Güncelleme Tarihi:
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2023 yılı doğum istatistiklerine göre doğurganlık hızı (bir kadının 15-49 yaş aralığında doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade ediyor) 2001’de 2,38 çocukken 2023’te 1,51’e düştü. Doğurganlık nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.10’un altında kaldı. Azalan doğum oranları geçen haftalarda Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda gündeme geldi; kreş, kira yardımı ve doğum izninin 1 yıla çıkarılması gerektiği konuşuldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talebiyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışmalara başladı. Fakat doğum izninin sadece kadınlara yönelik olması tartışmalara neden oldu. Kadınlar 1 yıllık doğum izninin geç bile kaldığını hatta kapsamının genişletilerek sorunlu konuların değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Farklı yaş ve meslekten 100 kadının görüşlerini aldık.
‘Yüzde 24’ü işgücünden ayrılıyor’
Doç. Dr. Özgün Biçer, Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi
◊ Geçen günlerde ‘The Economist’ dergisinde London School of Economics (LSE) ve Princeton Üniversitesi’nden bir grup akademisyenin yaptığı bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Dünya nüfusunun yüzde 95’ine ev sahipliği yapan 134 ülkedeki araştırma sonucunda, annelikle istihdam ya da işte kalma arasında ters korelasyon olduğu görüldü.
◊ Birçok ülkede çıkan sonuca göre kadınlar doğurganlık döneminden sonra, ilk çocukla beraber istihdamdan çekiliyor. Dünyada kadınların yüzde 24’ü doğumdan sonra ilk yıl içinde işgücünden ayrılıyor. Çok azı tekrar geri dönebiliyor. Türkiye’deyse birinci çocuktan sonra kadın neredeyse 10 yıl sonra hâlâ işe dönemiyor. Yapabilse bile ya daha az ücretli ya da kalifikasyonu düşük işler öneriliyor. Kadınlar işe dönmek istediğinde de işveren ara vermiş bir işgücünü tekrar işe almak konusunda tereddüt ediyor.
◊ Bu koşullarda paketi değerlendirdiğimizde bunun aslında kadın istihdamı odaklı olmadığını, düşen doğum oranlarını hedef aldığını görüyoruz. Çocuğun sorumluluğu anne üzerinden tanımlanıyor. Oysa dünyada birçok ülkede bu konu ebeveyn izni olarak tanımlanıyor.
◊ Babalara izni 1 yıla kadar çıkaran ülkeler var. Örneğin İsveç’teki ebeveynler 480 günlük izni, kendi aralarında bölüşebiliyor. Litvanya’da ebeveynlerin tam maaşla 52 hafta izin hakkı var. Finlandiya’da babaya 7 ay ücretli doğum izni veriliyor. Türkiye’deyse 657 sayılı kanuna tabi olanlara 10 gün, özel sektör çalışanlarına 5 gün izin veriliyor. Şirketlerin farklı uygulamaları var.
◊ Verilmesi düşünülen kreş desteği çok önemli. Hatta okul yardımı, psikolojik destek, mentor uygulamaları da olmalı. Paketin detaylarını henüz bilmiyoruz ama kadınların zaten düşük olan istihdam rakamlarını daha da etkileyecek.
‘Olumsuz sonuçlar değerlendirilmeli’
Senem Başyurt, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Genel Müdürü
◊ Doğum izninin arttırılmasının hem anne hem bebek için olumlu getirileri olacağı düşünülse de bu konunun yaratacağı olumsuz sonuçların da dikkatli değerlendirilmesi gerek. Bunun yalnızca ‘annelik izni’ bağlamında tartışılması, çocuğun bakım sorumluluğunun, mevcut toplumsal cinsiyet rollerine de dayalı olarak sadece anneye ait olduğu düşüncesini pekiştirir. AÇEV olarak, çocuk bakım sorumluluğunun iki ebeveyn arasında eşit paylaşılması gerektiğini savunuyoruz. Baba katılımının çocukların fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimlerini desteklediğini, iyi olma hallerini arttırdığını, öğrenme düzeylerine katkı sağladığını gösteren araştırmalar var. Doğum izni yalnızca anneyi değil, babayı da içerecek şekilde tasarlanmalı. Baba katılımının yanında güvenli ve etkili çocuk bakım sistemlerinin (gündüz bakımevleri ve kreşler gibi) oluşturulması kadınların sosyal hayata ve iş hayatına geri dönebilmelerini kolaylaştıracaktır.
‘İşyerlerine kreş...’
Aslı Akyüz (43), planlama yöneticisi
Böyle bir yasa çıkmamalı. Onun yerine işyerlerine kreş açmak için şirketlere teşvik verilmeli. 1 yıllık izin çok fazla. Kadın iş hayatından kopabilir. Eğer bir düzenleme yapılacaksa hem anne hem de baba için hibrit çalışma modeline gidilebilir.
‘Babanın o üçgende dışlanmasına neden oluyor’
Oya Çanak, uzman danışman psikolog
◊ Sadece anneye verilen 1 yıllık izin annelerin iş yaşamında tercih edilmemelerine ve yükseltilmemelerine neden olur.
◊ Devletimiz “Acaba genç nüfusumuz azalıyor mu” diye endişe duyuyor. İşverene vergi kolaylığı sunmak bu duruma çözüm olabilir. Ebeveynin ikisine birden ilk 10 ay ücretli izin verilebilir. Bir 10 ay daha anne veya babadan birine izin verilebilir. 20’nci aydan 30’uncu aya kadar da yine ebeveyden birine 10 ay ücretsiz izin uygulaması yapılabilir.
◊ Böylece çocuk kreşe, yani akran etkileşimine uygun hale gelene kadar kendi ailesinden bakım alabilir. Kreşler yaygınlaştırılmalı ama bu 30’uncu aydan sonra çocuk için daha uygun olur. Böyle bir model ülkemizdeki yaşadışı çalışmaya yönelik talebin de azalmasına yardım eder. Bebeklerin ve çocukların güvenli ellerde olmasını sağlar. Çiftlerin ilişkisine yönelik de olumlu katkısı olur, hatta boşanmalar azalabilir. Çocuğun bir yıl annede olması babanın o üçgende dışlanmasına da neden oluyor.
‘Sadece anne için geçerli olmalı’
Ceren Erdeniz (41), kurumsal iletişim yöneticisi
1 yıllık annelik izni yasasının çıkmasını isterim. Anne işe erken başladığı anda stresi artıyor ve bebekle olan iletişimi azalıyor. Bence 1 yıllık izin sadece anne için olmalı, baba da sürece ilk aylarda kısa bir süreliğine dahil edilebilir. Çocuğa bakma sorumluluğu zaten anne üzerinde olmalı.
‘Devlet memurları için avantajlı’
Selvi Pamuk (41), matematik öğretmeni
Destek paketini destekliyorum ama sanırım devlet memurları için avantajlı bir durum. Özel sektörde kadın çalışan sayısının etkileneceğini düşünüyorum. Ülkemizde kadınlar iş başvurusu yaptığında “Yakın zamanda çocuk yapmayı planlıyor musunuz” sorusuyla karşılaşacaklar.
‘Kadının iş hayatındaki yerini etkilemez’
Betül Bektaş (35), Hürriyet Ekler İlan ve Projeler Direktörü
Mevcut haliyle 4 aylık süre dünyaya yeni gelmiş birine alışmak ve doğumun vücudumuz üzerinde yarattığı fiziksel ve psikolojik etkilerin silinmesi için yetersiz. 85 haftaya kadar annelik izni olan Avrupa ülkeleri var. Buna göre bir sorun yaşanmadığını, kadının iş hayatındaki yerini olumsuz etkilemeyeceğini düşünüyorum. Bence bu izin yalnızca anne için geçerli olmalı, baba da buna dahil olursa verimsiz bir süreç yaşanacağını düşünüyorum. İzin süresinin düzenlenmesi, iş bırakma oranlarını da azaltabilir.
‘Kadınların sırtına yıkılacak’
Avukat Yelda Koçak, Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü
◊ Ülkenin mevcut durumunda böyle bir yasanın çıkmasını istemem. Çünkü izin sonrası iş güvencesi önlemleri alınmadığı sürece bu 1 yıllık sürenin kadın istihdamını düşüren bir etkisi olacaktır. İş yaşamında nitelikli istihdamın ve işten çıkarılmaların önünü açacaktır. Bu durum kesinlikle ebeveyn izni olarak hem anne hem de babayı eşit kapsayacak şekilde düzenlenmeli.
◊ Çocuk bakımı geleneksel kodlar nedeniyle annenin sırtında. Halihazırda doğum iznine ayrılan kadınlar işe geri alınmazken, işe dönenler eski pozisyonlarından geride başlarken başka güvencelerle desteklenmezse bu durum derinleşecek, çocuk bakımı kadınların sırtına yıkılacak.
‘Böyle bir yasa gerekli’
Özge Kahveci (32), çocuk psikiyatrı
Böyle bir yasa gerekli. Anne-bebek arasındaki ilişkinin sağlıklı gelişimi için bu süreçte annenin maddi endişeleri olmamalı ve bebeğinin bakımını üstlenebilmeli. Baba ve bebeğin bağının sağlıklı gelişimi için babanın da bakımda rol alması gerek. Çalışma saatlerinin yoğunluğu sebebiyle maalesef babalar günlerce bebeklerini uyanık görebilme şansına sahip olamıyor.
‘Esnek çalışma saatleri...’
Canan Demir (44), Tatilsepeti pazarlama direktörü
Yüzde 56 oranında kadın çalışanı olan bir markayız. Birçok görevde, birimde ve karar sürecinde kadın çalışanlarımızın sergilediği çalışkanlık, yaratıcılık markamız için itici güç oluyor ve annelik asla kadınların bu gücüne engel değil. Ancak çocuğun yetişmesinde eşit sorumluluğu olan babalar da eşit izin süreçlerinden faydalanmalı. Esnek ve hibrit çalışma prensiplerimizle anne ve babalara ebeveynlik ve iş hayatını yürütebilecekleri bir model sunuyoruz.
‘Şirkete bağlılıkları artabilir’
Jilda Bal (46), Gilda&Partners İK danışmanlık şirketi kurucusu
Bu tür bir yasa hem anne hem de çocuğun sağlığı için olumlu etki yaratır. Ayrıca çalışanlar işverenlerinin aile hayatlarına verdiği değeri gördüklerinde, şirkete olan bağlılıkları artabilir. Ancak uzun süreli iznin kadınların kariyerlerinde kesintiye yol açma ihtimali var. Bu da terfi ve kariyer ilerlemesi açısından dezavantaj oluşturabilir.
‘İşyerine huzurlu dönebilirler’
Merve Mercan (32), Akra Hotels kariyer ve yetenek yönetim müdür yardımcısı
Anneler bebeklerine karşı vicdanen daha rahat hissedebilir, işyerine daha huzurlu dönebilirler. Ancak kadınların iş hayatına sorunsuz bir şekilde dönmeleri desteklenmeli. Babaların da izin hakkına sahip olmaları, hem annelerin iş hayatına daha hızlı uyum sağlamalarına hem de babaların çocuklarıyla daha güçlü bağ kurmalarına yardımcı olur.
'Daha önce çıkmalıydı’
Gülay Barbaros Altan (50), Hürriyet Ekler anne-çocuk yazarı
Böyle bir yasa çok daha önce çıkmalıydı, hatta neden Finlandiya düzeyine gelmesin? Orada, sistem hamile kaldığı anda kadının maddi ve manevi ihtiyaçları için çalışmaya başlıyor. 1 yıl ücretli izni devlet finanse ediyor. Ebeveyn isterse sadece kadın değil, erkek de bu izin sürecine dahil oluyor ve yarı yarıya kullanabiliyor. Bizdeyse ücretsiz izin hakkınızı memursanız kullanabilirsiniz. Döndüğünüzde kimse ‘sen de kimsin’ demez, kadronuz yerindedir. Rekabet odaklı özel sektördeyse hiç ücretsiz izin alan görmedim. Döndüğünüzde işiniz yerinde olmaz çünkü. Doğum oranlarındaki hızlı düşüşün sebeplerinden biri de bu.
‘Aynı sorumluluğa ve haklara sahip olmalılar’
Gizem Lallı (38), pazarlama yöneticisi
Bebeğin algılarının açıldığı, kavramaya yeni yeni başladığı zaman, anneler işe dönmek zorunda kalıyor. İş dünyasında, kadınların eşit fırsatlara sahip olabilmesi için annelik izninin bir engel olarak görülmemesi ve destekleyici politikaların benimsenmesi gerekiyor. 1 yıllık izin sadece anne için geçerli olmamalı.