Melis YILMAZ/melis.yilmaz@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2022 07:00
Prof. Dr. Elif Vatanoğlu Lutz, Asya’nın Nobel’i olarak tanınan Uluslararası 2021 Gusi Barış Ödülü’nü iyilik ve şefkat duygusunu harekete geçiren ‘oksitosin’in adını verdiği organizasyonuyla kazandı. Hem mucizevi hormonu konuştuk hem de sanat ve tıp alanı arasındaki bağı güçlendirecek çalışmalarını...
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Elif Vatanoğlu Lutz, tıp fakültesini çok severek okumasına rağmen sosyal bilimlerle bağını hiç koparmamış. Hep tıp felsefesine, tıp hukukuna ilgi duymuş ve bu alanlarda uzmanlığını yaparak akademik hayatta yoluna devam etmiş. “Etik değerlere bağlı, insancıl ve entelektüel sağlık çalışanları yetiştirmek en büyük amacım oldu” diyerek anlatıyor mesleğine olan tutkusunu. Öğrencilerine yeni bir bakış açısı kazandırabilmek için tıpla sanatı birleştirdiği dersler veriyor. Bu yolda kurduğu Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu ona Uluslararası Gusi Barış Ödülü’nü kazandırdı. Prof. Vatanoğlu Lutz’la konuştuk...
*Oksitosin nedir?
Bir memeli hormonu. Kan basıncını düşürmeye yardımcı antianksiyete etkileri var. Ağrı eşiğini yükseltir, aynı zamanda büyümeyi ve iyileşmeyi teşvik eder. Dokunma, koku ve sesle aktifleşerek salgılanır. ‘Hızlı doğum’ anlamına gelen Yunanca ‘oxys’ ve ‘tokos’ kelimelerinden türemiş. Doğumu kolaylaştırmaya yardımcıdır, anne-yenidoğan arasındaki bağı sağlar. Son araştırmalar gösterdi ki yalnızca anne-bebek arasındaki değil, sosyal ilişkilerde ve partnerlerle olan bağı da sağlıyor.
Vatanoğlu Lutz, Gusi Ödülü’nü alan ilk Türk kadın olması nedeniyle SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin ‘21. Yüzyıla İlham Veren 21 Kadın’ından biri seçildi. *Yani duyguları harekete geçiriyor...Kişinin içindeki güven ve cömertlik duygusunu açığa çıkarıyor. Bu hormon dokunmak ve sarılmakla artıyor. Bu harika hormonun ilginç etkilerinden çok etkilenerek bu platforma ismini vermek istedim. Özellikle pandemi döneminde iyi ki bu ismi koymuşum. Çünkü izolasyonda eğer yanımızda sevgiyle dokunabileceğimiz bir partnerimiz, arkadaşımız, çocuğumuz yoksa o halde evcil hayvanlarımıza dokunarak
oksitosin hormonumuzu yükseltmemiz mümkün. Son araştırmaların sonuçları çok çarpıcı; oksitosin bağışıklık sistemimiz için olağanüstü önemli. Yine pandemi dönemindeki araştırmalar oksitosin düzeyleri yüksek kişilerin COVID-19’u daha rahat atlattıklarını gösteriyor.
* Sanatla arasında bağ var mı? İyilik yaptığınızda artan bir hormonu düşünelim, o halde dünyayı daha iyi ve daha yaşanır kılmak için ortaya çıkan sanat aktiviteleri tabii ki oksitosin düzeylerini arttırır. Sanat oksitosine, oksitosin sanata yakışır. Oksitosin ismini koymaya karar verdiğimde, tam da bu analoji beni cezbetmişti;
‘Her ikisi de iyilik hareketi’ dedim kendi kendime; dünyayı daha güzel, daha yaşanır kılmak her ikisinin de amacı...
* Platformu kurmaya nasıl karar verdiniz?Ders verdiğim fakültelerdeki öğrencilere yeni bir bakış açısı kazandırabilmek, yoğun ders yüklerinin yanında onlara bir nefes olabilmek adına zaten tıpla sanatı birleştirdiğim ders başlıklarım oluyordu. ‘Ortaçağda Salgınlar ve Sanat’, ‘Minyatür Sanatında Tıp’, ‘Plastik Cerrahi ve Sanat İlişkisi’ gibi konular üzerinde çalışırken 2017’de Londra’da gördüğüm ‘Performing Medicine’ isimli enstitü benim için dönüm noktası oldu. Dönünce hemen Türkiye’den işleri tıbba değen sanatçıları araştırmaya başladım, 70’ten fazla sanatçıya ulaşınca 2019’da Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu’nu kurdum.
*Nasıl bir yapı, enstitü mü?Tamamen gönüllülerden oluşuyor. Şu anda bir STK (sivil toplm kuruluşu) ya da vakıf değil. En büyük hayalimiz tıpkı Performing Medicine Entitüsü örneğinde olduğu gibi bir enstitüye dönüşebilmek; bu konuda sponsorluğa ihtiyacımız var. Bir yandan sağlıkla ilişkili tüm fakültelerde tıp ve sanatı birleştiren dersler verirken diğer yandan hastane koridorlarında açılan sergilerle çalışanların ve hastaların tıbba sanat yoluyla bakmasını sağlıyoruz. Öte yandan, yine özellikle onkoloji ve psikiyatri hastaları için özel tasarladığımız sanat terapisi etkinliklerimiz var. Sanatın iyileştirici etkisinden büyük oranda faydalanıyoruz.
* Hormon olan oksitosin gibi yani...Yapmaya çalıştığımız bir şefkat ve iyilik çağrısı. Ne ilginç ve ne güzel ki bu iyilik, şefkat hormonu vücudumuza kodlanmış ve aktifleştiğinde olağanüstü güzel etkilere yol açıyor. Platform da aslında bir şefkat ve iyilik kültürü; hormonumuz oksitosinle bire bir uyumlu. Platformda bir araya gelen gönüllüler için de bir
yaşam felsefesi.