Güncelleme Tarihi:
Yıllar önce İsviçre’ye gittiğimde bizi 400 yıllık bir yapının önüne götürüp, “İşte tarihi eserimiz” diye anlatmaya başlamıştı rehberimiz. Oysa memlekette ondan daha yaşlı evlerde oturan tanıdıklarım vardı. Anadolu’nun neresine giderseniz gidin bu tarih gözünüze çarpacaktır çarpmasına da bir de ne yazık ki kıyıda köşede kalmış, unutulmuş olanlar bulunuyor. Bu konuda buzdağının altına bakabilmek içinse uzman gözüne ihtiyaç var.
Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD) ve Anadolu Kültür tarafından Adana, Bursa, Elazığ, İzmir, Kayseri, Artvin ve Niğde’de yürütülen ‘risk altındaki kültürel varlıkların inceleme, belgeleme, araştırma ve değerlendirme’ çalışmalarının ürünü olan dizinin ilk yedi kitabı çıktı.
Çalışmanın ana hedefi; bu mirasın kayıt altına alınması ve korunması için katkı sunmak. Bunun için inşaat mühendisinden tarihçiye, restoratörden fotoğrafçıya geniş bir ekip çalışıyor sahada. Önce yapı tespit edilip detaylı fotoğraflanıyor. Ardından her uzman kendi alanında inceleme yapıp değerlendirmede bulunuyor. Bu yapılar sahada sorarak, arayarak bulunduğu gibi geçmişteki gezgin notlarından ya da akademik çalışmalardan da tespit edilebiliyor.
Toprağımızla barışmak
Bu alanda 32 yıldır gönüllü çalışan, KMKD Yönetim Kurulu üyesi Laki Vingas, projenin fikir babalarından. “Kendi kültürümüzü abartmaktan, çoğu zaman başka kültürleri göremiyoruz. Oysa onların farkına varmak bizi zenginleştirir. Örneğin ben, Rum Levanten bir ailedenim. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde görevli olana kadar İslamiyet’i çok anlamamıştım. Ama İslam kültürünü tanımak her şeye farklı bakmamı sağladı, beni geliştirdi” diye başlıyor anlatmaya.
Kültürel miras konusunda son dönemdeki çalışmaları ‘samimi’ buluyor Vingas: “Bu samimiyeti kanunlarla ve halkta bu bilinci oluşturma çabalarıyla desteklemeliyiz. Bu, bir süreç. Taşlarıyla evler yapılan tarihi bir yapının kıymetli olduğuna o insanları ikna etmek kolay değil. Ama kafalardaki duvarlar bir kez yıkıldı mı gerisi kolay.
O zamana kadar bir direnç olacak. Sabırlı ve güçlü durmak gerekiyor.”
Türkiye’de halen kültürel çeşitliliğe ilişkin suni korku ve endişelerin olduğunu, kendisinin de bunu bizzat görüp yaşadığını söyleyen Vingas, “Bunları aşmanın yolu eğitim” diyor: “Devlet ve belediyeler artık endişe etmiyor. Nasıl korurum, nasıl restore ederim diye düşünüyor. Bu, aynı zamanda kendimizle ve bu topraklarla barışık yaşamak.”
Geleceğe aktarılsın diye...
Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD); Anadolu Kültür, Ermeni Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği, Rum Vakıfları Derneği, 500. Yıl Vakfı ve Birzamanlar Yayıncılık’ın girişimiyle kültürel miras konusunda duyarlı kişiler tarafından 2014 yılında kuruldu. Dernek, Anadolu’da yaşamış olan uygarlıklara ait kültürel varlıkların ülkemizin zenginliği ve tüm insanlığa ait kültürel miras olduğu anlayışıyla faaliyetlerini sürdürüyor.