Güncelleme Tarihi:
Ülkemizdeki gençlerin cinsiyet eşitliğine yaklaşımı nasıl? Kadına yönelik şiddet algıları ne düzeyde? Siyasi partilerin toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik çalışmalarını yeterli görüyorlar mı? Şiddet türlerini biliyorlar mı? ‘Gençlikte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algısı Araştırması’ işte bu sorulara yanıt bulmak için, gelecekte bu alandaki çalışmalara ışık tutması amacıyla yapıldı.Yanındayız Derneği ve Evrim Kuran Danışmanlık’ın birlikte yürüttüğü araştırma, Türkiye’nin 81 ilinden 18-35 yaş aralığındaki 12 bin 925 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Araştırmacı Evrim Kuran “Veriler gösterdi ki Türkiye’de gençlerin büyük bir çoğunluğu toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığını düşünüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması modern ve demokratik bir toplum olmanın önşartı. Görüyoruz ki gençler sorunun farkında” diyor. Yanındayız Derneği Genel Başkanı Nur Ger ise özellikle genç erkeklerin toplumsal cinsiyet eşitliği davasını sahiplenmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye’de gençler cinsiyet eşitliğine nasıl bakıyor?
Türkiye’deki siyasi partilerin toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik çalışmalarını yeterli bulanların oranı %4
* “Türkiye’de kadın-erkek eşitliği eksik tabular üzerine kurulmuş normlarla ifade edilmektedir. Siyasal konumda olanlar bu konuda daha fazla örnek niteliğinde karar verirse değişebileceğine inancım hâlâ var. Sesini çıkaramayan kadınların da sesi olmak zorundayız. Kadının üstün değil, kadın ve erkeğin her alanda eşit olması gerektiğine inanıyorum.” (18, kadın, İzmir)
Türkiye’de cinsiyet eşitliğinin olmadığını düşünenlerin oranı %83
* “Heteroseksüel bir erkek olarak ‘avantajlı’ bir kısımda olduğumun farkındayım. Buna rağmen toplumun cinsiyete, cinselliğe bakışı ve ayrımcılığı beni bile boğuyor. Bunun çok daha büyük baskı gören gruplar için nasıl hissettirdiğini hayal edemiyorum.”
(20, erkek, İstanbul)
* “Türkiye’de kadın-erkek eşitliği olmadığı bir gerçek, fakat coğrafya kader değildir, düşüncelerimiz dürtülerimiz, öğrendiklerimiz kaderimizi belirler. Düşüncelerimizi eğitim yüceltir.” (18, kadın, İzmir)
* “Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilinçli olmak ve bu yönde hareket etmek için en önemli faktör büyüdüğümüz ailedir. Bu yüzden bizler kendimizi bu konuda eğiterek gelecek nesilleri eğitebiliriz.” (21, kadın, İstanbul)
* “Bu ülkede kadın-erkek eşitliğinin sadece lafta olduğunu düşünüyorum. Her gün bir cinayet ve şiddet haberi görüyoruz. Bu gittikçe artıyor. Kadınlar bu ülkede nefes almaya korkar oldu.” (22, kadın, Ankara)
* “Ülkemizde ne yazık ki kadınlar da bu eşitsizliği normal görüyor.” (24, kadın, İstanbul)
Şiddete uğrayanların oranı % 82
Psikolojik şiddet en yaygın tür. Gençlerin yüzde 88’i psikolojik, yüzde 48’i dijital, yüzde 43’ü ekonomik, yüzde 31’i fiziksel, yüzde 22’si cinsel şiddet mağduru...
* “23 yıllık yaşantımın her saniyesinde kadın olarak psikolojik, cinsel, ekonomik şiddete maruz kaldım. Bu şiddeti uygulayanlar yabancı insanlar değil, abilerim, komşularım, arkadaşlarım gibi yakın çevremden insanlardı. Bunu değiştirmek için her zaman çabaladım ve çabalamaya devam edeceğim.”
(23, kadın, İzmir)
* “Partnerimin veya çevremin özellikle anne olduktan sonra çalışma hayatında olmamdan dolayı beni yetersiz görmelerini, çalışan birçok kadının sürekli maruz kaldığı bir psikolojik şiddet örneği olduğunu düşünüyorum.” (32, kadın, Bursa)
Flört şiddetine maruz kalanların oranı % 36
Cinsel ilişkiye zorlanmanın şiddet olduğu bilinci yüksek. Yüzde 91’i partnerlerinin kendilerini cinsel ilişkiye zorlamalarını şiddet olarak görüyor.
* “Flört şiddeti konusunda farkındalığın düşük olması ve şiddetin nedeninin sevgi olarak nitelendirilmesi, flört şiddetinin sürekliliğine katkı sağlıyor.” (23, kadın, İstanbul)
* “Partnerimin bana psikolojik şiddet uygulayarak cinsel isteklerini kabul ettirmesini şiddet olarak görüyorum.” (22, kadın, İstanbul)
* “Hayatıma aldığım bir insanın beni her olayda, her durumda geri plana iterek kendisini öne çıkarmasını flört şiddeti olarak görüyorum.”
(23, kadın, Adana)
Yaşamları boyunca en az bir kez cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğrayanların oranı %70
Genç kadınların yüzde 82’si, erkeklerin yüzde 40’ı cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğruyor. Gençler, cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığında yeterli tepkiyi gösteremiyor.
* “Türkiye’de özellikle staj dönemi veya iş başvuru sürecimde cinsiyetimden dolayı kabul edilmediğim çok şirket var ve uzun bir süre de bu böyle devam eder gibi görünüyor.” (19, kadın, Ankara)
* “Cinsiyet ayrımcılığına babam tarafından uğradım, maddi imkânsızlığımdan tepki gösteremedim.” (19, erkek, İstanbul)
Partnerlerinin kendilerini giyiminden dolayı kısıtlamasını şiddet olarak görenlerin oranı %77
Gençlerin sadece yüzde 27’si kıskanılmayı şiddet olarak görüyor.
* “Kıskançlık şiddet değildir, kısıtlamalar başlarsa o zaman psikolojik şiddet başlar; bu psikolojik şiddet artarak devam edebilir.” (18, kadın, Düzce)
‘Pandemi eşitlikte tüm dünyayı geriye götürdü’
Nur Ger, YANINDAYIZ Derneği kurucu başkanı
* Yaptığımız bu araştırma ülkemizde genç kadınların ve erkeklerin eşitliğe hâlâ çok uzak olduğunu ortaya koydu. Ve maalesef bu yıl da kadınların yaşadığı en büyük sorun şiddet oldu. Beni en çok üzense, büyük kısmının flört şiddetini tam anlamıyla bilmemeleri; partnerler arasındaki kıskançlığın şiddet değil, aşırı ilgi ve sevginin tezahürü olarak algılanması. Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kaplumbağa hızında yol alan bir ülke. Bu hızın artması için özel sektör, kamu ve sivil toplum örgütlerinin el ele vermesi şart. Özellikle genç erkeklerin, toplumsal cinsiyet eşitliği davasını sahiplenmesi gerektiğine inanıyoruz.
* Dünya Ekonomik Forumu 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre pandeminin en önemli etkilerinden biri cinsiyet eşitliği konusunda tüm dünyayı geriye götürmesi oldu. Salgın öncesinde cinsiyet eşitsizliğinin yaklaşık 100 yıl içinde biteceği öngörülürken pandemi sonrası bu süre raporda 136 yıl olarak hesaplandı.
* Kadınlar ve erkekler arasında en az ayrım olan ülkelerin başında İzlanda geliyor. Türkiye cinsiyet eşitliği endeksinde 156 ülke içinde 133’üncü sırada! Bizim bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Yaklaşık 100 yıldır kadınların yoğun hak arayışı sonucunda dünyadaki bazı ülkelerde eşitlik adına ciddi anlamda
bir yol kat edildi. Dünya değişiyor, Türkiye de değişecek. Önemli olan, toplumsal farkındalığı yaratmak için yılmadan çalışmak.
‘İnatçı bir iyimserlik gerekiyor’
Evrim Kuran, araştırmacı-yazar
Gençler sorunun farkında
* Cinsiyet kavramı kadın veya erkek olmanın biyolojik yönünü tariflerken toplumsal cinsiyet ifadesi, içinde yaşadığı toplumda bir kadının veya erkeğin nasıl davranacağı, nasıl düşüneceği ve nasıl hareket edeceğine dair beklentileri ortaya koyar. Toplumsal cinsiyete dayalı veriler, bir ülkede kadının ve erkeğin rollerini, güç ilişkilerini ve toplumsal konumlarını anlamamızı kolaylaştırır. Araştırmamız gösterdi ki Türkiye’de gençlerin büyük bir çoğunluğu toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığını düşünüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, modern ve demokratik bir toplum olmanın önşartı. Bu şartı yerine getirmek için de özellikle genç nesilde farkındalığın önemi büyük. Görüyoruz ki gençler sorunun farkında.
Erkeklerin desteği yeterli değil
* Araştırmanın en kritik bulgularından biri genç kadınların yüzde 82’sinin, erkeklerin yüzde 40’ının cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğradıklarını belirtmesi. Üstelik, yalnızca yüzde 54’ü böyle bir durumla karşılaştığında yeterli tepki gösterebiliyor. Farkındalıktan eylemliliğe geçmemiz gerektiğine işaret eden bir gerçek bu! Bir başka kritik bulguysa yalnızca
yüzde 6’sının kadınların eşitliğe ulaşmasında erkek-
lerin desteğini yeterli bulması.
Flört şiddeti yok sayılıyor
* Kadına şiddet karşısında dayanışma kültürü oluşturabilmek için ilk adım, özellikle gençlerde şiddet okuryazarlığını geliştirmek. Şiddeti tanımlamak, türlerini iyi anlamak gerekiyor. Araştırmada gençlere şiddet türlerini aktarmayı da önemsedik. Katılımcıların bir kısmı belki de ilk kez flört şiddeti ifadesiyle karşılaştı. Flört şiddeti farkındalık yaratmamız gereken bir başlık çünkü fena halde yok sayılan bir şiddet türü! Partnerlerden birinin diğerine psikolojik, fiziksel, sosyal, cinsel ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunması anlamına geliyor. Araştırmamıza katılanların yüzde 36’sı flört şiddetine maruz kaldığını söyledi. Ancak sadece yüzde 27’si bir duygusal şiddet türü olan kıskançlığı şiddet olarak görüyor. Gençlikte şiddet okuryazarlığı sağlıklı yetişkinlerin yaşadığı bir toplum için elzem.
Kadın emeği onurlandırılmalı
* Bugün Türkiye’de 3 yaşın altında çocuğuolan 25-49 yaş aralığındaki kadınların yalnızca yüzde 25.2’si istihdamda. Kadın büyükelçi oranımız yüzde 26.5. Kadın milletvekili oranımız yüzde 17.4. Yükseköğretimde kadın profesör oranı yüzde 32.4. Kadın emeğinin onurlandırılmasını, erkek emeğiyle eşitlenme talebimizi sürekli tekrarlıyoruz. Paris Anlaşması’nın mimarı, diplomat ve iklim aktivisti Christiana Figueres’in ‘inatçı iyimserlik’ diye tarif ettiği bir hal var. “İyimserliğimiz dayanıklı, kararlı, amansız olmalıdır. Her bir engel, farklı bir yol denemek için bir işarettir” der. Türkiye’de kadın olmak işte böyle inatçı bir iyimserlik gerektirir. İnadımızın göğüs kafesimizden fışkırması lazım. Yalnız olmadığımızı hatırlamalıyız.