluk, Küçük Menderes, Gediz, Bakırçayı, Ergene nehirleri açık kanalizasyona dönmüş durumda.
Örneğin Ergene Nehri... Trakya’nın verimli tarım arazilerinin içinden geçen nehri, doğduğu Istranca Dağları’ndan Marmara Denizi’ne kadar adım adım takip ettim. Kaynağından pırıl pırıl çıkan suyun rengi, sanayi bölgeleri ve yerleşim yerlerinden geçince değişmeye başlıyor. Araştırmalar, nehrin artık sadece 1/5’inin su, geri kalanınsa içi zararlı maddelerle dolu bir sıvı olduğunu gösteriyor. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden uzmanların York Üniversitesi’nin (İngiltere) öncülüğünde yaptığı, 258 nehri içine alan ve dünya ölçeğinde yapılan ‘Dünya Nehirlerindeki İlaç Kirliliği’ araştırmasına göre Ergene, dünyada en fazla ilaç kalıntısı taşıyan nehirlerden biri. Nehrin neredeyse kimyadaki elementler tablosuna dönen sıvısıyla başta pirinç ve buğday olmak üzere meyve ve sebze yetiştiriyoruz!

Unutmamalıyız ki gezegenimizdeki hayatın temelinde su var. İnsanından ağacına, böceğinden tohumuna kadar susuz yaşayabilen canlı yok. Gıda güvenliğini ve sağlığını eğer ciddiye alıyorsak, sularımızın sağlığını da ciddiye almamız gerekiyor. Sonuçta su, toplumun aynasıdır derler. O kuruyorsa hayat da kuruyor...

KISA KISA

Haberin Devamı

Kovulan cambaz kartalı Sinop’ta

Gıda güvenliği temiz suyla başlar

 

 

6 yıl önce İstanbul’da görülen cambaz kartalıyla, bu defa da Sinop’ta karşılaşıldı . Uzmanlar, yaşam alanı Güney Afrika olan bu canlının İstanbul’a kadar ulaşmasının nedenini ‘kovulmak’ olarak açıklıyor. Son yıllarda İsrail ve Suriye’de de sık görülen cambaz kartalının yetişkinleri, genç olanları yiyecek rekabeti yüzünden kovuyor. Kovulan gençler de avlanmak için daha uzak bölgelere gidiyor.

Vadide biyoçeşitlilik korunacak

Gıda güvenliği temiz suyla başlar

Cumhurbaşkanı imzasıyla yayımlanan karara göre, Kapadokya’daki Ihlara Vadisi ve Çevresi Doğal Sit Alanı, ‘Kesin korunacak hassas alan’ olarak ilan edildi. Tarihi, kültürel, jeolojik önemi kadar biyoçeşitlilik açısından da önemli olan vadideki bitki türlerinden 43’ü endemik. Ayrıca vadide 35 kuş türü yaşıyor
ve bunlardan 11’i orada ürüyor.

Haberin Devamı

Baykuş puhuya uydu takibi

Gıda güvenliği temiz suyla başlar

Kuzey Doğa Derneği tarafından Iğdır, Koç ve UTAH üniversitelerinin katkılarıyla yürütülen halkalama çalışmaları kapsamında, bir puhukuşuna uydu vericisi takıldı. Anlık takip edilen kuş saatte 7.2 kilometre hızla, 1 hafta içinde 1.150 metre uçtu, 960 metre yükseğe çıktı. Gündüzleri nehir kenarında avlandı.

BAKMADAN GEÇME!