Güncelleme Tarihi:
Geçen ay Dünya Mutluluk Endeksi açıklandı. İlk sırada son beş yıldır olduğu gibi yine Finlandiya var. Dünyanın en mutlu ülkesi... Nasıl ölçülür mutluluk?
Söz konusu olan çalışma gayet ciddi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından küresel anket verilerinden yararlanarak tespit ediliyor memleketlerin mutluluk seviyeleri... 2012 yılından beri yapılıyor bu çalışma. Bizim gibi başka gazetelerin de radarına takılmış bu mutluluk haberi; geçen günlerde The New York Times da peşine düşmüş bu haberin, Milliyet de...
Kimsenin mutluluğunda gözümüz yok, Allah arttırsın ama bir türlü kafamdaki Finlandiya ile böylesi bir mutluluk düzeyi örtüşmüyor. Benim gördüğüm normal bir ülke, insanlar...
5 günlük seyahate dayanarak bu iddiada bulunmak abartılı olabilir ama gerekçelerim var...
Her yer kar altında
6-7 yıl önce, aralık ayının son günleriydi başkent Helsinki’ye indiğimizde. Mevsim kış ama o ne soğuk! -18 derece, uçaktan inen kasılıyor, başını sokacak yer arıyor. Oysaki mevsim normalleri hâkim Finlandiya’da o anda... Bizim ekip açısından öyle bir soğuk ki başını kaldırıp etrafa bakabilen yok... Yani sokaklarda gezmek, vitrinlere bakmak, alışveriş yapmak kolay bir iş değil.
“Bir kenti tanımak istiyorsan, sokaklarında kaybolmalısın” diye bir seyahat klişesi vardır ya, onun tarih olduğu yer Helsinki. Kaybolmayın, donarsınız!
Hava gerçekten çok soğuk.
-30 derecelerin etkili olduğu yerler var. Kesinlikle hayatı zorlaştıran bir unsur iklim Finlandiya’da. Elbette Finler duruma uyum sağlamış, bu koşullara uygun çözümler geliştirmiş. Çok iyi bir ısıtma sistemleri var. Hatta Helsinki’nin anacaddeleri alttan ısıtılıyor. Hayran olmamak mümkün değil. Ama mutluluğa yeter mi? Yetmez.
Şaşırtıcı bir ülke, mesela kaldığımız otelde pencereyi açmak istedim, fakat mümkün değil... Ülkede yüksek binalarda camlar açılmıyormuş, sebep; intiharı önlemek. Hani çok mutluydu bu insanlar? Yılın büyük bölümünde hava kapalı, sabah gözünüzü açtığınızda saatin kaç olduğunu anlamanız zor. Birçok Kuzey ülkesi gibi Finlandiya’da da intihar, depresyon oranları yüksek. Fakat devlet buna da el atmış ve 2019’da başlayan ve 2030’a kadar devam edecek İntiharı Önleme Stratejisi hazırlamış ve intiharların önüne geçme konusunda ilerleme kaydedilmiş.
Finlandiya halkının neden mutlu olduğunu Fin felsefeci Frank Martela üç maddede açıklıyor. Öncelikle Finlerin kendilerini komşularıyla asla kıyaslamadığını söylüyor Martela... Yani “Onda var, bende de olsun” demiyorlar. İkinci olarak halkın doğayla kurduğu ilişkiye dikkat çekiyor: “Doğada zaman geçirmek zindelik sağlıyor ve mutluluğa iyi geliyor.” Üçüncü olarak, toplumdaki güven çemberini kimsenin bozmadığını belirtiyor. Finlandiyalılar dürüstlüğe önem veriyor. Martela’nın bu konuda söyledikleri çarpıcı: “Dizüstü bilgisayarınızı bir kütüphanede unutursanız veya telefonunuzu trende kaybederseniz, onu geri alacağınızdan emin olabilirsiniz.” Bu insanı mutlu eder işte...
İyi yanları da var
Peki, çarpıcı yanları yok mu?
Olmaz mı? Geliştirdikleri medeni tavra hayran olmamak mümkün değil. Mesela tramvayı kullanmak için bilet alıyorsunuz, kimse biletinizi kontrol etmiyor ama herkes biletini alıyor. Her yer kar altında ama trafik sıkışıklığı, kayan, birbiriyle çarpışan araçlar yok... Şöyle olaylar yaşanıyor örneğin: Finlandiyalı milyarder işinsanı Anders Wiklöf, Aland Adası’nda hız sınırını aştığı için 63 bin 240 euro trafik cezasına çarptırılmış. Hız sınırı 50 kilometre olarak belirlenen yolda 71 kilometre hız yaparken yakalanınca olmuş bunlar. Finlandiya’da trafik cezaları, kişinin gelirine göre belirleniyor.
Tahmin ettiğiniz üzere söz konusu mutluluk buralarda yeşeriyor. Zira Dünya Mutluluk Endeksi hesaplanırken gayrisafi milli hasıla, sosyal destek, ortalama sağlıklı yaşam süresi, vatandaşların kendi hayatlarıyla ilgili karar alabilme özgürlüğü, cömertlik ve ülkedeki yolsuzluk düzeyi gibi kriterler göz önüne alınıyor. Kişi başı milli gelir 40 bin dolar civarında. Dünyada parmakla gösterilen bir eğitim sistemleri var. Çalışma hayatı düzenli, çalışma saatleri belirli... Yani görünen o ki Finlandiya’da yaşanan devlet destekli bir mutluluk hali. Tamam belki para mutluluk getirmiyor ama gördüğümüz o ki kesinlikle mutsuzluğu önlüyor...
Turist için cazip mi?
Ülkenin başkenti Helsinki’yi iki günde gezebilirsiniz, çok turistik bir yer değil. Yani ayrılırken aklınız kalmaz bu şehirde, bir daha gelme hayalleri kurmazsınız... Birkaç müze, 15 dakikada gezebileceğiniz Senato Meydanı, birkaç da kilise... Fazlası yok. Ama yolunuz düşerse kayalara oyulmuş, 1960’ta tasarlanmış, olağanüstü bir akustiğe sahip olan Temppeliaukio Kilisesi’ni görün. Sonuç olarak gitmeyin demiyorum, bilakis gidin ve toplumsal kurallara uyunca hayatın nasıl da sorunsuz, sular seller gibi aktığını tecrübe edin.
‘Ayı eti yemem ben!’
Fin mutfağından bahsedecek olursak, bizim gibi zengin mutfağı olan ülkeler için zayıf desek haksızlık etmiş olmayız. Kök sebzeler, av etleri, hamurişleri ve elbette somon gibi soğuk deniz balıkları bu mutfağın temel taşları. Geyik eti çok kullanılıyor. Yahnisi, fümesi... Rengeyikleri avlanıyor ama ihtiyacın çoğu çiftliklerde yetiştiriliyor artık. Ayı eti de bu mutfağın gözdesi. Ama eskisi kadar çok bulunan bir et değil. Özellikle yaşlı Finliler seviyor ayı etini. Gittiğimiz bir restoranda ortaya ayı eti söylendi. İlk andan itibaren yememeye karar verdim. Biri zorla tabağıma bir parça et koyunca dehşet içinde haykırdım: “Ben ayı yemem!” Herkesin çatalı bıçağı durdu, vazgeçtiler ayı etini yemekten, belli ki onların da içi rahat değildi. Hiç pişman değilim.