Güncelleme Tarihi:
Yarışma ABD Enerji Bakanlığı’nın 2002’de başlattığı bir etkinlik: Solar Decathlon. Her yıl başka bir ülkede düzenleniyor ve o ülkenin iklimine, kültürüne uygun sürdürülebilir konut tasarımları yarışıyor. Bu üniversiteler arası bir yarışma. Geçen yıl Fas’ta düzenlenen yarışmaya İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden öğrencilerle birlikte 40 kişilik bir ekip ‘Yosunun enerjisi toprakla buluşuyor’ sloganıyla katıldı. ‘İnovasyon’, ‘mühendislik ve yapı’, ‘sosyal farkındalık ve iletişim’ kategorilerinde ödül aldılar.
Tek çaremiz dönüşmek
Projenin koordinatörü Esra Kaygın, tasarladıkları ev için ‘yosun teknolojisi’ kullandıklarını anlatıyor: “Orta avluda yosun havuzu var. Atık suyu arıtmak için kullanılıyor. Üstelik yosun ağaca oranla 10 kat fazla oksijen üretiyor. Biz de bunu evde taklit ettik. Fas kültüründe mahremiyet çok önemli, evler bu nedenle avlulu bir mimariye sahip. Tasarımda Güneydoğu Anadolu’daki klasik mimariden esinlendik. Avlunun serinliği çok önemliydi. O alan rüzgâr kapanı olarak da çalışıyor, kuzeyden gelen rüzgârı eve yayıyor. Avludaki suyun buharlaşmasıyla da nem elde ediyor. Enerji de solar panellerle üretiliyor.”
Projenin çevre sorumlusu Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Ece Kalyoncuoğlu. İnsanların tüketim alışkanlıklarından başlayarak dönüşmeye mecbur olduğunu söylüyor, sürdürülebilirliğin yarışmanın ana teması olduğunu hatırlatıyor: “Sürdürülebilirlik dünyanın en büyük ihtiyacı. Yaşam tarzımızın sürdürülemez olduğu ortada. Bizim bakış açımız buydu. Bunu tasarıma taşıdık. Bölgeye uygun malzeme ürettik. Hammaddesi topraktı. Fas’ta atık su büyük bir sorun. Standart arıtma yerine evin içinde döngü yaratmaya karar verdik.
Yosunlarla artılan suyu iklimlendirmede, klozetlerde kullandık. Sonuç olarak tasarruf yüzde 80 oldu. Organik atıkları da bahçede kullandık.
Bu projenin en iyi tarafı şu: Model, bir köy, bir ilçe hatta il boyutlarına kadar kullanılabilir. Atıkları biyogaz olarak kullanıp evlere enerji verebiliyoruz.”
‘Kerpiç ve ahşap mimari bize bir şeyler anlatıyor’
Projenin eşkoordinatörü olan, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Çakan, yaşam tarzımızda yapmamız gereken dönüşüm için Anadolu’nun birçok fırsat sunduğu görüşünde. Ancak bunları fark edip hayata geçirmekte geç kaldığımızı söylüyor: “Mimaride ve kentleşmede değişim şart. Avrupa’ya bakalım, Japonya’ya bakalım. Taklit edelim. Bu ayıp değil. Çocuklarımıza ancak böyle bir gelecek yaratmış oluruz. Üstelik birçok avantajımız var. Örneğin, İstanbul’da çok dip dibe yaşadığımızı düşünüyoruz. Aslında bu büyük bir avantaj... Çatalhöyük’te de evler dip dibe. Bu enerji verimliliği sağlıyor. Mardin’de kullanılan taş, Orta Anadolu’daki kerpiç, Karadeniz’deki ahşap mimari bize bir şeyler anlatıyor. Eskiyi kullanmaktan gocunmayalım. İstanbul’u yüzde 100 dönüştüremeyiz belki ama şu anda olduğundan yüzde 30 daha iyi konuma kısa bir sürede getirebiliriz.”