‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Güncelleme Tarihi:

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2024 07:00

Şarkıları, yorumu ve sahne performansıyla son dönemin yıldızı o. İlk şarkısını 7 yaşında yazıyor, “Anadolu’da kız çocukları çabuk büyür, ben de çabuk büyümüştüm, 5 yaşında koca bir insandım” diyor. Yeni şarkısı ‘Balerin’i çıkaran Melek Mosso ile buluştuk; hayatını, eşiyle tanışma hikâyesini konuştuk: “Instagram’dan ben yürüdüm kendisine.”

Haberin Devamı

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Melek Mosso’yla  bu ilk söyleşim. Bana asi bir duruşu var gibi gelir yıllardır. Ama tanışınca aslında birçok şey yaşamış, mücadeleci ve çok duygusal bir kadınla karşılaştım. Kendisi de yeni şarkısına gönderme yaparak “Yaralı balerin bütün kadınların içinde var, eteğimizden tutmasın kimse, yeter bize” diyor. Eşi Serkan (Sağdıç) da o gün bizimle. Birbirlerine bakarken gözleri parlıyor. Başlıyoruz Mosso’yla sohbete…

Bir yanda dövmeleri olan asi bir kadın var, diğer yanda pop ve arabesk ruhlu şarkılar. Seni tanımlamak çok zor...

Asi bir kızım, hep öyleydim, yeni bir şey değil. Sokak sanatçılığı, müzisyenliği başka türlü olmaz, bir şekilde aykırı sularda yüzüyor olmanız gerekiyor. Şu yaşlarımda da aynısıyım. Ama popülaritenin getirisi o asi Melek’i biraz susturdu.

Haberin Devamı

“Niyetim bu ülkenin divalarından biri olmak” demişsin. Sence başardın mı?

Yok, diva olmak o kadar kolay değil, buna ben de karar veremem, Türk halkı ve beni dinleyen insanlar karar verir. İsmi bana birilerinin takması lazım. Umarım 20 yıl sonra bunu söyler, düşünür, hissederler.

‘Yaş 35, yolun yarısı’ derler. Sende neleri değiştirdi?

Beni olumlu yönde değiştirdi mi? Bence hayır.

Aa, neden?

Bir şeyleri kaybettiğimi düşündüm. Müzik hayatımda hep var ve her şeyi büyütüyor, bu yeni bir şey değil benim için. Ama eskiden müzikle hemhal olan Melek daha özgürdü. İstediğini üretiyor, ürettiği şeylerden besleniyordu. Eskiden yazdığım şarkıları ilk önce kendi derdime derman olsun diye dinlerdim. Ama son iki-üç yılda bir tane şarkı yazabildim. Konser, çekim, röportaj… Müziğinin önceliklerini başka şeyler alıyor, bence bu biraz bizden götürüyor.

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Sonuç olarak şöhreti sevdin mi? Nasıl bir ilişki kurdun?

Bayılmadım, diyeyim. Çünkü ben özgürlüğüne, yalnızlığına çok düşkün biriyim. Herkesin olduğu gibi benim de
iç dünyam var ve iç dünyam biraz daha evcimen, sakin… 20’li yaşlarımda eğlenebileceğim kadar eğlendim. Tek eksiğim dünyayı gezememekti, o da maddiyatla ilgiliydi. Şimdi bu maddi gelirim var ama yine gezemiyorum (gülüyor).

Haberin Devamı

Peki, ilk teklinden bu yana geçen altı yılda en yanlış anlaşıldığın olay ne oldu?

Bir televizyon programının arabesk gecesi konseptli bölümüne katıldım. Gelen konuklardan birinin şarkısı eksildi, “Sen bir şarkı daha fazla söyler misin” dendi. ‘Sabahçı Kahvesi’ni söyledim. Sonra ‘yılların arabeskçisi’ gibi anılmaya başladım. İnanılmazdı! Yıllarca caz söyledim, armoniler yazdım. ‘Türk Beşleri’ (Besteciler Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses) var, oturup bir şarkılarını söylemek için iki ay boyunca çalışman lazım. Dedim ki: “Bunları yap, sonra beş dakikada karar verdiğin şarkı yürüsün.” Bu biraz bana kendimi kötü hissettirdi. Aslında bilginin değil, o an dışarıdan görünen paketin daha önemli olduğunu hissettim.

Haberin Devamı

Mutsuz musun bundan?

Yok, değilim. İnsanlar bir şeyi seviyorsa seviyordur. Ben de çıkıp o şarkıyı yüreğimden katarak söylüyorum.

Senin müzikte farkın ne?

Melek’in sesi özel. Bizim çocuklar hep “Bize evde söylediğin şarkılardan söyle” derdi. Ama yakın arkadaşınız söyleyince “Teşekkürler kanka” diyorsun, konu kapanabiliyor. Bunu milyonlardan duyunca, kendime “Evet, galiba benim sesim farklı, bununla hemhal ol” dedim. Hangi şarkıyı söylersem söyleyeyim o şarkı Melek Mosso tarzı oluyor.

35’ten sonra kudurdum 

Yeni şarkın ‘Balerin’i nasıl anlatırsın?

İlk kez bir yıl önce dinlediğimde o kadar kıpır kıpır geldi ki “Ben bu şarkıyı söylemek istiyorum” dedim. Bir de şarkıda bir umursamazlık var, o da beni kendine çekti. Vazgeçmediği bir aşkın çılgınlığından bahsetmiyordu da, biraz kendinden, özgüveninden vazgeçmeyeceğini ifade eden bir tavrı vardı.

Haberin Devamı

Sözlerde diyorsun ki yaralı bir balerin var içimde…

Tabii, o yaralı balerin bütün kadınların içinde var, eteğimizden tutmasın kimse, yeter bize.

Senin en büyük yaran nedir?

Hâlâ albümü yapamamış olmak.

Ama hazırlıyorsun…

Evet, hazırlarken bile kendimi kaybediyorum. Bu akşam mesela albüm için şarkı seçeceğiz. Tamamı söz-müzik Melek Mosso olacak. Bu sefer kimsenin istediğini yapmayacağım. Çok da kuralları takmayan bir albüm olacak. Oturup kendi sesimden demoyu dinliyorum, gözlerim doluyor.

Klibinde de çok seksi bir Melek var. Ne oldu?

35’ten sonra kudurdum (gülüyor). “Evlendikten sonra bir şeyler oldu buna” diye yazanlar var ama daha gencim.

Evlilik etkisi değil yani...

Haberin Devamı

Yoo, aslında içimdeki kadınlardan birini ortaya koymak istedik. İçimde o kadar çok Melek var ki, inan bazen hangisi benim derken, hepsinin ben olduğunu gözden kaçırıyorum.

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Vapurun Tarkan’ıydım 

Nasıl bir ailede büyüdün?

Aslen Kayseriliyim, 5 yaşındayken Denizli’ye taşınmışız. Annem ve babam tekstilde çalıştı uzun yıllar. Sonra restoran işi yaptılar.

7 yaşında ilk besteni yapmışsın diye okudum. Bu doğru mu?

Anadolu’da kız çocukları çabuk büyür, ben de çabuk büyümüştüm, 5 yaşında koca bir insandım. Şöyle söyleyeyim, babamların köyüne gittiğimizi çat pat hatırlıyorum, su yoktu köyde. Oradan Denizli’ye taşındıktan sonra kafamın çalışıp şehre uyum sağlamam zaten beş yılımı aldı. Bir de anne ve babam çalışıyordu. 7 yaşında yemek, temizlik yapıp kardeşime bakıyordum. 7 yaş benim için çilenin başladığı yaştı. Zaten yazdığım şarkılar da hep hüzünlüydü, ‘Beyaz Gelinlik’ falan gibi…

O yaşta ‘Beyaz Gelinlik’ mi?

Küçük İbo, Küçük Onur dizileri izliyordum; plak şirketlerini, İdobay’ı falan arıyordum (gülüyor).

Müzik nasıl kanına girdi?

Annem de şarkı söylemek istiyormuş; abilerinden korkmuş, yapmamış. Hatta ben doğduktan sonra bir-iki radyodan falan istemişler; çekinmiş, gitmemiş. Annem evde hep söylediği için ben de şarkı söyleyerek büyümüşüm.

Biraz önce “7 yaşımda çilem başladı” dedin. Ne yaşadın?

Şarkı yazmak, bir şeyler üretmek, bir şeyler yaşamakla alakalı. Çocuksun, 3,5 yaşındaki kardeşine bakıyorsun. Tabii bakıcı da geliyordu ama bir-iki saat benim bakmam gerekiyordu. Büyüdükçe bana kalan kısım çoğaldı. Kayseri’den taşınmışsın, hiç kimse seni sevmiyor, aksanından dolayı akran zorbalığı oluyor. Anne ve babam çalışıyordu. ama maddi durumumuz iyi değildi; istediğimi yiyip içemiyor, arkadaşlarıma bakıp üzülüyordum. Bir de okula erken yazılmıştım. Annem çok çalışırdı, annemi göremiyorum diye ağlardım. Babama göstermezdim, kızardı ağladığımda. Bunların hepsini içime atıp içimde yaşamam gerekti. Anne özlemi, babadan sevgi görme isteği bu şekilde dışarıya vurdu.

Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nü bitirip İstanbul’a geliyorsun. Kadıköy-Beşiktaş hattında sokak müzisyenliği yapıyorsun…

Vapurda aslında. Şöyle oldu; ilk önce öğretmenlik yaptım, özel sektörde çalışmaya başladım. Sistem sürekli değişiyor, istediklerimi öğrencilere veremeyince bıraktım. Bir gün vapurda Denizli’den çocukluk arkadaşımı gördüm. “Vapurda çalıyoruz, çok eğlenceli” dedi. “Sizinle takılayım mı bir-iki gün” dedim.
O kadar eğlendim ki, kendimi gerçekleştirmişim gibi hissettim. Vapur açık bir sahne. Hiç kimse para vermiyor, kimse seni dinlemek zorunda değil, dinletirsen kralsın. Ve herkes beni dinliyordu. Vapurun popstarı olmuştum, vapurun Tarkan’ıydım.

Yani aslında her şey çok da kolay olmuyor…

Çalışmadan hiçbir şey olmuyor. Çalışmadan olmuşsa zaten altında başka bir şey vardır. Debelenir, debelenir düşersin ya da başka bir şeyden ilerlersin. Bu arada şunu da söyleyeyim, bilgi kirliliği de çok oluyor. Geçen gün babamın çok zengin olduğunu ve baba parasıyla var olduğumu yazmışlar. Bir bakıyorsun altında 500 yorum, hepsi de inanmış. Hiç alakası yok. Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim… Kabin bile taşımışlığım var.

Ne kabini?

Hoparlör… Sünnetler, düğünler, yemekler… Düğünlerde kapıda kafasında çiçeklerle davetlileri karşılama işi yaptım. Animatörlük denedim. Sokakta sevgililere karanfil dağıttım. Ama bütün bu işlerden kazandığım parayı da müziğe yatırdım. Hiç param yoktu, minnet etmemek için o parayı kazanıp, stüdyodakilere verip şarkılarımı kaydettim. 

Bende ‘Kocam da kocam’ yazıyor, onda ‘Karım da karım’ 

Geçen ekim ayında oyuncu ve model Serkan Sağdıç’la evlendin. Nasıl tanıştınız?

Instagram’dan ben yürüdüm kendisine.

Gerçekten mi?

Evet, bir süredir yalnızdım, “Kendini eve kapattın. Git, biriyle görüş” diyen kız arkadaşlarınız vardır ya, öyle oldu. “Arkadaşlarımızdan biri. Bak, görürsün, beğenirsin” dediler.

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Ne yaptın?

Klasik teknik, like attım. Hemen tepki geldi.

O da mı beğenme yolladı?

Ekleme yolladı, sonra direkt mesaj geldi, beni dinliyormuş zaten. Görüştük, konuştuk, anlaştık. Ama ikimiz de o an birbirimize kendimizi çok doğru veremeyeceğimizi düşündük.

Ne kadar sürdü ayrılık?

1,5 yıl kadar… Sonra yeniden mesajlaşmaya başladık. ‘Kirpiklerin’ şarkısına klip çekecektim. Serkan’dan destek istedim. “Normalde klipte oynamam ama senin için tamam, bir hatıramız olsun” dedi. Klipte de aramızda tatlı bir şey oldu. Etkilendiğin birinden çekinirsin, utanırsın ya, normalde rol yapacağım halde utanıyordum.
O duyguyu hissedince arkasını bırakmadık.

Serkan’da seni çarpan neydi?

Serkan çok ağırbaşlı. Kendine ait bir alanı var, oraya herkes haldur huldur giremiyor, girse bile ilk çarptığı şey Serkan’ın enerjisi oluyor, bu mükemmel bir şey. Tanıdıkça çok güvenilir biri olması, şefkati, duvarların arkasında sıcacık bir kalbi olması ve vicdanı beni etkiledi.

Telefonlarınızda ne diye kayıtlısınız?

Bende ‘Kocam da kocam’, onda da ‘Karım da karım’ yazıyor.

Kocacı bir kadın mısın?

Tabii, kocam yanımda olsun isterim. Biz birbirimizle çok iyi vakit geçiriyoruz. Serkan varken kendimi çok daha güvende hissediyorum.

İşlerinin medya kısmını o yönetiyor.
Bir arada çalışmak ilişkiyi nasıl etkiliyor?

Stresten, heyecandan, kadınsal iniş çıkışlarımızdan korkunç birine dönüşebiliyorum. Ama beni tolere edebilecek biri. Ben de onu ediyorum.

Ona olan aşkını nasıl anlatırsın?

İçinden çay geçen minik bir evde yaşamak gibi ona olan aşkım. Serin, sakin, huzurlu, sessiz, mutlu ve kimsenin elinin değmeyeceği…

‘Eşek gibi çalıştım, yıllarca şarkı söyledim, ne eziyetler çektim’

Biz Mosso ailesi olduk

Bu hikâyede kim, seni nerede keşfediyor?

Kimse keşfetmedi. Kendi kendime kabullendim ve “Arkadaşlar şu şarkılardan birini kaydedelim mi” dedim.

‘O Ses Türkiye’ye girdin… Yarışmadan çıkmadın mı?

Girdim de orayla alakası yok. Tam tersine oradan sonra bütün profilleri kapatıp yeni bir Melek yarattık. Çünkü yarışmadan sonra çektiğimiz hiçbir videoyu YouTube’da başa koyamadık, rakam çok önemli. Soyadımı falan değiştirdim.

Nasıl buldun yeni soyadını?

Kulakları çınlasın, Mert Çanka (müzisyen) ile 10 dakikada bulduk. Benim nickname’im (takma isim) ‘Piumosso’ydu. Bu kolay söylenemez, Melek Mosso olsun dedik, oldu.

Ben havalı olsun diye sanıyordum…

Hayır, sonradan havalı olduğunu fark ettik.

Nüfus cüzdanında Mosso mu yazıyor?

Tabii.

Daha önceki soyadın neydi?

Davarcı. Ailemiz komple değiştirdi. Önce kardeşime söyledim “Mosso olmak ister misin” diye. Sonra babama. Babam da “Benim için uygun, sorun değil, siz başımın tacısınız zaten” dedi. Biz Mosso ailesi olduk.

Eşin peki…

Ben artık Melek Mosso Sağdıç’ım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!