Güncelleme Tarihi:
İtalya’nın Jesolo kentinde geçen ay düzenlenen Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanan Duygu Turan, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapıyor. Turan pandemi dönemi gece virüsle savaşıp gündüz şampiyonaya hazırlandı. Toplamda yedi şampiyonluğu olan Turan’ın şimdiki hedefi olimpiyat altını...
Şampiyon olduğunuzu öğrendiğiniz an ringde ne hissediyorsunuz?
Açıkçası biraz alıştım (gülüyor). Ülkenizi temsil etmenin gururu çok başka. Verdiğim emeklerin boşa gitmediğini biliyorum. Ailemin, erkek arkadaşımın, hocamın şampiyonluğumla ne kadar gurur duyduğunu biliyorum. Onun mutluluğunu yaşıyorum. Çok zor aşamalardan geçtik. Pandemide bir sene maç yapamadık. Psikolojik olarak çok ağır bir süreçti. Çünkü bir sene bile dövüşmeyince özgüvenini kaybediyorsun.
Bundan sonraki hayalleriniz neler?
Olimpiyatları bekliyoruz. Sporumuz Olimpiyat Komitesi tarafından tanındı, artık yarı olimpik branş olduk. 2028’de olimpik spor olacağımız söylendi. Benim de hedefim olimpiyat şampiyonluğu...
Neden kick boks branşını seçtiniz?
Seviyordum. Televizyondan da sık sık takip ediyordum. Çok enerjik ve dövüşmeyi seven bir çocuktum. Esenler’de oturuyorduk, çevremizde hep dövüş kulüpleri vardı. Etrafımızda yüzme, tenis, atletizm için imkânlar olmadığından diğer çocuklar da kick boks, wushu, muaythai, gibi dövüş sporlarına yöneliyor.
“Dövüşmeyi seven bir çocuktum” dediniz. Kavgacı biri miydiniz?
Kavgacıydım, evet. Abilerimle vurdulu kırdılı oynuyordum. Daha o zamanlarda bile elimin çok ağır olduğunu söylerlerdi. Babama hep “Çok güçlü, bu kızı kick boksa yazdıralım. Sporcu olsun” derlerdi. Hatta bir kuzenim zorla beni kick boksa yazdırmaya çalışmıştı. Babam o zaman “Kızım zayıf, dayak yer” diye izin vermemişti. Benim de aklımda kaldı. Erkek kardeşimle ikimiz de isteyince babam bir gün sürpriz yapıp bizi kulübe yazdırdı. O günden beri aynı hocayla devam ediyorum. Hocam Hasan Fahri Şen de dünya şampiyonu...
Erkek kardeşiniz de mi sporcu?
O da millli sporcu, daha çok antrenörlük yapmayı seviyor. Beni de çoğu zaman kardeşim çalıştırıyor. Üzerimde çok emeği var. Erkeğin gücüyle kadının gücü bir değil sonuçta. O bana çok sert vuruyordu, onun sayesinde çok dayanıklı oldum. Erkeklerle bile maç yapıyorum. Babam başlarda istemese de bu sporu ciddiye aldığımı fark edince destekledi.
SOSYAL HAYATIM YOK
Okul ve sporu nasıl birlikte idare ettiniz?
Kocaeli Üniversitesi, Hemşirelik Bölümü’nü bitirdim. İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi Fakültesi’nde ikinci üniversitemi okuyorum. Üniversitede spor hayatım çok zordu, okulum Kocaeli’nde, kulübüm ve ailem İstanbul’daydı. Orada özel yurtta kalıyordum. Hocam kulüpteki bir kum torbasını yurduma yolladı. Spor salonuna asmıştım. Orada haftanın dört günü kum torbasını dövüyordum. Cuma, cumartesi, pazar günleri de kulübe geliyordum. Ders mi çalışayım, spor mu yapayım ayarlamak çok zor oldu. Okulumu da ikinci olarak bitirdim.
Şimdi de hem hemşirelik, hem milli sporculuk...
Şimdi Şişli Etfal Hastanesi’ndeyim. En azından İstanbul’dayım. Kulübe de, evime de yakınım. Şampiyon oldukça daha çok antrenman yapıp daha çok koşturuyorum. Beni rahat kliniklerde çalıştırsalar da hemşire olmak, nöbette çalışmak çok zor. Yöneticilerimiz destek olup yorulmayacağım yerlerde görev vermeye özen gösteriyor. Yine de 24 saat ayaktayım. İnanılmaz bir yorgunluk... Sosyal hayatın kalmıyor.
Sevdiklerinize, ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?
Çok sorun yaşıyorum bu konuda. Erkek arkadaşım var, evlenmemiz gerekiyor ama bazen ona bile zaman ayıramıyorum. O da üzülüyor fakat spora o kadar alışmışım ki, bağımlılık gibi. Benimle vakit geçirebilmek için menajerim oldu. Antrenmanlarımı izlemeye geliyor. Problem yaşıyoruz bazen ama anlayışlı bir erkek olduğu için onu seçtim. Arkadaşlarımın çoğuyla görüşmüyorum. Sadece internetten konuşuyorum. Bazen kırılıyorlar elbette ama yine de beni desteklemeye devam ediyorlar.
Çekindiğiniz şeyler oluyor mu? Mesela yüzünüze darbe almak gibi...
Hiç çekinmiyorum. Profesyonel spor yapmadan önce çok bakımlı ve süslüydüm. Saçımı, makyajımı yapmadan hiçbir yere gitmezdim. Artık gerek duymuyorum. Sanki madalyalarım güzellik algımın yerini aldı. Benim için gerçek güzellik, aldığım madalyalar, kazandığım şampiyonluklar... Kazandığım zaman kendimi daha güzel hissediyorum.
COVID-19 HASTANEDEN DEĞİL, SPOR SALONUNDAN BULAŞTI
Şampiyonaya hazırlanırken hastanedeki COVID-19 riskinden endişelenmediniz mi?
Tabii ki. Spor hayatım etkilenecek diye korkuyorum. Spor salonunda da birçok insan var. Onları da tehlikeye atabilirim. Haberlerde ‘“Hemşireler asansöre binmesin” diyenleri görmüşsünüzdür. Biz hastanelerde virüsten korkmayıp onlara şifa olmaya, yardım etmeye çalışıyoruz ama insanlar hastaneden geliyoruz diye bizden çok korktu. Ben de kulübe gelip arkadaşlarımı hasta etmek istemiyordum.
Peki, bulaştı mı?
Bulaştı ama kulüpten, hastaneden değil (gülüyor)... ‘Olacaksak olalım’ demeye başlamıştık. Spor yapmayınca çok kötü hissediyorduk. Hocalarımızın biri yakalanmış, bilmiyormuş. O gün salona gelmişti. Maskemi normalde çıkarmazdım ama çok özleşince hep beraber kahve içtik. Sonra hepimiz COVID-19... Çok kötüydü.
ABLAMI TACİZ ETMEYE ÇALIŞAN BİRİNİ BAYAĞI DÖVDÜM
Kick boksu ringde değil de günlük yaşantınızda kullanmak zorunda kaldınız mı?
Ablamı taciz etmeye çalışan biri oldu. Onu bayağı dövmüştüm. Hastanede de olaylar yaşadım. Bana vurmaya çalışan, üzerime yürüyen insanlarla karşılaştım. Sakinliğimi korumaya çalışıyorum. Çünkü ben vurursam karşı taraf kötü duruma girecek. Gerekmedikçe kendimi tutuyorum. Çok şükür, büyük bir şey yaşamadım hastanede. Ama birçok meslektaşımın başına şiddet olayları geliyor.
Dövüş sporu yapan bir kadın olarak ne gibi önyargılarla karşılaşıyorsunuz?
Ailemden hiçbir zorluk yaşadım ama akrabalarımız annemi arayıp “O kıza yazık değil mi? Erkeklerle beraber milli takıma yolluyorsunuz. Oralarda ne olduğu bilinmiyor” gibi saçma sapan şeyler söylüyor. Ama şampiyon olunca “Biz zaten sana çok güveniyorduk” diyorlar. Bir kadın da spor yapabilir. Ailem beni böyle yetiştirdi. İnsanlar kendi yapamadığı şeyi başkası yapınca çekemiyor.