Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2018 14:01
Malavili Theresa Kachindamoto, ülkesindeki ilk kadın kabile şefi. Onu sıradışı yapan tek özelliği bu değil; 14 yıldır çocuk evliliğine karşı sıfır toleransla savaş yürütüyor. Bugüne kadar binlerce çocuk evliliğini feshetti. 2016 Hrant Dink Ödülü sahibi Kachindamoto ile Uluslararası Hrant Dink Konferansı için geldiği İstanbul’da buluştuk.
Yağmurlu, gri bir İstanbul sabahında, kongre merkezinin loş salonunda oturan kısacık saçlı kadın, Batılı giyinmiş çoğunluğun arasında hemen dikkati çekiyor. Üzerinde kültürünü yansıtan aksesuarlar var. Sırtında polyester de olsa leoper desenli bir elbise, ayaklarında dışarıda sel gitmiyormuşçasına giydiği terlikleri... Rengarenk boncukların çevrelediği yüzünde şefkatli bir bakış, sevecen bir gülümseme var. Yaklaşık 1 milyon nüfuslu bir kabilenin amansız kadın şefi olduğuna inanmak zor.
Güneydoğu Afrika ülkesi Malavi’nin soylu ailelerinden birinin üyesi Theresa Kachindamoto (59). Babası, dedesi, onların babaları ve dedeleri hep kabile şefiydi. Theresa 14 yıl öncesine kadar, Malavi Üniversitesi’nde sekreter olarak çalışıyordu ve 27 yıllık işini seviyordu. Beş çocuk annesinin görevini, evini bırakıp doğup büyüdüğü Dedza’ya dönmeye hiç niyeti yoktu. Babası 12 kardeş içinden sadece onu okumak üzere büyük şehre göndermiş, o da babasının istediği gibi kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olmuştu.
İki tavuk için evlendirilen kızlar... Bir gün kabilesinin ileri gelenleri kapısına dayandı. Başa geçmesini istiyorlardı. Theresa şaşkındı çünkü kadınların şef olması alışılmış bir durum değildi. Babasının ölümünün ardından ağabeyleri kabilenin başına geçmişti. Eşi ve çocukları elektriği, suyu bile olmayan bir köyde yaşamak istemiyordu. Ama halkı “Seni yanımıza almadan buradan ayrılmayacağız” dedi. Koltuğun tadını çıkaran abilerinin şefliğinden memnun değillerdi. Kabul etmekten başka çaresi yoktu.
Onu dünyaya tanıtan misyonunu üstlenmesi, o yıl şahit olduğu bir olaydan sonra meydana geldi. Ev ziyaretlerinden birinde, kucağında ağlayan bir bebekle bir kız çocuğu gördü. “Bebeği götürüp annesine versene” dedi. “Annesi benim” diye cevapladı küçük kız ve bebeği emzirmeye başladı. Daha 13 yaşındaydı. Tarih 22 Şubat 2004’tü... Hemen tüm köylerin şeflerini topladı ve çocukların evlendirilmesini yasakladığını bildirdi.
Malavi’de kız çocuklarının bu kadar erken evlendirilmesinin sebebi yoksulluk. Aileler evden bir boğaz eksilsin istiyor ve kızları erkenden evlendiriyor. Üstelik kızlarına karşılık da tavuk, keçi gibi bedeller alıyorlar. Bu ikisi, Malavi’de çok değerli varlıklar. Cezaların büyük bölümü de tavuk ve keçi olarak tahsil ediliyor.
Bu yeni yasağı elbette kimse itirazsız kabul etmedi. “Köylerin şefleri itiraz etti, çünkü evlilik karşılığı ödeme alıyorlardı. Bir de bizde ‘sırtlan’ denen erkekler vardır. Küçük kızlar ergenliğe eriştiklerinde, ‘evlilik eğitimi’ için bir araya toplanır. Yaşlı kadınlar orada kızlara, kocalarına nasıl davranmaları gerektiğini öğretirler. Eğitim sonunda kızlar bir odada toplanır ve içeriye ‘sırtlanlar’ alınır. Seçtikleri kızlarla ilişkiye girerler. ‘Sırtlanlar’ da çocuk evliliklerinin bitirilmesine karşıydı tabii. Ölümle tehdit edenler oldu.”
Sonraki 14 yılda Theresa Kachindamoto yaklaşık 2 bin 600 çocuk evliliğini geçersiz ilan etti, kız çocuklarının okula dönmesini emretti. Bazılarının eğitimini kendi cebinden finanse etti. Erkeklerin, hamilelikleri süresince eşleriyle hastaneye gitmesini zorunlu hale getirdi. Malavi’de HIV-AIDS çok yaygın. Kadınlara teşhis de genellikle hamilelik sırasında konuyor. Pozitif sonuçla evine dönen kadınları kocaları başkalarıyla ilişkiye girmekle itham edebiliyorlar. Ayrıca sorumlu bulunduğu bölgede evlilik öncesinde çiftlerin HIV testi yaptırması, kadınların sağlığı için ilk çocuktan sonra ikinci çocuk için iki yıl beklenmesi de zorunlu.
Peki ya birileri ondan habersiz çocukları evlendirirse? Bunun da önlemlerini almış. Her köyde görevlendirdiği gizli birer anne ve baba var. Bir şey duyarlarsa ona
haber veriyorlar. O da köyün şefini arayıp düğünü basmasını söylüyor. Aksi halde görevden alınacaklarını bildiklerinden hemen müdahale ediyorlar.
Kachindamoto’ya Türkiye’de de çocuk yaşta evlilikler olduğunu, kimilerinin kız çocuklarının ergenliğe girdikten sonra evlenebileceğini iddia ettiğini anlatıyorum. Derin bir iç çekiyor: “Bu genç kızlara büyümeleri için bir fırsat vermeliyiz. Ancak o zaman, torunlarının doğduğunu görecek kadar uzun yaşayabilirler. Gelenekler değiştirilebilir.”
“Kimse size hayır diyemez mi? Ya da derse ne olur?” diye soruyorum. Kendinden emin cevaplıyor: “İşimin başındayken bana kimse hayır diyemez. Hayır diyemeyecekleri şekilde konuşurum onlarla.”