Güncelleme Tarihi:
Kulüp Başkanı Seyit Mehmet Özkan ile birlikte Ziraat Türkiye Kupası’nda Altınordu-Kars 36 Spor’un maçını birlikte kulübün 10 yaşındaki sporcularıyla izliyoruz. Benim ilk tribün deneyimim, Özkan’ın ise 5 yıl aradan sonra ilk geldiği maç. 10 yaşındaki çocukların her birine adıyla sesleniyor ve kendisine başkan denmesini istemiyor. “Neden protokol tribününde oturmuyorsunuz” dediğimde ise “Şunun şurası 90 dakika buradayız. Protokol nedir? Bari burada ayrımcılık olmasın” diye yanıt veriyor.
5 yıldır maça gelmesini “Prensip olarak A takımda altyapıdan gelen 10 oyuncu oynamıyorsa o maçı izlemem” diye açıklıyor Özkan. Dikkatle takip ediyor maçı. “Gol gelir mi bu dakikalarda” diye sorduğumda “Sen gole mi bakıyorsun” diye kontra soruyla yanıt veriyor ve ekliyor: “Ben ağaca bakıyorum. Gol meyvedir, güzeldir ama daha güzel olan kökleri sağlam bir ağacın olması sahada. İyi bir ağaçsa gün gelecek dalları meyveden yıkılacaktır zaten.”
Daha önce gündeme gelen tokat olayına da açıklık getiriyor Özkan: “İstemeden olsa da bu yaşandı. O gün gözüme uyku girmedi. Sabah bütün takımı sahada topladım. Önce çocuktan, sonra bütün takımdan özür diledim. Atkıyla gözlerimi bağlayıp sen de bana tokat at, ödeşelim, dedim. Çocuk gelip ‘Hata bende’ diyerek elimi öptü ve konu kapandı. Bu bir hataydı ve bir daha da yaşanmayacak.”
Maçın sonlarına doğru bana doğru eğilerek “Bak o kadar pozisyona girdik, atamadık. Sonlara doğru onlar bir tane atar ve bu maç biter” diyor. Maçın gidişatıyla ilgili yorumu ise şöyle: “Çocuklar altyapıdan geldi. Çok maç yapamadılar. İleride çok daha iyi oynayacaklar kaynaştıkça.” Tam da Özkan’ın dediği gibi oluyor. Altınordu 90+5’te yediği golle 1-0 kaybediyor. Sahada hakeme itiraz etmeyen, düştüğünde numara yapıp yerde yuvarlanmayan, faul yaptığında rakibini tutup elinden kaldırarak özür dileyen futbolcuların birkaçı saha içinde çökse de sessiz sedasız soyunma odasının yolunu tutuyorlar.
Ertesi gün tesisleri geziyoruz. Kulübün Torba’daki tesislerindeyiz. Odalar otel odası konforunda. Her maçtan sonra futbolcuların odasındaki televizyonda kendisine özel kanala maçın bütün analizleri yükleniyor. Uzmanlar tarafından yapılan analizleri izleyerek sporcu neyi doğru, neyi yanlış, neyi eksik yaptığını görebiliyor.
‘Toparlanın, gazeteci geldi’
Dinlenme odasına giriyoruz. Kimi kitap okuyor, kimi masatenisi, bilardo oynuyor, kimi de satranç. Altınordu Kulübü Medya ve Spor Direktörü Ali Ergöçmez “Gazeteci arkadaşlarımız geldi” der demez bir telaş başlıyor. Tüm çocuklar ne yapıyorsa bırakıp eşofmanlarını, ötesini berisini toplamaya başlıyor. Daha sonra bir çocuğa “Ne oldu” diye sorduğumda ise “Medyada arka plan önemli abi” diye yanıt veriyor. Çocuklarla birlikte gezerek hayvanları besliyoruz, yumurtaları topluyoruz ve organik tarım yapılan tarlada vakit geçiriyoruz. Kendi yetiştirdiklerini tüketmekten son derece memnunlar. Burada ıspanak yemeyen dahi ıspanak yer olmuş.
Kuşadası tesislerinde ise A takımın yıldızlarından Kerim Alıcı’yla sohbet ediyoruz. Son derece saygılı, neşeli ve Süper Lig’deki birçok abisine parmak ısırtacak kadar zihni berrak. “Şöhretin çalışmayla geldiğini unutuyor birçok profesyonel futbolcu” diyor. Derbiyi soruyorum: “Sahada iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu gördün mü” diye. O kadar profesyonelce sorunun etrafında dolanıp abileriyle ilgili kötü laf etmemek için dikkat ediyor ki söylemediklerini söylemiş kadar oluyor.
Takımın yaş ortalaması 21,3.
Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk kulübü
26 Aralık 1923 yılında kurulan Altınordu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kulübü. Adını tarihteki Türk devletlerden biri olan ‘Altınordu’dan alan kulübün kırmızı rengi Kurtuluş Savaşı’nda yaşamlarını yitiren şehitleri, lacivert ise gücü simgeliyor.
Dünya rekoru
1929-1956 yılları arasında kesintisiz 27 yıl Altınordu forması giyen Sait Altınordu dünyada bir kulüpte aralıksız olarak en fazla forma giyen futbolcu unvanına sahip.
Milli futbolcu fabrikası
Kulüp şirketleştiği 2012 yılından bu yana A Milli Takım’a 3, diğer yaşlardaki genç milli takımlara ise 37 oyuncu kazandırdı. Kulübün yetiştirdiği Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder halen A Milli Takım’da görev yaparken 17 yaşındaki kaleci Berke Özer ise A Milli Takım kadrosuna davet edilen en genç futbolcu unvanına sahip oldu.
17 milyon Euro döviz getirdi Türkiye’ye
Altınordu’da yetişen Cengiz Ünder buradan önce Başakşehir’e, oradan da Türkiye tarihinin en yüksek bonservis bedeliyle Roma’ya transfer oldu. Çağlar Söyüncü ise şu anda Bundesliga ekiplerinden Freiburg formasını başarıyla taşıyor. Kulübün yetiştirdiği futbolcuların satışından şu ana kadar ülkeye 17 milyon Euro döviz girmiş durumda. Kulübün diğer genç yeteneklerini Arsenal, Manchester City, Liverpool, Bayern Münih, Roma, Udinese, Villarreal, Barcelona, Atletico Madrid gibi dünya devleri daha şimdiden takibe almış durumda.
Türkiye’nin en fazla futbol okuluna sahip
Yeşilyurt Merkez, İzmir Kent İçi ve Ege Bölgesi başta olmak üzere 67 futbol okuluna sahip kulübün şu anda yaşları altıdan başlayan 5 binin üzerinde öğrencisi bulunuyor. Kulübün 6 yaştan 19 yaşına kadar tüm takımları oluşturulmuş durumda.
Tesisleri ‘4 Büyükler’e parmak ısırtıyor
Altınordu’nun İzmir kent merkezinde Sait Altınordu, Torbalı’da Metin Oktay, Selçuk’ta İsmet Orhunbilge ve Kuşadası’nda Beytullah Baliç adıyla dört tesisi bulunuyor.
-- İzmir’deki tesislerde 4 suni çim saha mevcut. Sporcu kamp merkezinde 31 oyuncu kalıyor. Burada kaleci ve forvet özel çalışma alanları, jimnastik salonu, futsal salonu, idari ofisler, yemekhane, çamaşırhane, eğitim salonları, kütüphane ve lokal bulunuyor.
-- Selçuk İsmet Orhunbilge Tesisleri hem altyapı lig maçları, hem antrenman hem de uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapıyor. 6 doğal, 2 suni çim saha var.
-- Torbalı’daki Metin Oktay Yerleşkesi’nde 80 bin metrekare alanda 2’si doğal, 1’i suni çim olmak üzere 3 nizami saha buluyor. Burada futbolcu özel kamp merkezinde 72 sporcu kalıyor.
-- Diğer kamp merkezinde ise 94 oyuncu barınıyor. Forvet ve kaleci özel çalışma alanları, 1000 kişilik 3 tribün, fitness salonu, mini sporcu sağlık merkezi, idari ofisler, toplantı odası, sinema ve eğitim salonları, medya merkezi, inek, keçi, koyun ve tavukların bulunduğu ‘Besi Hayvanları Yaşam Alanı’ ve ‘Organik Tarım Uygulama Alanı’ bulunuyor.
Üç temel sloganı var
‘İyi Birey, İyi Vatandaş, İyi Futbolcu’, ‘Çocuklarımız Geleceğimiz’ ve ‘Türkiye’nin Altınordu’su’... Bunlar kulübün üç temel sloganı.
Beslenmeleri özel
Kulübün tüm takımlarında özel beslenme programları uygulanıyor. 10-13 yaş arası takımlarda günde 3 bin, 14-19 yaş arası takımlarda günde 4 bin 500, A takım düzeyinde ise 5 bin 500 kalori hesabına göre sporcu beslenmesi uygulanıyor.
Eve gitmek istemiyorlar
Öğleden sonraları oyuncuları hayata hazırlayan eğitimlerle başlıyor. Uzmanlardan iletişim, sosyal medya kullanımı, etkili konuşma, futbol tarihi eğitimleri alan sporcu gençler ayrıca dil kursu, satranç ve başka spor dallarıyla ilgili eğitimler görüyor. Organik tarım yapan, koyun sağan, yumurta toplayan ve kahvaltılarını bununla yapan sporcular için ayrıca her ay bir tiyatro ekibi getirtiliyor, sinemaya götürülüyorlar. Sporcular için şehir gezileri düzenleniyor.
Altyapının yıllık maliyeti 3 milyon dolar. A takımın yıllık maliyeti ise 1 milyon dolar.
Sporcu sağlığı ön planda
Kulüpte önemli olan bir diğer konu da sporcu sağlığı... Kulüpte görevli doktor, fizyoterapist, masör ve spor psikologları gençlere sorunların çözümü, sağlıklı bir vücut ve zihne sahip olmaları için yardımcı oluyor.
Başarı değil başarısızlık tesadüf olur bizim için
A takımın teknik direktörü Hüseyin Eroğlu, Ege Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nü bitirmiş. 9 yıldır kulüpte görev alıyor ve “Bir çocuk burada nasıl yıl yıl aşama gösteriyorsa biz teknik ekip de aynı vizyonla ilerliyoruz. Bizde de gelişim esas. Onun için her fırsatta yurtdışına gidip maç ve antrenman izliyoruz” diyor. Futbolcuların bir teknik direktör olarak değil Hüseyin Eroğlu olarak kendisine saygı duymasını istediğinin altını çizen Eroğlu, haftanın en az 4-5 gününü futbolcularla geçirdiğini belirterek onların sadece saha içinde değil saha dışında da doğruları yapmalarıyla ilgilendiklerinin altını çiziyor. “Biz sahada emek hırsızlığına karşıyız. Her şeyimiz kazanmaya odaklı ancak ‘kazanalım da nasıl olursa olsun’ mantığında değiliz. İnsan olarak da futbol olarak da saha içinde de dışında da doğruları yaparak kazanmak istiyoruz” diyen Eroğlu, “Öyle bir kulüp yapımız var ki bizim için başarı değil, başarısızlık tesadüf olur” diye ekliyor.
Ben futbol oynayamadım ama oynatacağım
Kulübün Başkanı Seyit Mehmet Özkan’ın yarattığı mucizenin altında yukarıdaki söz yatıyor. Çocukluk yıllarında futbol delisi olan Özkan, babasının onun ileride okuyarak işlerin başına geçmesini istemesi nedeniyle bu hevesi kursağında kalmış ve babası tarafından futbol oynarken kulağından alınıp eve getirildikten sonra kendi kendine ağlayarak söz vermiş: “Ben oynayamıyorum ama ileride çok çalışıp zengin olacağım, para biriktireceğim ve çocuklara top oynatacağım.” Bugün o hayalinin içinde yaşıyor Özkan.