Güncelleme Tarihi:
◊ ABD’ye giderken oraya dair güzel rüyalar gördüğünü söylemiştin. Çıktı mı rüyaların?
O rüyaların çıktığını Türkiye’ye tekrar geldiğimde fark ettim aslında. ABD’ye gittiğimde sanki Bursa’dan İstanbul’a ilk geldiğim ana döndüm. Liseden sonraki ‘bir şeyler yapmak isteyen, heyecanlı ama yalnız genç’ hissiyatını yıllar sonra tekrar yaşadım. İlk altı-yedi ay inanılmazdı. Bütün düzenim değişti ama bana büyük katkısı oldu. Üretimim, son beş-altı yıldakinin dört-beş katına çıktı.
◊ Orası işine daha iyi konsantre olmanı mı sağladı?
Geceleri yaşayan bir adamdım. 22.30’da uyuyan, 6.00’da uyanıp ilk iş spora giden birine dönüştüm. İlk defa 9.00-11.00 arası müzik yapmayı denedim. Buradayken yemekleri Gönül Ablamız yapardı, orada mecbur kendin yapıyorsun. Bu bile çok iyi geldi.
◊ Bu yaz adeta ‘Mahmut Orhan çılgınlığı’ yaşadık. Bu ilgi, sevgi ABD’ye ulaşmış mı?
Aslında büyük çılgınlık orada oldu. Güney Amerika, Kuzey Amerika… Dün Katar’da çaldık, Güney Afrikalı bir genç kız geldi, “Bunu nasıl yapıyorsun, TikTok’a bakıyorum sen varsın, Instagram’a bakıyorum sen varsın” dedi. Havaalanında polisin “Ben seni nereden tanıyorum? Şarkıcı mısın, dizide mi oynuyorsun” diye sorması ilginçti. Geçen gün tatile İtalya’ya gittim, insanlar takip ediyor, birlikte fotoğraf çektirmek istiyorlar. Eskiden müziğim bilinir, yüzüm bilinmezdi. Şimdi bu tersine dönmeye başladı. Instagram’da Türk takipçilerimin yabancılara oranı yüzde 55’ti. Şimdi yüzde 20’lere düştü. Takipçi sayısı da 1 milyon 600 bini aştı. TikTok hesabımı ABD’ye giderken açmıştım, 12 bin takipçim vardı. Şimdi 650 bine yaklaştı. Bunlar hep birkaç ay içinde oldu.
◊ Bunda Roger Sanchez’in ‘Again’ parçasına setlerinde yer vermenin etkisi var, değil mi? “Just get your shit and go” (Pılını pırtını topla ve git) repliğinin viral olacağını tahmin ediyor muydun?
O zaten TikTok’ta akım olabilecek, çok kullanılabilir bir replikmiş. Tabii ben bunu bilerek öyle çalıp o gün şovda
o hareketleri yapmadım. O zar atıyormuşum gibi görünen videoda aslında elimde shaker varmış gibi onu sallıyorum. Ama Berk Kardeşimiz (Keklik) bunu tavla zarı olarak düşünüp video yapmış. Bayıldık. Sabaha kadar izledik.
◊ Hoşuna gidiyor mu bu videolar?
Çıkan videolara hepinizden daha çok gülüyorum. Mahmut Tuncer’li olan (Giybet.tv) da müthiş. Genç arkadaşımızın (Dursun Ali Tetik) çektiği videoların altına da yorum olarak “Abi, Mahmut Orhan diye biri var, seni taklit ediyor” yazıyorlar. İnsanlar “Hangi PR (halkla ilişkiler) şirketiyle, sosyal medya ajansıyla çalışıyorsunuz” diye soruyor. Kimseyle çalışmıyoruz.
◊ Sanchez’in haberi var mı?
Tabii ki! Dün Facetime’da görüştük. Hatta bayağı heyecanlıydı. “Mahmut sana iki fikir hazırlıyorum, bayılacaksın” dedi.
◊ Gelecekle ilgili hedefler nedir?
Şu anki ekibimle kendimi çok iyi hissediyorum. Mekanizmanın başındaki adam Aziz Fırat Acar bizim için büyük bir şans. Zamanında birasını taşıdığım Umut Tonga şovların yüzde 80’inin yaratıcısı. MFK kardeşim gibi. Başka isimler de var. Tabii hiçbir şey kolay değil. Bizim için en önemlisi kötü bir şey yapmayalım, kötü anılmayalım. Yeter ki bu markaya bir leke gelmesin.
‘Müziğimle herkesi birleştirmek istiyorum’
◊ Geçen hafta Hamas’ın İsrail saldırıları sırasında Tel Aviv’deydin. İsrail’e gitme amacın neydi?
İsrail’e ilk gidişimizdi. Her yeri görmek istediğim gibi orayı da tanımak, kültürlerini deneyimlemek istedim. Orada da sokakta gezemiyorum. Sokakta herkes video çektirmek istiyor. Herkes adımı biliyor, “DJ Turko” diyorlar. İlk şovumuz ayın 2’sinde Tel Aviv’deydi. 2 bin kişilik mekân, 3 bin bilet satılmış. Kapıda 1.500 kişi daha bekliyor. Böyle bir sevgi olamaz.
◊ Saldırı sırasında sen de Tel Aviv’de miydin?
İlk konserden sonra hastalandım. Otelden çıkamadım, yataktaydım. Sonra bir şekilde kendimizi iyi hissettik ve 6 Ekim’de Tel Aviv’den 1,5 saat uzaklıktaki Be’er Sheva’ya gittik. Orada da 7 bin kişilik bir kulüpte çaldık ve otele döndük. Saat 6.30’da bilgisayarımda bir şeyler izliyordum. Bir 10 dakika sonra sirenler çalmaya başladı. Bu bir arabanın gelmesi gibi bir şey değil, bir dalga geliyor. Evlerin içinden, otellerden… Balkonun kapısını açtım ve dışarıya baktım. Kimi köpeğini gezdiriyor, kimi voleybol oynuyor. Sonra gökyüzüne baktığımda gelen füzelerin yukarıda imha olduğunu görmeye başladım.
◊ Anladın mı füze olduğunu?
Tabii ki. 20-25 saniye sonra da iki tane füze Tel Aviv’e düştü. “Bom bom” diye, yer oynadı sanki, deprem gibi... Sonra bizim otelde de sirenler çalındı. Ve “Bu bir savaş uyarısıdır, lütfen ‘safe zone’lara (güvenli yer) inin” gibi bir uyarı yapılmaya başladı. Beş dakika sonra sirenler sustu ama dışarıda bu kez kaos hâkimdi. Birileri koşuyor, birileri köşede ağlamaya başlamış... Sonra havaalanına gitme zamanımız geldi. Arabada bizi iki gündür gezdiren adamın enerjisini hissetmeye başladığımda dedim ki kesin çok kötü bir şey oldu.
◊ Havaalanında neler yaşandı?
İçeride üst düzey bir terör araması vardı. Tişörtlerime kadar çıkarıldı. İçlerine cihazlar sokulup bakıldı. Bu arada kalkmamız gerekiyor ama hâlâ uçak yok. Hemen yanımızdaki kapıda yine bir THY uçuşu vardı. Bizden iki saat önceki uçuş ve o da beş saat rötar yemiş. Hostesler gelmeye başladı. Dedim ki: “Bizim uçaklar geri dönecek, inmeyecek. Hostesleri de buradan İstanbul’a götürüyorlar.” Hemen o uçakta yer olup olmadığını sorduk. Birçok İsrailli gelmediği için uçakta yer açılmış. 1,5 saat bekledikten sonra uçak kalktı. Ben müziğimle herkesi birleştirmeye çalışıyorum. Beraber yemek yediğimiz, dans ettiğimiz, huzurlu uyuduğumuz bir dünya istiyorum. Bunun için müzik yapmam gerekiyorsa müzik yapacağım…
'Bir ekmeği o salatanın suyuna bana bana bitirebilirim’
◊ Los Angeles’a giderken “Annem ‘dön’ dediği anda, bir uçakla buradayım” demiştin. Hiç dedi mi?
Demedi. Türkiye’deyken de her gün konuşuyorduk, ABD’de görüntülü konuşmaya başladık. “Bak bunu sevdim” dedi.
◊ Ailen Bursa’da yaşıyor. Arada köydeki evinizden paylaşım yapıyorsun. Son gidişinde tüplü televizyonunuz olay oldu…
Bursa’da evimiz var. Orası bizim köyümüz. O evde annem, dedem doğmuş. Anneannem “Ben ölünce burayı kapatmayın” dediği için annem ayrı seviyor. Gidiyor, domatesini, biberini ekiyor. Evde çok televizyon var ama o tüplü olana babam “Başka almaya gerek yok, en iyisi bu” diyor. Yer soframız da benimle yaşıttır.
Benim en sevdiğim şey babamın yaptığı tavuklu pilav ve kuru fasulye. Bir de eti çok severim, annem kavurma yapar. Domatesin, soğanın bahçeden direkt önüne gelmesi... Bir ekmeği sadece o salatanın suyuna banarak yiyebilirim. Çocukken sokakta top oynardım. “Anne, acıktım” diye bağırınca annem bana yarım ekmek, soğan ve domatesi sepetle salardı. Dünyalar benim olurdu. Sonra maçta 5 gol daha atardım. “Hadi sizi yemeğe götüreyim” dediğimde annemi, babamı götüremiyorum. Para harcamak istemiyorlar. Yarın, öbür gün evleneceksin diye hâlâ para biriktirmeye çalışıyorlar.
◊ Evlilik konusunu madem sen açtın, ilişkin devam ediyor, değil mi?
Evet, ABD’de bana en iyi gelen şeylerden biriydi. Bir ekip olmak, arkadaş, kardeş, eş gibi olmak farklı bir duygu. Aile gibi olmak bambaşka. Umarım kendi içimizde bu ilişkiyi daha da büyütüp, güzel bir yerlere taşıyıp bunu ödüllendiririz.