Güncelleme Tarihi:
En son sahnede bir performans izleyişimin üzerinden bir sene geçti. Çok ünlü bir stand-up’çının gösterisine gitmiştim. Bir arkadaşım bilet hediye etmişti. Bin kişilik salon... Girer girmez hissetmiştik ağırlığı, “Bu akşam çok gülünecek” diye düşünmüştük. Beklenen an geldi, sanatçımız sahneye çıktı. Olan biteni, stand-up’çının jestlerini arkadaşım anlatıyordu. Kalabalığın kahkahası esprilerin gücünü arttırıyordu. Yani sadece sanatçıdan değil, kalabalıktan da etkileniyor insan. Stadyumda izlediğiniz bir maçta tuttuğunuz takımın gol atmasıyla herkesin bir anda yerinden fırlaması gibi... Evde bu coşkuya çıkılamıyor.
KONU GÖRMEK DEĞİL
Konserleri de özledim. Sevdiğim grupları canlı dinlemeyi... Bir de opera tabii ki ve sahneden gelen sesin seyircilere yaydığı o coşkuyu... Hep söylerler “Sahneyi görmüyorsunuz, bizden çok eğleniyorsunuz” diye... Konu görmek değil, kalabalıkla bir arada olunca gelişen ruhsal bağlantı. Etrafınızdakiler eğlendikçe size de bulaşıyor. Sanatçılarla ve kalabalıkla aynı frekansta buluşup aynı duyguyu, coşkuyu, heyecanı, birlikteliği yaşıyorsunuz.
Dinlemek demişken... Son günlerde de vücudumu dinliyorum. Hareket ettikçe neler oluyor diye. Yoga yapmaya da başladım. Çok farklı hissettiriyor, vücudunuzun dilinden de anlamak çok farklı bir hismiş. Biraz da acı hissettim tabii. Hiç bilmediğim, farkında olmadığım kaslarım varmış. İlk dersten sonraki sabah dile geldiler adeta. Büyük bir haz aldım, ikinci dersi iple çektim.
Sanatçıların sahneye dönmesini heyecanla bekliyorum. Yine sahneyi kafamda yöneteceğim, insanlarla birlikte o lezzeti tekrar yaşayacağım günleri... Sahne önünde tekrar buluşabilmek dileğiyle!