Güncelleme Tarihi:
Mesai sonunda üç arkadaş Zincirlikuyu metrobüs durağındaydık. Kendi aramızda sohbet ederken metrobüsün yanımıza yaklaştığını fark ettik ve kapılar açıldı.
İşte film de burada başladı... Normalde kapı açılır ve biz üç kişi peş peşe şoförün arkasındaki koltuğu kaparız. Bu sefer de kendimizi hızla metrobüsün içine attık. Fakat ne şoför var ne de koltuklar... Sağa sola dönüyoruz, kocaman bir boşluk. Derken yardımsever bir arkadaş imdadımıza yetişti ve bizi bir yere oturttu. Meğer metrobüsler yenilenmiş. Bizim hayatımızdaki her değişim küçük de olsa bir eğitim gerektiriyor. Yani yeni metrobüsleri öğrenmemiz lazım.
Yardım yemek gibidir
Hazır yardımdan bahsetmişken, bu konuda birkaç cümle söylemek istiyorum. Yardım yemek gibidir, eğer açsanız yardım lezzetlidir. Yardıma ihtiyacınız yoksa, toksanız, en güzel yemek yani yardım bile çekici gelmez ya da reddedilebilir. Bazen yardımınızı reddettiğimizde bize kızıyorsunuz ama ihtiyacımız yoksa sizi neden meşgul edelim, değil mi?
Bir de yardım edenleri engelleyenler veya umursamayıp küçümseyenler var. Son günlerde sosyal medyada rastlamışsınızdır siz de, bir belediye başkanımız “Her şeyi bitirdik de engelli yolu mu kaldı, gerekirse kollarından tutup götürürüz” dedi.
Kürsüde “Engelli kardeşlerimiz...” deyip insanlara hoş görünmek için kullandığınız malzemeler değiliz biz!
Başkanım! Engellilerin kolundan tutulmaz, gerekirse o sizin kolunuzdan tutar, eğer yardımınızı kabul ederse... Anladığımız kadarıyla da sizin yardımınıza hiçbir zaman ihtiyaç olmayacak. Biz sizi kolunuzdan tutup o makama oturttuk ama siz bizim kalbimizi ve onurumuzu kırdınız.
Sadece mayıs ayındaki Engelliler Haftası’nda veya 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde hatırlayıp kürsülerde “Engelli kardeşlerimiz...” diye söze başlayıp insanların gözüne hoş görünmek için kullandığınız malzemeler değiliz biz! Her vatandaş gibi anayasal haklara sahip bireyleriz. Bir kez daha altını çiziyorum; ‘kardeşleriniz’ değiliz, vatandaşız.
10 yıl önceki rakamlara göre nüfusun yüzde 13’üne yakını engelli bireylerden oluşmakta. Bu rakamın yanına anne-baba ya da bir eş, bir çocuk da eklemeniz gerek. Çünkü ailenin diğer bireyleri engellinin yaşamının ortaklarıdır. Bu üçünü topladığımızda yaklaşık yüzde 40’a tekabül eder. Yani en az her 3 kişiden 1’ini ilgilendiren bir konu bu. Bu sebepten her şeyi bitirmeyi beklemeye gerek yok bizlerle ilgilenmek için.