Güncelleme Tarihi:
Mervegül Bayer, 31 yaşındaydı; özel bir firmada satış danışmanı olarak çalışıyordu. Tam bir yıl önce boşandığı eski eşi tarafından öldürülmeseydi gerçekleştirmek istediği birçok hayali vardı, hepsi yarım kaldı. Boşanmayı kabul edemeyen polis memuru eski eş Mustafa Yıldır, 6 Mart sabahı konuşmak için Mervegül’ü yaşadıkları mahallenin köprüsünün yakınına çağırdı. Yıldır’ın aramalarından sıkılan ve artık onu bırakması için son bir kez görüşmeye giden Bayer geri dönemedi. Aralarında çıkan tartışma sonrası katil Yıldır silahıyla ateş ederek önce Mervegül Bayer’i öldürdü sonra da kendini vurdu. Katil olay yerinde can verirken genç kadın bir süre hayata tutunmaya çalışsa da hastane yolunda yaşama veda etti.
Geçen hafta başta Mersin olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrinde kadınlar bu defa mücadele arkadaşları Mervegül için yürüdü. Bir dönem Mersin Kadın Meclisi’nde görev alan Bayer, yaşadığı şehirde erkek şiddetine maruz kalan kadınların yardımına koşuyor, birçok hemcinsine destek oluyordu. Bayer’in tabutu 10 gün önce o kadınların omzunda taşındıktan sonra toprağa verildi.
“Merve çok sosyal bir kızdı. Kadın hakları için, ezilen kadınların hakları için sürekli faaliyette olan bir kadındı. Darda kalan kadınlara maddi destekler bulurdu, avukat desteği sağlardı, güçlü biriydi. Evliliği de bir yılı tamamlamadan bitmişti, sorunlar yaşıyordu eşiyle. Aynı diğer kadınların kaderine mahkûm oldu” dedi konuştuğumuz acılı arkadaşı Fulya Karacan.
Mezarının başında ağıtlar yakan anne Hatice Kurt ise kızının kadın cinayetlerine karşı çok mücadele ettiğini belirterek “Bu olay başkasının başına gelseydi Mervegül en başta yürüyenlerden olacaktı. O ölmedi, şehit oldu. Ben artık şehit gözüyle görüyorum” diye konuştu.
‘KÖTÜ, İYİ OLMAZ’
Acılı anne aynı akşam evine döndükten sonra rüyasında kızı Mervegül’ü görmüş... Ve son isteğini yerine getirmek için Bayer’in gelinliğini mahallenin ortasında diğer genç kızlara ibret olsun diye benzin dökerek yaktı. “Her şey bununla başladı, şimdi her şey burada bununla bitecek” diye haykıran anne Hatice Kurt’un devamındaki konuşması herkesi derinden etkiledi: “Kızlar bu Merve’nin kefeni, kefeni. Kızlar, her şey bununla başladı. Şimdi her şey burada bununla bitecek. Ben bunu niye yapıyorum! Hepinize ders olsun. Hatice Teyze gelinliği niye yaktı diye 40 kere düşüneceksiniz. Evlenirken 20 kere, 30 kere düşünün. Düşünün kızlar, kimse kendine eziyet ettirmesin. Evli olsanız bile kendinize eziyet ettirmeyiniz, yardım isteyin. Bu mesaj Merve’den geldi. ‘Gelinliğimi ortaya koy, arkadaşlarımı topla, çatır çatır yak’ dedi. ‘Her şey onunla başladı’ dedi. Bu gelinlik size mesaj olsun. Kötü, iyi olmaz, bir insan değişmez; bunu unutmayın. Sizin için yakıyorum bunu, sizin için. Merve sana hayır getirmedi. Şimdi Mervegül bizi seyrediyor. Kefen oldu bu gelinlik, kefen.”
Hatice Kurt gelinliği yakarken izleyen genç kadınlara seslendi: “Evlenirken 30 kere düşünün. Kimse kendine eziyet ettirmesin!”
Mervegül’den geriye yaşanamamış bir hayat, onurlu kadın mücadelesi ve yüreği paramparça bir anne kaldı. Bayer’le kadın mücadelesi sebebiyle bir dönem yolları kesişen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim’le konuştuk. Ataselim’e göre artık günde 8 kadın öldürülüyor. Ve artık mücadeleye ortak olan kadınlar da erkeğin şiddetinden muaf kalamıyor. Özellikle son zamanlarda intihar eden katillerin sayısında yaşanan artış platformun gündeminde.
“SAĞLIKLI, EŞİT, ÖZGÜR YAŞADIĞIMIZ ANLARDIR EN MUTLU OLDUĞUMUZ ANLAR”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim
Merve mücadele arkadaşımızdı, yollarımız kesişmişti. Artık mücadele arkadaşlarımızı da kaybediyoruz. Erkek şiddetinin farkındaydı Merve, bu yüzden hep bir çıkış yolu arıyordu, mücadelesine devam ediyordu. Fakat ayrıldığı erkek tarafından
vahşice öldürüldü. Annesinin Merve’nin ardından söylediği şeylerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir genç kadın öldürüldüğü zaman bizim kültürümüzde evliyse de değilse de tabutunun üzerine mutlaka gelinlik örtülürdü. Fakat kızı öldürülmüş bir anne gelinliği tabutun üstüne örtmek yerine o gelinliği yakıyorsa üzerine çok düşünmek gerekir. Bu hem toplumun çok değiştiğini gösteriyor hem de şiddetin hiçbir bahanesinin olmayacağını.
‘KAÇ KEZ ÖLMELİYİZ?’
Gelinlik her zaman en mutlu hissettiğimiz anların sembolü değildir. Gelinlik giyemediği için de tabutun üzerine gelinlik örtülür ancak gelinlik giyememek bir eksiklik değildir. Evlenmemeyi tercih etmek eksiklik değildir ya da evlenmiş olmak hayatımızdaki en mutlu anlar demek değildir. Sağlıklı, eşit, özgür yaşadığımız anlardır en mutlu olduğumuz anlar. Sağlıklı ilişkileri kurabildiğiniz anlardır mutlu olmak. Kendi kararlarınıza saygı duyulmasıdır mutlu, huzurlu yaşamak. Merve’ye huzur bırakmadılar, yaşatmadılar. Annesi Hatice Teyze’nin sözleri bu açıdan çok etkileyici. Gelinliği yakarken “Hatice Teyze bu gelinliği neden yakıyor diye 40 kez düşünün kızlarım” diyor. “Evlenirken 40 kez düşünün” diyor. “Evliyseniz ve şiddete uğruyorsanız ses çıkarın, kabul etmeyin, kendinize eziyet ettirmeyin” diyor.
Kadınlar en çok en yakınındaki erkekler tarafından ve en çok evlerinde öldürülürken kadın cinayetlerinin durdurulması için 6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanması ve kadınların etkin korunması gerekiyor. Kadınlar yaşam derdini anlatmaya çalışıyor. Bunu görmeyen gözler daha neyi görecek, kaç kez daha ölmemiz gerekiyor? Kadın cinayetlerini durdurmak mümkün. Hane içindeki ilişkilerin nasıl kurulduğunu, nasıl sürdüğünü tartışmaya açmamız gerekirken maalesef yetkililer aileyi öne çıkararak, kadınların aile içinde ya da boşandığı erkek takibine maruz kalmasını sağlayacak bir anlatı içerisindeler. Bunun çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Aileyi çok öne çıkarırsanız, evliliği çok yüceleştirirseniz, ailenin adının birliği altında ya da vazgeçemiyorum sözleri adı altında, sağlıklı ilişkiler kurulmuyor.
‘İNTİHAR EDİYORLAR’
Özellikle son zamanlarda intihar eden katiller görüyoruz; kadınları, çocukları ve yakınlarını öldürüyorlar ve sonra intihar ediyorlar. Bu yüzden kadın cinayetlerinin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bozulan toplum sağlığıyla da ilgili olduğunu düşünüyoruz. Ortada ciddi bir halk sağlığı sorunu var. Bütünsel politikalar yürütülmeli ve aldığımız bu kararları normalleştirmeliyiz. Kadınların güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Aile içinde ya da dışında, boşanma sürecinde ya da sonrasında kadınların kararlarına saygı duyulmalı ve etkin korunmalı. İşte ancak o zaman epey bir yol kat edebiliriz.