Güncelleme Tarihi:
Dünya genelinde 1950’li yıllardan bugüne 8 milyar ton plastik üretilmiş. Sizce ne kadarı geri dönüştürülmüştür? Sadece 1 milyar tonu! Geriye kalan 7 milyar ton atık olarak hâlâ doğada bulunuyor. Plastik üretimi ve tüketimi bu şekilde devam ederse, 2030’da doğaya karışan plastik miktarı 104 milyon tonu bulacak.
Bu vahim tabloya, korona salgınının başlamasıyla birlikte hücum ettiğimiz tek kullanımlık plastik ürünleri de eklemek zorundayız. Üstelik çoğumuz çöpünü ayrıştırmıyor, hatta çöpü kutusuna atmaktan dahi imtina ediyor. ‘Utanın’, ağustos ayında, ziyaretçilerin bıraktığı çöpleri toplayan Büyükadalıların, çöp poşetlerini yan yana koyarak yazdıkları kelimeydi. Bir ay sonra Lüleburgazlı temizlik işçileri, piknikçilerin mesire alanında bıraktığı çöpleri torbalara doldurup ‘Ayıp Beya’ yazdı. Ya siz? Tek kullanımlık plastik ürün tüketiminiz arttı mı? Çöplerinizi ayrıştırdınız mı? Dışarı çıkarken mataranız, cam veya metal pipetiniz, bez çantanız yanınızda mıydı?
Bu atıklar virüs taşıyor
Bilim dergisi Environmental Science & Technology’ye (Çevresel Bilim ve Teknoloji) göre, pandemi boyunca dünyada her ay yaklaşık 129 milyar tek kullanımlık maske tüketiliyor. 65 milyar tek kullanımlık eldiven de cabası.
Greenpeace Akdeniz Plastik Proje Sorumlusu Nihan Temiz Ataş, plastik sektörünün hijyenik olduğu gerekçesiyle plastik tüketimini teşvik ettiğini söylüyor. Oysa virüs plastik yüzeyde ikiyle dokuz gün arasında kalıyor. Ataş “Artan plastik kullanımı sadece çevre kirliliğine yol açmıyor, aynı zamanda halk sağlığını da tehdit ediyor çünkü bu atıklar virüs taşıyor” diyor.
WWF-Türkiye Plastik Projeleri Müdürü Tolga Yücel, yıkanabilen bez maskelerin önemine işaret ediyor ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın duyurduğu COVID-19’a Karşı Alınacak Önlemler Listesi’ne dikkat çekiyor: “İşletmelerin tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak gibi malzemeleri bulaşık makinesinde yıkaması gerekli önlemler arasındaydı. Buna rağmen birçok işletme, tek kullanımlık ürünlerle servis yapmaya başladı.”
Tabii kaçınılmaz olarak, tek kullanımlık ürünlerin tüketimi gözle görünür şekilde arttı. Çöpüne Sahip Çık Vakfı Genel Müdürü Emrah Bilge’nin paylaştığı rakamlar da pek umut vaat etmiyor: “Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2018 yılı belediye atık istatistiklerine göre geri kazanım oranı yüzde 12. Plastikler doğada yüzlerce yıl kalabiliyor. Pandemi bir gün bitecek ancak tek kullanımlık ürünler ve çevreye attıklarımızın yarattığı sorunlar devam edecek.”
Bütün bu ürünler neden sokaklarda, yerlerde peki? Bunu Beykent Üniversitesi araştırma görevlisi Umut Yiğit’e sorduk. Yüksek lisans tezinde farklı semtlerdeki çöpleri analiz ederek tüketim alışkanlıklarını değerlendiren Yiğit, “Sistem bizi günü kurtarmaya odaklı yaşayan insanlara dönüşmeye zorladı. Artık kamusal alan, çevre sorunları, gelecek nesiller gibi konular üzerine düşünecek zamanımız yok” diyor.
Kolayca yere atıyorlar
Yiğit şöyle devam ediyor: “Bireyin evi, odası, ofisi gibi özel alanları, tüketim kültürüyle beraber o kadar anlamlı hale geldi ki bunlar muhafaza edilmesi gereken tek yerlermiş gibi bir algıyla yaşamaya başladık. ‘Kamusal alan’ kavramı devletin hâkimiyetindeki alanlarla özdeşleşmiş ve toplum tarafından ‘kendilerine ait’ görülmüyor. Bu sebeple insanlar, maskelerini sokaklarda kolayca yerlere atabiliyor.”
Ne yapmalı?
Emrah Bilge: Ev çöpünü ayrıştırmamız ve doğru konteynere atmamız önemli. Maskeleri ya belediyelerin bu atıklar için sokaklara yerleştirdiği kutulara atmalı ya da iç içe iki poşete koyarak eve getirmeli; evde 72 saat beklettikten sonra evsel atıklarla birlikte atmalıyız. Bu, çöpleri toplayan temizlik görevlilerinin sağlığı için de önemli.
Nihan Temiz Ataş: Yanımızda su için matara, kahve için termos taşıyabiliriz. Alışverişlerde bez çanta kullanıp çantamızdan yeniden kullanılabilir pipeti eksik etmemeliyiz. Halk sağlığı uzmanları, yeniden kullanılabilir maskelerin toplumu COVID-19’dan, gezegeni de kirlilikten koruyacağını söylüyor. Bu maskeler her kullanımda kaynar suda sabunla yıkanmalı.
Tolga Yücel: Dezenfektanların da plastik kaplarda olduğunu unutmayalım. Kişisel hijyen açısından esas olan, ellerin bol su ve sabunla en az 20 saniye boyunca yıkanması. Dezenfektan kullanmak yerine ellerimizi yıkayabiliriz.