Güncelleme Tarihi:
Partneri, eşi, sevgilisi ya da hiç tanımadığı biri tarafından kamusal, özel ya da dijital ortamda fiziksel, psikolojik, ekonomik veya cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların hikâyelerine aşina olduk. Hemen her gün şiddet haberleri izliyoruz, okuyoruz... Duyunca üzülüyoruz, yakınımızsa destek olmak istiyoruz. Ama şiddete uğrayan kişiye nasıl yaklaşılması gerektiği hassas ve incelikli bir konu.
Örneğin, sık sık karşılaşılan ‘mağdur suçlayıcılık’, Türkiye’de kadın ya da erkek hiç kimsenin kendinden utandırılmadan “Ben cinsel şiddete maruz bırakıldım” diyememesinin, şiddeti gizlemek zorunda kalmasının birinci sebebi olarak değerlendiriliyor. Temelde ‘mağdur suçlayıcılık’ çeşitli gerekçelerle kabahati mağduriyeti yaşayan kişiye yapıştırarak faili aklayan bir yaklaşım. Bu nedenle “Keşke bunu giymeseydin”, “Sen de oradan yalnız yürümeseydin” gibi yorumlar ‘hayatta kalanlara’ zarar veriyor.
‘Önce zarar vermeme ilkesi esastır’
Bu konularda yıllardır çalışma yapan iki kurum, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD). Bu kadınlara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda sağlık çalışanlarına ve kamu görevlilerine eğitimler veriyorlar. CŞMD haberlerde ‘hayatta kalan’ı üzgün ve çaresiz gösteren görseller yerine güçlendirici görseller kullanılmasına önem verdikleri için medyayla paylaşmak üzere bir arşiv de hazırlamış (csgorselarsiv.org).
CŞMD’de cinsel şiddet başvurularını alan sosyal hizmet uzmanı Merve Candemir, ilk iletişimin oldukça kritik olduğunu belirtiyor: “Yapılan görüşmelerde sessiz, sakin ve gizliliğin korunabileceği bir ortam yaratılmalı. Hayatta kalanın rahat etmesi sağlanmalı. Bir bardak su verilebilir veya şal, battaniye benzeri bir nesneyle sıcaklık, güvenlik hissi tekrar sağlanmaya çalışılabilir.”
Candemir, süreç boyunca ‘önce zarar vermeme’ ilkesinin esas olduğunu belirtiyor: “Hayatta kalana, en azından ilk aşamada, istediği kadar bilgi verebileceğine dair güven verilmeli. Kişinin hikâyesini dinlemek, dinleyen uzmanın çalışma alanına göre farklılık gösterir. Örneğin, avukat değilsek ve bu bilgiler kişinin ihtiyacını belirlemede işimize yaramıyorsa, olayın tüm oluş şeklini bilmemize gerek olmayabilir.”
‘Varsayımda bulunmamak gerekir’
Candemir “Kişiyi dinlerken, neler yaşamış olabileceğini göz önünde bulundurmak fakat varsayımda bulunmamak gerekir. Süreç boyunca sakinliğimizi korumak, sabırlı olmak, olabildiğince göz kontağı kurmak ve dinlediğimizi belli etmek çok önemlidir” diyor ve şu noktaya dikkat çekiyor: “Şiddet davranışı, maruz bırakılanın iradesini elinden almaya yöneliktir. Bizimse tam tersi bir şekilde hayatta kalanın bir birey olduğunu, iradesinin olduğunu, onun onayı olmadan onun adına adım atamayacağımızı hatırlamamız elzemdir. Her adım hayatta kalanla beraber tasarlanmalıdır.”
Şiddet sonrası sağlık kurumuna başvurduysanız...
-Muayene yapılacak odada, muayeneyi yapacak doktor dışında herhangi biri olamaz.
-Sağlık çalışanı onayımızı almadan bedenimize müdahale edemez. Sorduğumuz sorulara cevap vermekle yükümlüdür.
-Sağlık çalışanı sağlığımız için oradadır ve acelesiz, telaşsız, destekleyici bir yaklaşım içinde olmak durumundadır.
-Sağlık personeli ifademizi alacak kişi olmadığından sağlığımızla ilgisi olmayan sorularına cevap vermeme hakkımız vardır.
-Yasal bildirim yapmayı tercih etmediğiniz durumda, saldırıya uğradığınızı polise bildirmeden sadece doktora söyleyerek sağlık muayenesinden geçebilir, belirtilerin adli rapor düzenlenmeden tespitini isteyebilir ve ihtiyacınız olan sağlık desteğini alabilirsiniz.
-Tercih ediyorsanız kadın doktor talep edebilirsiniz, hastane bu talebi karşılamakla yükümlüdür.
-Hiçbir hastanede savcılık kararı olmadan adli tıp muayenesi yapılmaz. Jinekolojik muayeneyse sadece kişinin onayıyla yapılabilir.
-Uluslararası kanunlara göre kişinin şikâyetçi olmak istemediği durumlarda, doktor-hasta arasındaki bilgilerin gizli kalması esasına göre, saldırıya maruz bırakıldığını söyleyerek muayene olma ve delillerin toplanarak gerekli olacağı güne kadar saklanmasını isteme hakkı bulunmaktadır. T.C. Adalet Bakanlığı Mağdur Hakları Daire Başkanlığı
bu bilgiyi desteklemektedir. Bu durumda -kişinin kendi isteği üzerine- doktor, polise bildirimde bulunmaz. Fakat Türkiye’de sağlıkla ilgili herhangi bir meslek icra eden herkese görevi nedeniyle öğrendiği suçu bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Eğer şikâyetçi olmak istemiyorsanız bu durumun gerekli sağlık desteğini almanıza engel oluşturmasına izin vermeyin.
Nasıl yaklaşmalı?
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın hazırladığı raporda, sağlık çalışanlarının, sosyal çalışmacı ve psikologların şiddete maruz kalmış kadınlara nasıl yaklaşmaları gerektiği anlatılıyor.
Sağlık Çalışanları
-Sağlık çalışanları, sıklıkla bir kadının erkek şiddetine maruz kaldığını ilk fark eden kişilerdir. Dolayısıyla sağlık çalışanlarının kadınları şiddet karşısında desteklemeleri oldukça önemli.
-Kişinin eviçi şiddete maruz kaldığından şüpheleniliyorsa kendisiyle partneri veya diğer
aile üyelerinin olmadığı bir ortamda, tek başına görüşme talep edilmeli.
-Şiddete maruz kalan aktif bir biçimde dinlenmeli ama faili terk etmeye ikna etmeye çalışılmamalı.
-Kendisi o anda polise şikâyette bulunmayı istemese dahi, ileride olası bir mahkeme sürecinde delil ihtiyacını karşılaması için hastanın üzerindeki tüm yaralanmalar belgelenmeli.
-Yönlendirme yapılabilecek kamu kurumları ve şiddet alanında çalışan kadın örgütleri konusunda bilgi sahibi olunmalı ve hastalara verebilmek üzere bilgilendirici materyal bulundurulmalı.
-Hastanın tıbbi destek haricinde bir desteğe ihtiyaç duyduğu fark edildiğinde çalışılan kurumun sosyal hizmet birimine yönlendirme yapılmalı.
Sosyal çalışmacılar ve psikologlar:
-Kadınlarla sosyal ve ruhsal çalışma yürütürken şiddetin bir öfke kontrolü ya da ruh sağlığı sorunu değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını gören bir yaklaşımda olmak önemlidir.
- Sosyal çalışmacı ya da psikoloğun, şiddet deneyimini aktaran kadınları ‘mağdur’ gibi görmeyip onların şiddete rağmen ayakta kalmalarını sağlayan güçlerini ortaya çıkarabilmeye odaklanması gerekir.
-Eşitlikçi bir ilişki kurabilmek, kullanılan dilden davranışa birçok öğeyi barındırır. Sahiplenici, tahakküm edici, öğretici olmayan bir dil kullanmak, hiyerarşi yaratabilecek hitaplardan uzak durmak,
kadına kendisi için orada bulunulduğunu ve anlaşıldığını hissettirmek bunun parçasıdır.
-Sosyal çalışmacı/psikoloğun sorumluluğu kadınları bir birey olarak görmek, kararlarına saygı duymayı, kendileri ve varsa çocukları için çizdikleri yol haritasını fark etmeyi içerir.
Nereye başvurabilirim?
-Şiddet olayını takip eden en kısa sürede hastaneye, karakola/jandarmaya ya da savcılığa başvurabilirsiniz.
-Adli kurumlar, çocuk izlem merkezleri, adli yardım büroları, ilçelerin kadın dayanışma
ve toplumsal eşitlik merkezleri,
sivil toplum kurumları, sosyal hizmet merkezleri, şiddeti önleme ve izleme merkezleri, eğitim
ve araştırma Hastaneleri, en yakın acili olan devlet hastaneleri de başvuru yapabileceğiniz adresler arasında… Başvuru yapılabilecek telefon hatlarından bazıları:
Emniyet Birimleri 155
Kadıköy Belediyesi Alo Şiddet Hattı 0216 349 9349
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği İrtibat Hattı 0505 004 1198
Nirengi Derneği İstismara Karşı Destek Hattı 0850 216 5367
SPoD LGBTİ+ Danışma Hattı 0212 292 4802
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Acil Yardım Hattı 0549 656 9696, 0212 656 9696
Şefkat Der Derneği 0212 244 8597, 0535 733 7713
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 0212 292 5233
Koza ŞÖNİM - Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi 0212 465 2197, 0212 465 2196
Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) 0212 251 5850 (Ofis)
İstanbul Bilgi Üniversitesi Cinsel Tacizi ve Saldırıyı Önleme Birimi 444 0428
Ioanna Kuçuradi Kadın Danışma Merkezi 0530 463 7635
Cinsel Şiddete Karşı Destek ve Önlem Çalışmaları Komisyonu, İstanbul Okan Üniversitesi 0216 677 1630
Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu 0212 359 4915
Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi
Cinsel Taciz ve Saldırıları Önleme Birimi (AU-CTS) 0507 457 4545
İBB Kadın Danışma Birimi 444 8086
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği Başvuru Hattı 0549 599 1519
www.csdestek.org adresinden detaylı bilgiye ulaşmak mümkün.
Kıyafetleri naylon olmayan poşete koyun
-Başvuru sürecini başlatırken güvendiğiniz bir yakınınızın size eşlik etmesi oldukça destekleyicidir. Başvurduğunuz kuruma avukat talebinizi acilen iletmeniz avukatın sürece eklenmesini hızlandıracaktır.
-Özellikle cinsel saldırıda, 72 saat içinde gerçekleştiyse saldırı sırasındaki kıyafetleri naylon olmayan bir poşete koyarak ağzını kapatıp yanınıza alma; mümkünse olası delilleri bedeninizde muhafaza etme (yani yıkanmama) gibi detayları göz önünde bulundurabilirsiniz.
-Herhangi bir cinsel saldırı sonrası öncelikli yapılması gereken acil tıbbi yardım ve ruhsal açıdan desteklenme için psikiyatrik/psikolojik muayene olabilmek son derece önemlidir.
-Olayın üzerinden 72 saatten fazla süre geçse bile yine de başvuru yapabileceğinizi, olayın araştırılabileceğini ve bazı delillere ulaşılabileceğini unutmayın.
Hayat kurtaran uygulama
Şiddet gören ya da şiddete maruz bırakılma ihtimali olan kadınlar, akıllı telefonlarındaki KADES uygulaması üzerinden hızla Kadın Acil Destek İhbar Sistemi’ne ulaşabiliyor.
Kanada Kadınlar Vakfı tarafından geliştirilen ‘acil durum el işareti’ de kadınların gizlice yardım istemesini sağlıyor. Önce elin avuç içi dışarı, başparmak avuç içine bastırılmış şekilde ve sonra diğer parmaklar başparmağın üstüne kapatılıyor. Fark edilmesi için bu hareketin tekrar tekrar yapılması tavsiye ediliyor.