Güncelleme Tarihi:
Müzik alanında uluslararası başarılar kazanan gençlerimiz küçük yaşta başladıkları eğitim hayatlarının ardından bugün başarılı solistler olarak sahnelerde parlıyor. Bu ‘harika çocuklar’ sadece Türkiye’de değil, dünya çapında da takdir topluyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 52. İstanbul Müzik Festivali’nin AKM’de gerçekleşen açılış konserinde İlyun Bürkev solist olarak sahneye çıktı, şef Cem Mansur’un yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın eşliğinde Edvard Grieg’in ‘Piyano Konçertosu’yla büyük beğeni kazandı. Konser sonunda dakikalarca alkışlanan genç piyanist sahneden inmeden onu yetiştiren hocalarından Gülsin Onay’a teşekkür etti. Biz de 70’inci yaşını kutlayan Gülsin Onay ve “Veliahdım” dediği piyanist İlyun Bürkev ile buluşup konuştuk.
◊ Gülsin Hanım, İlyun Bürkev’i nasıl keşfettiniz?
Düzenli olarak yaptığım pek çok masterclass oluyor. İlyun’u 10 yaşında keşfettim. Onu ilk dinlediğim zaman hayran kaldım. Muhteşem bir yetenek. Hani kendi zaten çok iyi, hocası da çok iyi. Ben bir şey söylediğim zaman hemen kavrayıp, hissedip uygulayabiliyor.
◊ İlyun için “Veliahdım” diyorsunuz. Bunun piyano özelinde nasıl bir anlamı var sizin için?
Benim yerime geçecek çok genç var tabii ki. Ben de herkes gibi belli bir süre sonra kariyerimin sonuna geleceğim ve hatta yaşamımın sonuna geleceğim. Benden sonra bu ekolü ve müzikal anlayışı yaşatacak öğrencilerim var. İlyun bunların en başında geliyor.
◊ Siz de erken yaşlarda Avrupa’ya ‘harika çocuk’ olarak davet almıştınız…
Evet, 12 yaşında Fransa’ya bursla gönderildim. Paris Konservatuvarı’ndaki öğrenimimi çok küçük yaşta bitirdim. 16 yaşında üst sınıfı birincilik alarak bitirdim. Sonra başka yapacak işim kalmadı (gülüyor).
◊ 12 yaşında zor bir sorumluluk muydu sizin için?
Zaman yetsin diye çaba sarf ettiğimi ve daha da çok sarf etmek gerektiğini hissettim. Fakat bir taraftan benim çok sevdiğim hobilerim de vardı. Mesela tiyatro… Paris’te çok güzel bir tiyatro grubumuz vardı. Kayağa gidiyordum. Bir de babam çok iyi bir pedagogdu. Benim o ağır dönemimi şakalarıyla, gezilerle çok hafifletti.
◊ Bir süre önce Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy harika çocuk yasasını gündeme getirdi. Siz ne söylersiniz bu konuyla ilgili?
Kesinlikle yapılmasında büyük yarar olacaktır. Umarım en kısa sürede gerçekleşir. Çok ihtiyaç var. Eğitim bugünlerde kolay bir şey değil. Yurtdışında çocuklarını okutmak isteyen ailelerin masrafları karşılaması çok zor. Gerçi sponsorluklar, özel şirketlerin destekleri oluyor fakat onun haricinde bir de takip edilmek ve eğitimden sonra da yani ülkenin temsili için destek almak da önemli. Müthiş yetenekli gençlerimiz var. Yani Doğu’dan Batı’ya, Güney’den Kuzey’e ülkemiz hazine kaynıyor.
‘ÇOK KÜÇÜK YAŞTAN BU YANA BANA IŞIK OLDU’
İlyun Bürkev
◊ İlyun piyano çalmaya kaç yaşlarında başladınız?
Şu an 15 yaşındayım, ben de piyanoya yaklaşık 4 yaşında başladım ve annem aslında ben doğmadan önce hobi olarak piyanoyla ilgileniyormuş. Evde hep piyano vardı. 8 yaşındayken Mimar Sinan Konservatuvarı’nda eğitimime başladım. Orada Profesör Burcu Aktaş Urgun’la tanıştım. Yaklaşık 9-10 yaşlarındayken de sevgili hocam Gülsin Onay’la tanıştım. Şimdi yaklaşık iki yıldır Salzburg Mozarteum Üniversitesi’ndeyim. Salzburg’da ailemle birlikte yaşıyorum. Orada Profesör Pavel Glilov’un öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum.
◊ Gülsin Hanım’la ilk çalıştığın gün nasıl hissetmiştiniz, hatırlıyor musunuz?
Unutmam mümkün değil. Çünkü hayatta bazı dönüm noktaları vardır, bazı insanlar karşınıza çıkar ve bunu ömrünüz boyunca asla unutamazsınız. Sevgili hocam da benim için öyle biri. Kendisini zaten birlikte çalışmadan önce çok büyük bir heyecanla takip ediyordum. Kayıtlarını çok severek dinliyordum ve onunla ilk çalışmaya başladığım zaman hem müzikal anlayış olarak hem piyano çalma tarzı olarak iç dünyamda onunla çok güçlü bir bağ kurduğumu hissettim. Kendisinin piyanoda gösterdiği şeyler beni çok etkilemişti. Şimdi yaklaşık 5-6 yıl oldu ve hâlâ onun izinden devam ediyorum. Tabii hem müzikal hayat olarak çok etkiledi beni hem de kişilik dünyası olarak. Şu an çok aktif, konser hayatına büyük yoğunlukla devam ediyor. Sanatçı nasıl olunur? Sanatçı neler yapmalı? Bunları gösterdi. Bana ışık oldu. O yüzden benim için çok özel biri.
◊ Günlük rutinleriniz neler? Piyano dışında hobileriniz var mı?
Mozarteum Üniversitesi’yle birlikte müzik lisesi dediğimiz ama içinde tüm derslerin olduğu bir lisede de eğitimime devam ediyorum. Piyano çalışmalarıma günlük 3-4 saatlik zaman yetebiliyor ama çok önemli bir konser ya da bir yarışma olduğu zaman 8-10 saate çıkabiliyor. Onun dışında kayak yapmayı çok seviyorum. Caz, blues, rock, pop her tür müziği dinlemeyi ve hakkında araştırmalar yapmayı seviyorum. Bir de benim teyzem ressam, hem tasarıma hem çizime bir merakım var. Yeni şeyler öğrenip kendini derinleştirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.