Güncelleme Tarihi:
Çift nikâh masasında, tam imzalarını atmak üzere… Damat imzaladı, kalem geline geçti. Gelin Hanım tam imzasını atmak üzereyken kucağında tombul bir çocukla, kan ter içinde bir beyefendi görüntüye girdi, koşarak gelip elindeki çocuğu nikâh masasına oturtuverdi. Gelin-damat şaşkın, kalem gelinin elinde kaldı. Masum yavru, masada dengesini korumaya çalışıyor, adam mutlu… Gelin imzayı atamıyor, damat adama çocuğu almasını söylüyor ama o hiç oralı değil. Bu arada hem fotoğraf çekiliyor hem de kamera kayıtta… Genç çiftin o özel anı artık özel değil.
Yine bir düğün salonu, müzik eşliğinde genç çift sahneye çıkıyor, pozisyon alıyor. Belli, dans koreografisi için epey çalışmışlar, zeybek havası… Kollar zarifçe yukarıya doğru kalkıyor, ilk dans adımları atılıyor. Fakat o da ne, yine koşarak bir beyefendi sahneye dalıyor ve elindeki paraları cömertçe saçıyor. Eşzamanlı, piste ben diyeyim 20, siz deyin 30 çocuk ve yetişkin dalıyor. Kimi yerlerde para kapmaya çalışıyor kimi henüz havadayken yakalamaya. Bu arada gelin ve damadı itekleyenler de oluyor. Müzik devam ediyor ama genç çift pes ediyor, dansları başlamadan bitiyor. Yüzlerindeki ifadeyi okumak zor değil, mutsuzlar… Ama para saçan adam ve kapmaya çalışanlar memnun…
Ama yapmayın kıymetli davetliler… Bu anlattıklarımı sosyal medyada yayımlanan videolardan biliyorum. Daha nicesi var, şaşar kalırsınız… Gelinle rekabet edenler mi istersiniz, çılgınca danslarıyla pisti dağıtanlar mı? Yoksa husumetlisini görüp, fırsat bu fırsat deyip kavga çıkaranlar mı? Yeni hayatlarına olabilecek en güzel başlangıcı yapmak isteyen çiftler büyük bir emekle hazırlanıyorlar o güne. Her şeyi ince ince düşünüyorlar ama tüm süreci kontrol etmek mümkün değil elbette… Hele akrabaları, asla! O mesut bahtiyar geçmesi gereken düğün günleri bazılarının sınavı oluyor resmen. Bu noktada davetlilere iş düşüyor, düğünün ahengini bozmamak, genç çifti yeni hayatına eğlenceyle uğurlamak gibi… Bir de baştan söylemekte fayda var; düğün aslında gelinin olayı ve her şey onunla ilgili. Ne yaparsanız yapın gelini kızdırmayın. Yani aslolan onun memnun olması, damat bir teferruat statüsünde. O salondaki herkes, her etkinlik gelin için var. Baştan bu kuralı kabul edip devam edelim. Peki ama ne yapmak gerek? Elbette düğün adabına uymaktan başka çare yok.
Her yıl yaklaşık 400 bin çifte danışmanlık veren dügün.com platformunun kurumsal iletişim sorumlusu Belgin Yetiş’le huzurlu bir düğün için yapılması gerekenleri konuştuk, sizin için derledik. Hepsi çok basit ve uyulabilecek kurallar.
◊ Beyaz ve siyahı çifte bırakın: Davetliler düğünde bu iki rengi, hele beyazı asla kullanmamalı. Beyaz gelinin rengi, nokta. Kırmızıysa kına gecesinin yasaklı rengi, sadece gelin hanım giyebilir. Nişanda da misafirler çok gösterişli giyinmemeli.
◊ Kurtlarınızı dökmenin zamanı var: İlk dansı gelin ve damada bırakın. Sizi piste davet eden anonsu bekleyin. Evet, kurtlarınızı dökmek sizin de hakkınız ama birazcık sabır… Bir de zorla insanları dans etmeleri için piste sürükleyenler var, yapmayın. Vallahi sürüklenen insan çok mutsuz oluyor. Bir düşünün, giyinip süslenmiş, saçlarını yaptırmış, ayağında topuklu ayakkabılarla sürükleniyor, üstelik tüm bunları kameralar kaydediyor. Dans etmek güzel elbette ama aşırıya kaçmamakta, çılgın figürlerden kaçınmakta fayda var. Ayrıca Allah korusun biri bunu sosyal medyada paylaşır ve bırakın tanıdıklarınızın görmesini, çılgın dansınız ülke sınırlarını dahi aşabilir!
◊ Gelinin duvağına basan çocuk sizinki olmasın: Elbette çoğumuz çocukları seviyoruz. Ama davetiyede “Çocuklara iyi uykular” yazıyorsa, buna riayet edin. Çocuğunuzu bırakacak yer bulamıyorsanız, düğüne gitmeyin. Bazı gelinler düğüne çocukların katılmasını önemsemiyormuş. O zaman da çocuğunuzla ilgilenin. ‘Gelinin duvağına sürekli basan çocuk’ diye bir durum var, o sizin çocuğunuz olmasın. Bir de “Lütfen çocuklarınızı pistten alın” anonsunu ciddiye alın.
◊ Sosyal medya kullanmayın notu: Davetiyede sosyal medya kullanmayın notu varsa, buna da uyun! Böyle bir uyarı yoksa, gelin-damatla yüzlerce selfie yapmayın. Hadi yaptınız, fotoğrafı paylaşırken onların da iyi çıktığı kareleri kullanın. Hele gelinlerin kötü çıktıklarını hemen silin, çok kızıyorlar, haberiniz olsun.
◊ Takı davetli olmanın şanındandır: Sakın ola ki, kalabalığa, kargaşaya karışırım diye düğüne eli boş gitmeyin. Bizden söylemesi; fark ediliyor…
◊ Saadet içinde saadet: Son dönemde çok yaygın; bir düğün esnasında evlilik teklif etmek. Aman siz siz olun, özellikle gelinden onay almadan böyle bir şey yapmayın! Başrolü çalmayın. Kızlar siz de gelin buketini kapmak için ortalığı birbirine katmayın, hoş olmuyormuş, bilenler öyle diyor. Kucağınıza düşerse ne âlâ…
◊ O damadın arkadaşları var ya!: Damadın arkadaşlarının soğuk şaka yapması çok popüler. Riskin farkında değiller. “Son pişmanlık fayda etmez” diye pankart açanlar mı, piste tabut getirenler mi, ne ararsanız var. Beyler, evlenen arkadaşınızla ilişkiniz devam etsin istiyorsanız, yapmayın. Gelinler fena kuruluyormuş bu şakalara.
◊ Enişte bi dur: Düğünlerin olmazsa olmazı enişteler. Başta sakin, jilet gibi giyinmiş eniştenin, vakit ilerledikçe (genellikle alkolün etkisiyle) içinden bir çılgın çıkması da bir düğün klasiği olmuş. Önce kravatı gevşetiyorlar, sonra o kravatı başlarına takıp bir de ayakkabılarının tekini çıkarıp kemerlerine yerleştirdiler mi onları tutmak mümkün olmuyor; gelsin çılgın danslar… “Enişteleri pistten alın” anonsu da yapılabilir yakında...
◊ Görümce ve eltiler, sakin olun: Problem çıkarma olasılığı en yüksek olan akrabalar; görümce ve eltiler. Nedendir bilinmez, büyük bir rekabet yaşanıyor. Öyle ki neredeyse gelin gibi hazırlanıyor düğüne. Hatta gelinlikvari, duvaklı elbiseler giyenler bile var. İnadına gelinin en nefret ettiği şarkıyı çaldıran görümcelerden de bahsediliyor.
◊ Gelin ve damada not: Her şey istediğiniz gibi olmayabilir, hatta açık havadaki düğününüzde yağmur yağabilir. Eltiler, görümceler, enişte ve arkadaşlar elbirliği yapmışçasına hoşunuza gitmeyen şeyler yapabilir. Takılmayın, özel gününüzün tadını çıkarın. Bu sizin düğününüz.