Güncelleme Tarihi:
Bir arabanın camından sorumsuzca atılan cam şişe... Parçalanmış şişenin üzerinden geçip lastiği patlayan bir bisikletçi... Emniyet şeridinde lastiğini değiştirirken hızla ona doğru gelip çarpan bir araç... Film senaryosu değil. Türkiye’de her gün yenisini duymaya alıştığımız bisiklet kazalarından sadece biri. Ama iki bacağını diz altından kaybeden Barış Asa, hayata küsmedi, bisikletten vazgeçmedi. Kazadan 6 ay sonra bisikletine kavuşan Asa duygularını “Tekrar bisikletin üzerine bindiğimdeki o mutluluk ve gülümsemeyi hiçbir zaman unutamam” diye anlatıyor; haftada 15 saat antrenman yapıyor.
Kaza nasıl gerçekleşti?
Evden antrenman için çıkmıştım. Yola atılan cam parçalarından lastiğim patladı. Emniyet şeridinde değiştirmeye başladım. Tam o sırada acı bir fren sesi duydum. Yere düştüğümde vücudum büyük bir acıyla yanıyordu. Çevredeki insanların bakışlarından durumumun hiç de iyi olmadığını anlayabiliyordum. Çarpmanın şiddetiyle iki bacağımı diz altından kaybetmiştim. Yoğun kanamam vardı.
Ambulans vaktinde yetişti mi?Uzun sayılabilecek bir zaman sonra. Kopan uzuvlar ambulansın buzluğuna konuldu. Eczacıyım. Mesleğimin bana çok katkısı oldu. Sakin kalmayı başarabildim. Ama maalesef kopan uzuvlarım doku kayıpları sonucu yerine dikilemedi. Amputasyon sonrası hastane odamda ilk 4-5 gün, yaşadığım olayı anlamaya çalıştım.
O üzücü günlerin üstesinden nasıl geldiniz?
Üzülmenin bana hiçbir faydası olmadığını fark ettim. Çok sevdiğim bisiklet sporunda bunun bir son olmadığını ve ülkemi paralimpik branşlarda temsil edip edemeyeceğimi düşündüm. Evet, yapabilirdim çünkü bu inanç içimde vardı. O gece benim engel seviyemdeki yarışları inceledim. Kazadan bir hafta sonra yatakta ufak hareketlerle mobilitemi tekrar kazanmaya gayret ettim.
Kazadan sonra hayata bakış açınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Bambaşka bir ben, bambaşka bir hayat... İkinci hayatımı yaşıyorum. Aileme ve kızıma daha çok zaman ayırmaya çalışıyorum. Hastanede yatarken dışarıya ilk defa 10’uncu gün çıkmıştım. Tekerlekli sandalyeyle. Yüzüme güneş vurduğunda, doğanın ne kadar harika olduğunu bir kez daha anladım. Hayat telaşesiyle bu güzelliklerin farkına varmıyoruz. Ama o kadar mucizevi ki.
Protezlerinizle bisiklete alışmak zor olmadı mı?
Yeniden yürümeyi öğrenen bir bebek gibi önce emeklemeye başladım. Spor aleti üzerinde ilk sürüşler... Kısa sürüşler yapıyordum. Sonra kilometreler gittikçe arttı. Şu an ortalama bir tempoda yaklaşık 100 kilometre antrenman yapıyorum. Uzun mesafe antrenmanlarımı da dışarıda bisiklet grubumuzla yapıyoruz.
Hastaneden çıktıktan ne kadar süre sonra bisiklet sürmeye başladınız?
Aklım hep bisikletteydi. Kazadan 4 ay sonra ilk protez uygulamamı gerçekleştirdik. İlkinde çok zor geldi. “Bunlarla asla yürüyemem” dediğimi hatırlıyorum. Fakat zamanla alıştım. Bisiklet maceramın tekrar başlamasıysa kazadan yaklaşık 6 ay sonrası. Tekrar üzerine bindiğimdeki o mutluluk ve gülümsemeyi hiçbir zaman unutamam. Arkadaşlarım düşerim diye peşimden koşuyordu, ben de yaramaz çocuk gibi onlardan kaçıyordum.
AİLEMİ TEKRAR ÜZMEK İSTEMEM
Peki tekrar bisiklet sürmenin riskleri sizi endişelendirmiyor mu?
Tabii ki... Ailemi tekrar üzmek gibi bir lüksüm yok. Ama verimli antrenman için zaman zaman dışarıda sürmeliyim. Protezlerimi taktığım günden beri tüm yarışlara katılmaya çalışıyorum. Paralimpik kategoride birinci oluyorum, sağlıklı 500 kişi içinden de yaklaşık 50-60’ıncı sırada yarışı bitiriyorum.
KAZA GERÇEKLEŞTİĞİNDE TEKRAR KIZIMA SARILABİLMEK İÇİN ÇIRPINDIM
Tekrar bisiklete binmek için sizi motive eden neydi?
Kızım... Bir kızım var. Onu her şeyden çok seviyorum. Kaza gerçekleştiğinde de sadece onu düşündüm. Ona tekrar sarılmak için çırpınıyordum. Benim en büyük şansım... İleride babasının başına bu durum geldiği için üzülmemesi, mutsuzluk hissetmemesi, “Neden?” diye sormaması için ona güzel başarılar bırakmak istiyorum. Bu hedef ve misyonla önümüzde yapılacak paralimpik olimpiyatlarda ülkemi, milli bayrağımı temsil etmek, büyük başarılara ulaşmak amacıyla çalışmalarıma yoğun bir uğraşla çabalıyorum.