Güncelleme Tarihi:
Mehmet Baykal’ın hayatında spor her zaman vardı. Henüz Kabataş Erkek Lisesi’nde okuduğu yıllarda futbol oynamaya başlamıştı. Sonra 17 yaşında Tophane Spor’da kendini göstermiş, umut veren bir futbolcu olmuştu. En büyük hayali de futbolcu olmaktı. Ancak kader ona izin vermedi. Babasını erken yaşta kaybetti. Çalışmak zorunda kaldı. Futbolu bıraktı.
İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazandı. Belki futbolcu olamadı ama küçük yaşta kanına işleyen spor aşkı, hayatı boyunca devam etti. Farklı dalları da denedi: Bir ara Yeşilköy Spor Kulübü’nde tenis oynadı.
Ancak en son yüzmenin kendisini en çok mutlu ettiğine karar verdi ve kendini geliştirmeye başladı. Aynı zamanda bir deniz âşığıydı ne de olsa. Tatile gittiğinde iki kızına ve eşine “Ben bir Ümit Burnu’na kadar gidip geleyim” demeden başlamazdı yüzmeye. Ve en az iki saat suda kalırdı...
Bundan 10 yıl önceydi. Önce semtindeki bir spor kulübüne yazıldı. Haftanın dört günü antrenmanlara başladı. Cumartesi-pazar-salı-perşembe... Öylesine seviyordu ki spor yapmayı, saat 08.00’de açılan salonun kapısında 07.50’de hazır olur, görevlilerle birlikte girerdi içeri. 2.5 saat yüzerdi. Arkadaşlarıyla sauna hamam keyfi yaptıktan sonra saat 11.30’da eve geri döner, ardından mali müşavirlik işlerine başlardı.
Bu ritüel artık onun için bir terapi gibiydi. Beslenmesine, uyku düzenine çok dikkat ediyordu. Sağlığını da ihmal etmez, belli aralıklarla check-up yaptırırdı. En son mayısta gitti kontrole. Hiçbir sorunu yoktu.
Bu bir hobiydi ancak profesyonel bir atlet gibi hazırlanırdı. Ailesi de onun bu tutkusunu bilir, tüm programlarını ona göre ayarlardı.
Sonra Boğaz’daki yüzme yarışına katılmayı düşündü. Elemeleri geçti. İlk yarışına girdi. Çok mutlu oldu. Ondan sonra tüm yıl spor konusunda tek bir hedefi oldu. Boğaz yüzme yarışları... Sonraki yıllar yarışlara da katıldı.
Bu yıl da hazırdı. Ocak ayında kayıtlarını yaptırmış, kalp grafiğini çektirip, sağlık raporunu alıp Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ne göndermişti. Yarış vakti gelip çatmıştı. Heyecanlıydı, her zamanki gibi. Arkadaşlarıyla sürekli mesajlaşıyordu. Cep telefonundaki son mesajları da hep ‘başarı dilekleri’ ile doluydu. Çünkü sadece ailesi değil tüm sosyal çevresi, arkadaşları da onunla Boğaz’da yarışacakmış gibi hazır olurdu.
“Görüşürüz kızlar” dedi ama...
Yarışa bir gün vardı. Eşi Sibel’le birlikte Kuruçeşme’ye gitti. Yarış malzemelerinin bulunduğu çantasını aldı. Organizasyon teknesiyle parkuru gezdi. Sporcuların hatıra fotoğrafı çektirmesi için kurulan platforma çıkmayı ihmal etmedi. Birincilik kürsüsündeydi. Ellerini kaldırdı. Şampiyonluğunu temsili de olsa ilan etti. Çok güzel vakit geçirdiler o gün...
Ve yarış sabahı... Yine erkenciydi. 06.00 gibi kalktı. Yarım bir tost yedi. 06.30’da evden çıktı. Kızı Beyza’yı ve nişanlısı llgaz’ı aldı. Onlar da heyecanlıydı. Film işiyle uğraşan, çift Mehmet Baykal’ın bu yıl ilk kez serüvenini kısa bir film haline getirecekti. Çekimler daha o dakika başladı...
Yarış 09.00’da başlayacaktı ancak onlar 07.30’da yarışın yapılacağı Kuruçeşme’ye vardılar bile. Dayanamadı, yine erkenden arkadaşlarının bulunduğu sporcu bölümüne geçip ısınma hareketlerine başladı. Kızı Beyza kamera çekerken “Su soğuktur şimdi” dedi. “Kazık gibidir, kazık” cevabını aldı. Sonra eşini öptü. Kızları Beyza ve Berna’ya el salladı. “Görüşürüz kızlar” dedi. Bu onları son görüşü oldu...
Bir saat kalp masajı yapıldı
09.00’da iki büyük vapur Kuruçeşme’den hareket etti. Gemiler düdük öttürüyor, izleyiciler el sallıyordu. Ben de geminin en üst katında, elimde kameramla el sallayanları çekiyordum. Muhtemelen Mehmet Baykal’la aynı vapurdaydık...
Kanlıca’ya vardık. 10.00’da da Boğaz’ın serin sularına kendimizi bıraktık... 30. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı başladı.
İlk sporcu 56 dakika sonra sudan çıktı. Bir buçuk saat sonra da ben çıktım. Ardından da 2399 kişi... Ancak bir kişi çıkamadı. 62 yaşında, hayatının en güzel anlarından birini yaşayan Mehmet Baykal. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin açıklamasına göre, bitime 500 metre kala fenalaşmıştı. Hemen kurtarma botlarına alındı.
Yaklaşık bir saat boyunca kalp masajı yapıldı. Geri getirilmeye çalışıldı. Ancak gelmedi. Son anlarına da uzaktan yaşananlara bizzat tanık oldum. Suda başına ne geldiğini şimdilik kimse bilmiyor. Onu hayata tekrar geri getirmeye çalışan doktoruna göre kalp kriziydi. Adli tıp raporu da yaklaşık iki ay sonra çıkacak. Soruşturma ise devam ediyor. Baykal’ın en büyük hayali şu anda Boğaz yüzme yarışının en tecrübeli ismi 89 yaşındaki Levent Aksüt’ün rekoru kırmaktı. Ancak olmadı. 62 yaşında hayali yarıda kaldı. Ailesine göre, Boğaz’da yüzerken en mutlu anlarından birini yaşıyordu. Kendi mottosu da “İnsanlar güzel şeylere layıktır” sözüydü. Güzel yaşadı. Kendisi için en güzel şeyi yaparken de hayata veda etti...