Güncelleme Tarihi:
Kuşları, yılanları, böcekleri, her türden hayvanı kendine yoldaş edinen bir adam... Ornitoloji (kuşbilim), ekoloji ve biyoloji alanlarında çalışan Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu yılın 6 ayını doğada geçiriyor. Robert Kolej, Harvard Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi mezunu. Şekercioğlu iki hafta önce Stanford Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen bilimsel analizler sonucunda dünyadaki en etkili biliminsanlarından biri seçildi. 83 doğa ve yaban hayatı belgeseli, 6 kitabı, 216 bilimsel yayını ve 21 bin 700 bilimsel atfı var. ABD Utah Üniversitesi Biyoçeşitlilik ve Doğa Koruma Ekolojisi Laboratuvarı’nın kurucusu ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi olan Şekercioğlu en son ülkemizde ‘Bozayının İzinde: Sarıkamış’ adlı bir belgesel hazırladı. Onunla doğa tutkusunu ve çalışmaları sırasında yaşadıklarını konuştuk.
Bu kaplan, fotoğrafını çeken ‘garip canlı’yı daha yakından görmeye gidiyor.
- Alanınızı nasıl seçtiniz? Neler etkili oldu?
Ailem beni 4 yaşında sokağa bıraktı. Arkadaşlarım top oynarken ben içgüdüsel olarak hayvanlara yöneldim. Böcek, kertenkele, kirpi topluyor, bunları eve getiriyordum. Hatta yılan bile buldum, korkmazdım. Anneme “Hayvanat bahçesi kuruyorum” diyordum. Annem 6 yaşımda beni psikiyatriste götürdü. Doktor “Bu doğa sevgisi, çocuklarda olur” dedi. Sonra bu ilginin ne olduğunu anladım. Harvard’dan hocam Edward Wilson bu konuda kitap yazdı ve imzalayıp bana da verdi. Bu durumun adı ‘biyofili’. Biophilia’dan geliyor. Yani doğa ve canlılara olan tutku.
‘PRENSES ANNE’İN DOĞUM GÜNÜNE DAVETLİYDİM’
“İki kez Whitley Gold Ödülü’nü Prenses Anne’in elinden aldım. İngiltere’nin verdiği en önemli doğa koruma ödülü ve bunu alan ilk Türk benim. Kuyucuk Gölü’ndeki çalışmalarım sebebiyle 2010’da Prenses beni Buckingham Sarayı’ndaki doğum gününe davet etti.”
- Nasıl bir çalışma sisteminiz var?
Üniversitedeyken genelde bilimsel makaleler ve raporlar yazarak geçiriyorum zamanı. Yılda ortalama 150 gün doğadayım. Bazı yıllar 6 ayımı arazide geçirebiliyorum. Arazideyken de Koç ve Utah üniversitelerindeki laboratuvarlarımı ve KuzeyDoğa Derneği’ni yönetiyorum. Utah’da ocak-nisan arası haftada iki gün ders veriyorum.
Yemyeşil tangara kuşu And Dağları ormanlarında yaşıyor.
- Sanki hayatınızın çoğu doğada geçiyormuş gibi...
1995’ten beri sürekli yaptığım ekolojik ve ornitolojik araştırmaların yanı sıra tatildeyken bile günde ortalama 12-16 saat arazideyim. Görmediğim yeni canlı türlerini arıyorum, onları profesyonel olarak görüntülüyorum. Dünyadaki 11 bin kuş türünden 9 bin 200’ünü gördüm. Dünyada en çok kuş türü gören profesör ve kuşbilimciyim.
“Tatildeyken bile günde ortalama 12-16 saat arazideyim. Görmediğim yeni canlı türlerini arıyorum, onları profesyonel olarak görüntülüyorum.”
- KuzeyDoğa Derneği’nde yaptıklarınızdan bahseder misiniz?
2003’te Kars-Iğdır Biyoçeşitlilik Projesi’ni başlattıktan sonra 2007’de KuzeyDoğa Derneği’ni kurdum. 2008’de önerdiğim Türkiye’nin ilk yaban hayatı koridoru, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve KuzeyDoğa Derneği işbirliğiyle 2012’de hayata geçirildi. Dünya çapında sulak alanların korunmasını amaçlayan Ramsar Sözleşmesi kapsamına ilk kez Doğu Anadolu’dan bir gölü, Kars Kuyucuk Gölü’nü soktuk ve bölgenin ilk Avrupa Seçkin Turizm Cenneti (EDEN) seçilmesine vesile olduk. 2005’te Kars-Iğdır sınırındaki Aras Nehri Kuş Cenneti’ni keşfettim. Doğu Anadolu’da ilk kuş araştırma merkezini burada kurduk. Sarıkamış bölgesinde ayı, kurt ve vaşak gibi 150’den fazla yırtıcı memeliye uydu vericisi takarak yaşam alanlarını belirledik. Türkiye’nin en büyük bozayı araştırma projesinde 81 bozayıyı uydu vericileriyle takip ettik ve dünyanın ilk göçmen bozayılarını keşfettik. Elde ettiğimiz verilerle Kars-Erzurum Otoyolu’nda hayvanların en çok geçtiği yerleri tespit ettik. Buraya Doğu Anadolu’nun ilk yaban hayatı geçidi yapılması için 10 yıldır Karayolları Genel Müdürlüğü’yle çalışıyoruz.
- Sizce doğayı koruma anlamında ne tür eksikliklerimiz var?
En önemli sorun araştırmalarımızla dünya çapında önemli doğal alanlar olduğunu gösterdiğimiz yerlerin tahrip edilmesi. Örneğin Kuyucuk Gölü’nün kuraklaşmasında en önemli neden insanların aşırı su kullanımı. Bu gölü besleyen beş derenin önünü köylüler kapatmış, su gelmiyor. Kars Valiliği’nin ve Doğa Koruma Milli Parklar İl Müdürlüğü’nün desteğiyle ancak iki derenin önünü açtırabildik. Hem hayvanlar, hem insanlar, hem doğa kaybetti.
‘2,5 METRELİK YILAN KULÜBEDE BENİ BEKLİYORDU’
Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu doğada yaşadığı maceralardan birkaçını paylaştı…
- 22 yaşında, her kıtaya ayak basan en genç Türk oldum. 30 yılda, 100’e yakın ülkede, Antarktika dahil 7 kıtada, her türlü şartta doğayı ve yaban hayatını araştırıp korumaya çalıştığım için dünyadaki 22 National Geographic Risk Alan kâşifinden biri seçildim. Risk arayan biri değilim ama mecburi riskten de kaçmam. Örneğin Alaska’da ayı kovaladı, Tanzanya’da fil. Uganda’da ölümcül bushmaster yılanını öldürmeden kuş ağından çıkardım. Kosta Rika’da gece baykuş ararken beni hırsız sanan palalı halkın saldırısına uğradım. Ekvador’da dünyanın en yüksek aktif volkanının içine düşmekten buz baltam sayesinde kurtuldum. Bunlar doğabilimci olmanın riskleri. Ama her zaman en korktuğum şey trafik ve insanlar çünkü doğada hayvanların davranışları öngörülebilir.
- Uganda’da 1996’da lisans tezim için ormanda bir kütüğün üzerine oturmuş kuş sayımı yaparken birinin bana baktığını hissettim. Döndüm; bir erkek ve dişi şempanze 10 metre uzaktan bana bakıyordu. İrkildim. Erkek şempanze 3-4 insan gücündedir ve kolaylıkla bir insanı öldürebilir. Göz göze geldik. Bakışlarının arkasındaki bilinci ve düşünceyi hissettim. Normalde şempanzeler gözünün içine bakmayı tehdit olarak algılar. Ama bu şempanzenin bana bir şey yapmayacağını hissettim. O da hissetti. Türler arası bir iletişim kurduk.
- En zorlu arazilerimden biri Papua Yeni Gine’deki Kiunga bataklıklarıydı. Saatler süren bir yolculuktan sonra kulübeye ulaştım. İçeri girer girmez, odanın içinde 2,5 metrelik bir yılan beni bekliyordu. Sülüklerin, trombiculid akarların ve birkaç çeşit öldürücü sıtma taşıyan sivrisineğin saldırısına da uğradım.
‘YILLARDIR BENİ TERK ETMESİNİ BEKLİYORUM AMA YAPMADI’
“Eşim (Dr. Tanya Williams) için çok zor, senede 5-6 ay birbirimizi görüyoruz. Benimle evlenmez dedim ama evlendi, 17 yıldır birlikteyiz. O idealist bir doktor. Yıllardır yaşam biçimim nedeniyle beni terk etmesini bekliyorum ama yapmadı. Birbirimizi ilk günkü gibi özlüyoruz.”
*Sayfada kullandığımız tüm doğa fotoğrafları Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu’na ait.