Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

Güncelleme Tarihi:

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 11, 2021 07:00

Rana Sanyal’ın öncülüğünde kurulan biyoteknoloji girişimi RS Research’ün geliştirdiği akıllı, hedefli kanser ilacı, faz-1 klinik çalışması için gönüllüleri kabul etmeye başladı. İlacın mucidi Rana Sanyal: “Dünyada bunları başaran insanların bizden farkı yok diyerek bu noktaya gelmeyi başardık.”

Haberin Devamı

Ona kimyayı sevdiren Bornova Anadolu Lisesi’ndeki öğretmeniydi. Üniversite tercihi de kimyaya olan ilgisiyle şekillendi. Rana Sanyal, Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra ABD’ye gitti, Boston Üniversitesi’nde doktorasını yaptı, bir süre onkoloji alanında uzmanlaşan bir şirkette çalıştı. 2004’te yurda dönünce adresi yine Boğaziçi Üniversitesi oldu. Kimya bölümünde dersler  verirken ABD’de öğrendiklerini de uygulamaya koydu...

Sanyal’ın geliştirdiği akıllı, hedefli kanser ilacı faz-1 aşamasına kadar uzanan ilk yerli proje olarak tarihe geçti. İlacın klinik çalışmaları şu an Koç Üniversitesi Hastanesi ve Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yürütülüyor. Bu başarı hikâyesini dinlemek için Rana Sanyal, RS Research’ün başladığı klinik çalışmanın ulusal koordinatörü Farmakolog Prof. Dr. Hakan S. Orer ile buluştuk.

Haberin Devamı

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

Rana Hanım, Türkiye’ye 2004’te döndünüz. RS Research 2015’te kuruldu. Aradaki zamanda neler yaptınız?

Geldikten sonra hem Avrupa Birliği’nden hem TÜBİTAK’tan fon bulup laboratuvar kurdum. Boğaziçi Üniversitesi’nde Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri adlı bir merkezimiz var. Ben de kurucularından biriyim. Bu çalışmalarım için çok önemliydi. Benim çalışmaların çok yüksek maliyetli işler. Yani fon ihtiyacımız vardı. Ayrıca burada çalışacak bir ekip de gerekiyordu.

Kanser ilacı için çalışmalara ne zaman başladınız?

2010’da. Projelerinin yazılması, fonlanması 2011’deydi. Ancak bu ilaç için kullandığımız moleküller çok daha yeni. ‘Burada çok güzel veriler var, bunlarla bir şeyler yapmamız lazım. Sadece makale yetmez’ dediğimiz yılsa şirketin de kurulduğu 2015.

Moleküller üzerine çalıştığınız zamanlarda bir gününüz nasıl geçiyordu?

Aslında günlerimin büyük bir bölümü proje yazıp fon aramakla geçiyordu. Şu an bile günümün epeyce bir kısmını proje ve rapor yazmaya, yapılan deneyleri takip etmeye ayırıyorum. Bozulan cihazları tamir ettirmek büyük bir zamanımı alıyor. Pek çok cihazımı kendim tamir edebildiğim için halen çalışır durumda bir laboratuvarım var. Üreticilerden teknik servislerine verdikleri kitapçıkları isteyerek birçok cihazı ben tamir ettim. Kardeşim de makine mühendisi, o da çok tamirat yapmıştır. Laboratuvardaki ihtiyaçlar için cam üflemişliğim bile var atölyelerde. Bunları yapmazsanız araştırmalarınızı tamamlayamazsınız.

Haberin Devamı

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

FARELERDE ETKİLİ OLDU

Bu ilaç için ne gerekiyorsa yaptınız yani...

‘Elimizde şu yok’, ‘Bu Türkiye’de bulunmaz’ diyerek olmuyor. Patates kızartmak için yağınız, tavanız yoksa, Türkiye’de ketçap bulunmuyorsa idealinizi başarmak için domates ekmeyi bile göze alacaksınız. “Dünyada bunları başaran insanların bizden farkı yok” dediğimiz için bu noktaya gelmeyi başardık.

Akıllı, hedefli ilaç ne demek?

En basit tanımıyla, kanser nedeniyle hücreleriniz hızlı şekilde üremeye başlıyor. Bunların normal hücrelerden birtakım farkları var. Hücrenin içinde ve dışında yani yüzeyinde bir şeyler değişmiş oluyor. Kimyasal ve biyolojik olarak biz o değişiklikleri fark edebiliyoruz. Normal hücrelerde olmayan, tümör hücrelerindeki farkları hedefleyen küçük molekülleri, bir taşıyıcı üzerine ekliyoruz. İlaç vücutta hızlı üreyen hücrelere gidiyor ama sağlıklı dokulara dokunmuyor. Akıllı sıfatı hücrelerdeki farklılığı tanımasından geliyor. Belirli hücrelere yollanabildiği için de hedefli sıfatını alıyor.

Haberin Devamı

İlk aşamada hayvanlar üzerinde deneniyor, öyle değil mi?

‘Vücut ilaca ne yapıyor’ diye bu aşamada bakıyoruz. ‘İlaç vücuda ne yapıyor’ diye daha sonra bakılıyor. Ardından kısa dönemli bir toksisite çalışması... Yan etkilere baktığımız nokta bu. Sonra da tümöre etki edip etmediğine... Bu aşama farelerle yürütülüyor ancak şöyle bir nokta var: Bunlar bağışıklığı baskılanan hayvanlar... İnsan tümörü hücrelerini fareye enjekte ediyoruz, farenin vücudu bu dokuları reddetmesin diye de bağışıklığını baskılıyoruz. Bir kontrol grubu oluyor, hiçbir şey yapmazsak tümöre ne olacak diye gözlemliyoruz.

Bu ilacı hedefli ve akıllı yapmazsak neler oluyor diye incelediğimiz bir başka grup da var. Akıllı, hedefli ilacı verdiğimiz gruptaki farelerin tümörleri giderek yok oldu. Tekrar gelip gelmeyeceğine baktık, gelmedi. Metastaz da olmadı. Biz de bu noktada bu molekülü kliniğe taşımaya karar verdik. Bu, tarihimizde Türkiye’de geliştirilip faz-1 klinik çalışmaya başlama onayı alan ilk molekül. Şu anda da klinik çalışma için gönüllülerin incelendiği ve çalışmaya kabul edildiği aşamadayız.

Haberin Devamı

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

HIZLI ÇALIŞMAYI ABD'DE ÖĞRENDİM

ABD’deki yaşamınız, eğitim ve kariyeriniz size ne kattı?

Bazen ‘İnsanlar ABD’ye neden gitsinler’ diye düşünüyorum. Benim için ABD hız demekti. Bana hızı kazandırdı. ‘Bunu hemen yapmam lazım’ duygusunu orada kaptım. ‘Bugün git, yarın gel’in tam tersi... ‘Ne yapacaksak hemen, şimdi yapalım’ görüşü orada daha yaygındı.

Türkiye’de doktora yapsaydınız hayatınızda neler farklı olurdu?

Benim zamanımda Türkiye’de doktora yapmakla bugün yapmak arasında ciddi farklar var. Ben, 90’lı yılların başında gittim. O zamanlar Türkiye’deki altyapı imkânları kısıtlıydı, bazı teknik yetkinliklere erişmek için ABD’ye gitmek lazımdı. Ancak bugünler için aynı şeyi söylemem. O teknik yetkinliklerin birçoğuna artık sahibiz. Ancak o hız, etrafınızdaki herkesin çalışması, laboratuvar ışıklarının 7/24 sönmemesi görülmeye değer.

Haberin Devamı

BU ÇOK UZUN BİR SÜREÇ
RS Research’ün başladığı klinik çalışmanın ulusal koordinatörü Farmakolog Prof. Dr. Hakan S. Orer

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

Bu ilaç için faz-1 çalışmaları ne anlama geliyor?

İnsanlarda bu ilacın kullanılabilmesi anlamına geliyor. Bu ilacın güvenli ve etkili olup olmadığıyla ilgili bir süreç. Faz-1 çalışmalar için hayvan deneylerinin yapılmış olması gerekli. Dünyada bu konuda bir tartışma var. Kimse hayvanlar üzerinde deney yapmak istemez ama yapmadan da bir ilaç bu aşamaya gelemez. Üstelik kanser ilacı gibi hücreleri öldürmesi için tasarlanmış bir ilacı ‘Bir kullan bakalım, ne oluyor’ diye birine veremem.

Son evredeki hastalarda mı denenecek?

Normalde faz-1 ilacın sağlıklı gönüllülerde kullanılmasını gerektiren bir aşama. Çünkü bu noktada biz ilacın etkisinden çok, ‘zararlı etkileri var mı’ diye bakıyoruz. Ancak kanser ilaçlarının kendisi zaten toksik olduğu için bu ilaçları ancak kanser hastaları üzerinde deneyebiliyoruz. Bu aşamada Türkiye’de alabileceği tüm tedavileri almış ve başka tedavi seçeneği kalmamış hastalar gönüllü olabiliyor.

Kaç gönüllüyle çalışacaksınız?

Faz-1’de hasta sayısı çok yüksek değil. Çok da temkinli olacağız. Temkinden kastım şu: Doz aralıkları hayvan deneyleri sonucunda belirleniyor. Bu aralığın insanlar için işe yarayıp yaramadığını, doz arttırılırsa daha iyi bir etkinin ortaya çıkıp çıkmayacağını ya da doz arttırıldığı için bazı istenmeyen sonuçların yaşanıp yaşanmayacağını bilmiyoruz. Bunu bilebilmek için zaten faz-1 yapılıyor. Bu nedenle her seferinde tek bir hastayı alıp, onun sonuçlarına bakıp değerlendiriyoruz. Bu çok uzun bir süreç. Belli bir noktada istemediğimiz sonuçlar alırsak ‘acaba doz aralığında mı sorun var’ diye aynı dozu başka hastalarda da deniyoruz. Dozun etkili olduğuna karar verdiğimiz bir noktaya gelirsek de orada bırakıyoruz. O noktada faz-2 başlamalı. Faz-2’nin sonunda bu ilacın faydalı olarak insanlarda kullanılabileceğini ve güvenli kullanılabilmesi için doz aralığını belirlememiz gerekiyor. Böylece faz-3’te daha büyük bir grupta kullanabileceğiz.

AKCİĞER KANSERİYLE BAŞLADIK AMA...
Sena Nomak, RS Research kurucu ortağı ve operasyon direktörü

Geliştirdiği kanser ilacının klinik çalışmaları başladı... ‘Araştırma devam etsin diye cihazları kendim tamir ettim’

Türkiye’de uzun yıllardır faaliyet gösteren ilaç şirketleri var, bu yeni ilaç nasıl oldu da bir start-up’tan çıktı?

Aslında bu tüm dünyada böyle. Buluşlar akademiden çıkıyor. Belli bir aşamaya geldiğinde ticarileşme yolunda ilerleyebilmek için start-up kuruluyor ve ilacı faz-1 klinik çalışma aşamasına bu start-up getiriyor. ABD ilaç otoritesi FDA’in son 10 yılda onayladığı ilaçların yüzde 67’sini faz-1’e kadar start-up’lar getirdi. Klinik çalışma itibariyle de büyük ilaç şirketleri devreye giriyor; ileri fazlar ve ticarileşme adımları ortaklıklarla atılıyor. 

Büyük ilaç şirketlerinden teklif geldi mi?

Şu an faz-1 verilerini merakla bekleyenler var. Önceki verileri inceleyip ilgisini beyan edenler oldu. Faz-1 ve faz-2 süreçlerini biz devam ettirme niyetindeyiz. Tabii ki ortaklıklar olabilir. Türkiye’den de ilgili ilaç şirketleri var. Böyle bir güç birliği bizim önümüzü açar. Sürekli fonlamaya ihtiyaç var, tek bir ilaç değil. Küçük hücre dışı akciğer kanseriyle başladık ama arkadan gelenler de olacak.

Her şeyin istediğiniz gibi gittiğini, tüm fazları tamamladığınızı düşünelim... O zaman BioNTech’in Pfizer’a ihtiyaç duyması gibi, siz de üretim için bir ortaklığa ihtiyaç duyacak mısınız?

Herkes en iyi yaptığı işi yapmaya devam eder ve birlikte çalışmayı öğrenirse ilaç geliştirebilen bir ekosistem kurabiliriz. Keşfetmek ve klinik geliştirmenin bazı süreçlerini tamamlamak bizim öğrendiğimiz, iyi yaptığımız bir iş. Ancak o kadar büyük bir sağlık sorununu çözmeye çalışıyoruz ki bunu kendi başımıza yapmaya çalışmak oluşturduğumuz bu fikri hakka yazık eder. Bu ilaca acilen ihtiyaç duyan hastalar var. İlaç aynı anda Güney Afrika’da da satılmalı, Brezilya’da da, Kore’de de... 20-30 ülkedeki klinik çalışmaları kapsayan faz-3’ü kendimiz yapmaya çalışmak Don Kişot’luk olur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!