Güncelleme Tarihi:
Bir arkadaşımla birlikte erişilebilirlik üzerine kontrolünü yaptığımız alana bir konser için davet edildik. Pek benim tarzım olmayan bir konserdi ama etkinlik açlığına tutulmuşuz, bu atmosferi yaşamak istedim.
Arkadaşım başladı anlatmaya... Büyük bir sahne ve iki dev ekran... Koca koca hoparlörler, demirden yapılmış portatif tribünler... Ve konser boyunca bütün şarkıları işaret diline çevirecek tercümanlar...
Orada olmamın asıl sebebi, işitme engelli arkadaşlarımın konser kalabalığının içinde olmaları. Duymadan, işaret diliyle size çevrilen bir konseri izlediğinizi düşünün. Çok güzel bir geceydi onlar için, önemsenmiş olmanın keyfini çıkarıyorlardı...
Çok geçmeden sanatçılar sahneye çıkmaya başladı. Coşkulu çığlıklar, eğlenen insanlar... Sonra esas sanatçımız dans ekibiyle birlikte geldi. Kısa bir konuşma sonrası konserine büyük bir hızla başladı ve tribün coşkusu tavan yaptı.
Tabii ki bana göre gecenin en büyük sanatçıları işaret dili tercümanlarıydı. Çünkü rap söyleniyordu ve kulakla bile takip etmekte, anlamakta zorlandığımız sözleri anında işaret diline çevirmeye çalışıyorlardı. İşitme engelli arkadaşlarımız için dev ekranlarda ellerin dansı vardı. Yanımdaki arkadaşıma sordurdum, gayet mutlu olduklarını söylediler. Benim açımdan ses çok yüksekti. Kendimi hem kör hem sağır olmuş gibi hissettim. Müzik bu kadar yüksek olmalı mıydı, tartışılır tabii ki...
Bu bir kere yapılan bir etkinlikti. Konsere özel olarak işitme engelliler için bir tercüman sahnede yer alıyordu. Yani bu insanlar, bundan sonra gittikleri konserlerde böyle bir tercüman yardımıyla karşılaşmayacaklar. Oysa belki bir teknolojik uygulama geliştirilebilir ya da konser, tiyatro, sinema salonlarında burada olduğu gibi düzenli olarak bir tercüman yer alabilir.
Anlayacağınız yine bir kereye mahsus ‘görülmüştük’ ve ilgili kurumların halka farklı gruplar üzerinden yaptığı reklamın konusu olmuştuk. Üzücü ama bu geceye işitme engelli arkadaşlarımın bir kez de olsa eğlendiklerini düşünüp iyi yanından bakıyorum.