Güncelleme Tarihi:
Hayata meydan okumayı felsefesi haline getiren, kocaman gülümsemesi yüzünden eksik olmayan bir sporcu Emine Avcu. İki bacağı ve sol kolu olmadan bir köyde doğdu. 21 yaşında üniversiteyi kazandı. Sonra da daha önce hiç suya girmemesine rağmen yüzmeye başladı. Bir ayda yüzmeyi öğrendi, 1,5 yıl sonra ilk madalyasını kazandı. “Gün içinde önüme çıkan engelleri unutup havuza atladığımda karşımda hiçbir engel kalmıyor” diyen Emine 2018’de Türkiye şampiyonasında
4 ikincilik, Yunanistan’da IPC Uluslararası Engelli Yüzme Yarışları’nda 4 gümüş ve 1 altın madalya aldı. 2021’de Almanya’daki Paralimpik Yüzme Dünya Serileri Yarışması’nın 150 metre finalinde bronz madalya kazanarak göğsümüzü kabarttı.
Bir röportajında podyuma çıkmak istediğini söylüyorsun. Cem Boyner bunu duyuyor ve bu hayalini gerçekleştirmek istiyor. Ve bir Boyner yöneticisi telefon ediyor. Neler hissettin seni aradıklarında?
Yarışma için mayo alışverişi yaparken geldi telefon. Hatta konuşamadık önce. Beni niye aradılar diye düşündüm, aklıma bile gelmedi mankenlik için aradıkları... Heyecanlandım tabii. Sonra konuşunca kendi kendime ‘vay be’ dedim.
Çekimde heyecanlandın mı?
Sporcu olduğum için çok daha sade, rahat bir tarzım var. Çekimde hep “Bu küpeler oldu mu”, “Bu kıyafetler oldu mu” deyip durdum. Sürekli suda antrenman yaparken makyaj yap sil, küpeyi tak çıkar; çok zor. Ama bir günlüğüne bunları yapmak güzeldi. Kendimi ünlü modeller gibi hissettim. Çok keyif aldım, eğlendim.
Çıkan sonuçtan mutlu musun?
Evet, çok mutluyum. Kardeşlerim fotoğrafları görünce “Çok farklısın, bu sen misin”
dediler. Boyner’le bir farkındalık yaratmak istedik. Her insanın farklılıkları var; göz rengi, saç rengi... Ben de bu çekimle bedenimdeki farklılıkların doğal olduğunu vurgulamayı amaçladım. Bu farklılıklar nedeniyle kendini kapalı kapılar ardında saklayan kişilere seslenmek istedim.
Olimpik sporcular çok küçük yaşlarda yetişmeye başlıyor. Sen 21 yaşında başladın ama hızla yol aldın, madalyalar kazandın. Bunu neye bağlıyorsun?
Antrenörüm (Dr. Duran Arslan) her zaman şunu söyler: “Evet, Emine yeteneğin var ama yetenek seni yüzde 30 ilerletir. Geri kalan yüzde 70 çalışmayla gelir. Çalışmak seni hayallerine kavuşturur.” Başarılarımı çok çalışmaya borçluyum.
Yüzmek hayatını etkiledi mi?
Hem ruhsal olarak hem de fiziksel olarak büyük etkileri oldu. Bir gün bile suya girmediğimde rahatsız oluyorum çünkü bir hedefim var. Ve rakiplerim çok küçük yaşlardan beri çalışıyorlar. Bu nedenle sabah akşam antrenman yapmam lazım.
İlk aldığın madalyada ne hissettin?
Çok duygulandım, kürsüde çok gururlandım. Ülkem için yararlı bir insan olup küçüklerimize örnek, birilerine umut olabiliyorsam ne mutlu bana diye düşündüm.
Yüzmeyi bırakmak istediğin anlar oldu mu?
Evet, oldu. İnsanı fiziksel ve psikolojik olarak çok zorluyor. Ama her zorlandığımda ya da başaramayacağımı hissettiğimde kendime bu yola ne için çıktığımı hatırlattım ve ilk başladığım o heyecanlı anımı düşündüm. Zorluğun olduğu yerde dönüşüm olduğuna inanıyorum. Başaramayacağımı düşündüğüm o anlarda korkumun üzerine gidip yola devam ettim, vazgeçmedim.
Kendini en başarılı hissettiğin an ne zamandı?
Her şeyi yapabileceğime inandığım iki an var. Birincisi üniversite sınavını kazandığım andı. İkincisi ilk açık deniz maceramdı. Yarışmaya iki gün kala açık denizde antrenman yaptık. Denize ilk girişimde çok korktum. Antrenörüme “Ben yapamam, deniz şakaya gelmez, sonu ve derinliği yok, deniz beni yutar” demiştim. İnsan deneyimlemediği şeylerden korkuyor.
Ama antrenörümün desteğiyle yaptım. Ben o gün Heybeliada’dan Burgazada’ya kadar yüzdüm ve yarışmayı kendi kategorimde birinci tamamladım.
Sporcu olarak en büyük hayalin ne?
Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda ülkeme madalya kazandırıp bayrağımızı orada dalgalandırmak.
Nasıl bir çocukluk geçirdin?
Çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Özgüvenli ve hayata dört kolla sarılan enerjik bir karakterim vardı. Arkadaş çevremde hiçbir zaman engelimden dolayı dışlanmadım. Protez bacaklarım olmadığı zamanlar, yerde tek kolumun üzerinde yürürken her zaman sanki bacaklarım varmış gibi bir hissiyatın içerisindeydim. Futbol oynarken kaleci olmayı kendim seçerdim.
Çocukken neyin hayalini kurardın?
Bacaklarımla hareket ettiğimi ve özgürce ihtiyaçlarımı giderdiğimi hayal ederdim.
Protez bacaklarına nasıl kavuştun?
13 yaşımda annemle saçımı kestirmek için Çatalca merkeze gittik. Annemin kaymakamlıkta işi vardı. Ben de “Sen git, ben girişte beklerim” dedim. O sırada biri önümden geçti, sonra geri döndü. “Protez işleriyle ilgileniyorum. Sana protez bacak takmamızı ister misin?” diye sordu. Şaşırdım, “Böyle bir şey mi var mı? Tabii isterim” dedim.Normalde saçımı annem keserdi. O gün kuaföre gitmek istememin sebebi içimde engel olamadığım güçlü bir histi. Necati Abi’yle öyle tanıştık. İyi ki de tanıştık.
“Yaşamdan kaçmak yerine mücadele etmemiz gerekiyor!”
Hayatta hepimizin karşısına engeller çıkacak. Kimimiz bedeniyle kimimiz zihniyle kimimizse maddi nedenlerle engellere takılacak. Onları hayata meydan okumaya davet ediyorum. Kat edeceğimiz yollar, alacağımız dersler, atacağımız kahkahalar var. Tek ihtiyacımız iç motivasyon ve cesaret.