Güncelleme Tarihi:
Japon mimar ve yüksek mühendis, deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki Hürriyet Pazar’a geçen yıl verdiği röportajda ülkesinde deprem eğitimlerinin anasınıfında başladığını anlatmıştı. Bizde böyle bir durum söz konusu olsaydı belki bugün deprem anında ne yapacağımıza dair doğru refleksleri geliştirmiş olabilirdik. Daha bu sene, 6 Şubat felaketini yaşamış olmamıza rağmen bugün hâlâ pek çoğumuz sarsıntı esnasında ne yapacağımızı bilemiyoruz. 4 Aralık Pazartesi günü merkez üssü Bursa-Gemlik Körfezi olan 5,1 büyüklüğündeki depremle de bunu yeniden tecrübe ettik. Çevremizdeki bazı kişilerin telefonlarına deprem uyarı mesajları geldi ama çoğumuz yine ya panik halinde sağa sola koştuk ya da donup kaldık. Deprem esnasında neden doğru refleks gösteremediğimizi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Prof. Dr. Naci Görür’le konuştuk. Görür yeni kaleme aldığı ‘Çocuklar İçin Deprem Kitabı’nda da bu konuya ışık tutuyor. Ayrıca birkaç saniye bile olsa depremi önden haber veren yeni teknolojilerin ne kadar etkili olabileceğini araştırmacı gazeteci, bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil ve Hürriyet Ekler teknoloji yazarı Umut Fırat Eroğlu anlattı. AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Yosun Akverdi ‘Güvendeyim’ isimli uygulamaları hakkında bilgi verdi ve Üsküdar Üniversitesi iş sağlığı ve güvenliği öğretim görevlisi Esad Sadık Demirtaş deprem önlemleriyle ilgili unuttuklarımızı bize yeniden hatırlattı.
‘YAPTIKLARIMIZI HATIRLIYORUZ’
‘EĞİTİMSİZ BİRİYSEK DONUP KALIYORUZ’
İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu
Deprem anında doğru refleks gösterebilmek için olduğumuz yere göre uygulamamız gereken doğru davranışları depremden önce benimsemiş olmamız gerekiyor. Bunun için de evde, işyerinde, hatta yolda ve alışveriş yerlerinde sık sık haberli ve habersiz olmak üzere tatbikat yapmamız lazım. İnsanlar genellikle afet anında daha önce duyduğu, işittiği veya okuduğunu değil, yaptığı şeyleri hatırlıyorlar. Bu nedenle her tatbikat deprem anındaki olası paniği yüzde 50 azaltıyor. Yoksa eğitimsiz biri olarak ya olduğumuz yerde donup kalıyor ya da şuursuzca sağa sola koşturuyoruz. Ülkemizde maalesef afet anında doğru davranış şekli konusunda fikir ve dil birliği yok. Tatbikatlar genellikle “Kaç, kaç” şeklinde oluyor. Yapılması gerekenleri öğrettiğini sanan broşür, kitap gibi eğitim materyallerindeki ilk ifade de “Panik yapmayın”, oysa bu yanlış. Eğitimsiz insanlar ne yapacağını bilemediği için panik yapar. Bu insana da “Panik yapma” demenin bir anlamı yoktur. Esas olan bu kişiye ne yapması gerektiğini öğretmek. Özetle; deprem tatbikatı için doğrusu aşağıdaki D şıkkı. B ve C şıklarıysa insanların korkup pencereden atlamak gibi davranışlar sergilemesini önlemek içindir.
Panik yapmamak için nasıl davranmalıyız?
Bütün bu öğretiler sadece ve sadece sağlam binalar için geçerli. Yıkılacak, çürük binalar için üçgen, beşgen vb. dahil olmak üzere güvenli bir davranış şekli yoktur!
TELEFONLARA GELEN UYARILAR NASIL BİR SİSTEMLE ÇALIŞIYOR?
‘İVMEÖLÇERLER MOBİL OYUNLAR İÇİN GELİŞTİRİLMİŞTİ, ADIMÖLÇERLER DE AYNI YAZILIMDAN YARARLANIYOR’
Araştırmacı gazeteci, bilişim uzmanı Füsun Sarp Nebil
◊ Google Android Deprem Uyarı Sistemi bir depremin meydana getirdiği titreşimi ve hızı tespit etmek için dünya çapında kullanılan ivmeölçerlerden faydalanıyor. Google’ın, ShakeAlert (deprem uyarı programı) ile yaptığı bir çalışma bu. Aslında ivmeölçerler mobil oyunlar için geliştirilmişti, sağlık uygulamalarındaki adımölçerler de aynı yazılımdan yararlanıyor. Bir bölgedeki tüm telefonlar aynı anda, aynı şekilde hareketlendiyse uygulama merkezi bir sunucuya alarm yolluyor. Sunucu depremin hızını, merkez üssünü gerçek zamanlı görüyor ve tüm kullanıcılara bir ‘deprem uyarısı’ (push notification) gönderiyor. Işık hızıyla gerçekleştiği için bu size birkaç saniyelik süre kazandırıyor. Bu sistem telefonun içindeki ivmeölçerden faydalandığı için herhangi bir uygulama indirmek gerekmiyor. Markaya göre değişebilse de Android telefonlarda ayarlar, konum ve gelişmiş ayarlar sekmelerinden ‘deprem uyarıları’nı açabilirsiniz.
YAPAY ZEKÂ UMUT VERİYOR
◊ iPhone’un kendi deprem uyarı sistemi yok ama acil durumlar için uygulaması var. Ayarlara girip bildirimlerden (notifications) ‘acil durum bildirimleri’ni açabilirsiniz.
◊ Deprem uyarı sistemleri iyi bir gelişme ama bence daha önemlisi yapay zekâ uygulamaları. Örneğin eylülde ABD, Teksas’taki bir üniversitenin yeni bir araştırma projesi tanıtıldı. Bu ‘makine öğrenmesi’ dediğimiz yöntemle eski deprem verilerini ve bölgedeki fayların hareketlerini öğrenip takip ediyor. Önceden “Şöyle bir deprem olabilir” diyor. Bir depremi 10 gün öncesinden doğru büyüklükte tespit etti. Bu araştırma projesi için Çin’de bir deneme yapıldı. 320 km mesafeden 14 depremin ve büyüklüğünün yüzde 70 başarıyla tespit edildiği raporlandı. Ancak bir depremi kaçırmış ve yanlış uyarı vermiş. Zaman içinde bunların gelişeceğini düşünüyorum.
◊ Enkaz altındaki kişileri bulmaya yönelik yeni araştırmalar da var. Japonların bir çalışmasında bizde ‘karafatma’ olarak bilinen hamamböcekleri kullanılıyor. Sırtlarına takılan bir güneş pili ve cihazla böcekler adeta birer ‘cyborg’ haline geliyor. Onların yönlendirilmesiyle insanların nerede olduğu araştırılıyor.
◊ Çinliler uzaydaki elektromanyetik bozulmaların deprem oluşumuyla ilgili olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden deprem dalgalarını izlemek için 2018’de uzaya bir uydu fırlattılar. İlk sismoskopu (sismografa benzer bir alet) geliştiren Zhang Heng’in ismini taşıyan uydu, uzaydaki elektromanyetik sinyalleri araştırıyor. Bu uydunun 6 üstü büyüklükte çok sayıda depremi gözlemlediği ve 10-20 yıl içinde deprem tahmini yapabilecek hale geleceği belirtiliyor.
ERKEN UYARI İŞE YARAR MI?
Hürriyet Ekler teknoloji yazarı Umut Fırat Eroğlu
Bilim dünyası deprem tahminlerinde başarılı ilerleyişini sürdürüyor ancak deprem olacağı anı bir gün veya birkaç saat öncesinden yüzde 100 doğrulukla bildirecek bir teknoloji yakın gelecekte hazır olmayabilir. Mevcut erken uyarı sistemlerimiz 1 dakika kadar kısa sürede etkili olabiliyor ve doğru konumlanmışlarsa kırılma olduğu anda alarma geçiyorlar. Böylece sismik enerji yerleşim birimlerini vurmadan saniyeler öncesinde haber verebiliyorlar. Bilgi ileten elektrik ve radyo sinyalleri sismik deprem enerjisinden çok daha hızlı yol alabildiği için bu mümkün. Erken uyarı teknolojisi büyük enerji şebekelerini, fabrikaları, ana şalterleri vb. kapatmak ve felaketin etkisini azaltmak için vakit kazandırıyor. Bireysel ölçekteyse ancak yanan ocağı kapatmak, bebekleri ve hayvanları, değerli eşyayı korumaya almak, nadiren de dışarı kaçmak için zaman tanıyabilir. Artçılara karşı önlem almak için de işe yarayabilir.
En azından alarma geçebilmek için siz de anlık bildirim veren uygulamaları açık tutabilirsiniz. İşte bunlardan bazıları:
◊ Android OS-Google: Tüm Android telefonlar kullanabilir. 4 Aralık Gemlik Körfezi depreminde aynı dakika uyarı vererek başarılı oldu.
◊ Rasathane: Kandilli Rasathanesi’nin resmi uygulaması.
◊ eAFAD: Acil durumlarda uyarılar ve önlemleri paylaşan AFAD’ın mobil uygulaması.
◊ My Earthquake Alerts: Dünya genelindeki depremler için gerçek zamanlı uyarılar gönderen bir Android uygulaması.
◊ QuakeFeed: App Store’dan indirilebilen uygulama meydana gelen son depremleri gösteriyor. Yakın depremlerle ilgili de uyarılar veriyor.
◊ Earthquake Network: Türkçe adıyla ‘Deprem Ağı’ uygulaması Android ve iOS sistemli akıllı telefonlara indirilebiliyor.
‘KONUM BİLGİSİ GÖNDERİYOR’
AKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Yosun Akverdi
“Olası bir afet durumunda vatandaşlarımızın sevdiklerine bir SMS ile konum bilgilerini gönderebilmeleri için ‘Güvendeyim’ uygulamasını geliştirdik. Uygulamanın ayarlar kısmından en fazla 10 kişinin telefon numarası belirleniyor. Acil bir durumda uygulamanın ana ekranındaki ‘Güvendeyim’ butonuna basıldığı an, telefonun GPS servisi üzerinden kişinin konumu SMS’le belirlenen telefon numaralarına gönderiliyor. Kullanabilmek için internete ihtiyaç yok ancak kullanıcıların SMS gönderim haklarının olması gerekiyor. Büyük afetlerde baz istasyonları zarar görebildiği için uygulama üzerinden SMS atmaya olanak sağlıyor.”
‘ACİL DURUM KURULU OLMALI’
Üsküdar Üniversitesi iş sağlığı ve güvenliği öğretim görevlisi Esad Sadık Demirtaş
◊ Ülkemizde tatbikat kültürü maalesef yaygın değil. Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve liselerde tatbikat sayıları arttırılmalı. Okullarda ayrıca ‘Okul Afet ve Acil Durum Yönetim Kurulu’ oluşturulmalı.
◊ Deprem sonrası ilk 72 saat çok önemli. Acil durum çantasının evde nerede duracağı, aile bireylerinin dışarıda nasıl ve nerede buluşacağı gibi konular konuşulmalı. Bu konuşma tatbikatla pekiştirilmeli.
◊ Depreme uyku anında yakalanırsak evde dış kapının kilitli olması ve mevsime uygun gece kıyafetleri gibi konular düşünülerek evden ayrılma süresi belirlenmeli. Yapılacak tatbikatta evin yakınlarında bir acil durum toplanma alanı belirlenmeli ve kurtulan kişiler belirli bir süre orada diğer bireyleri beklemeli. Telefon şebekelerinin çalışmama ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
‘EN ÇOK ÇOCUKLARA VE GENÇLERE GÜVENİYORUM’
Jeolog ve deprembilimci Prof. Dr. Naci Görür
“Ülkemizde deprem gelir geçer bir olay sanılıyor. Tatbikatı hiç düşünmüyoruz, depremi ciddiye almıyoruz. Fakat deprem bu ülkede hep vardı, olmaya devam edecek. Ama depremlerin verdiği zararı en aza indirebiliriz. Bu da öğrenmekle mümkün. Eğer yeterli bilgi edinir ve öğrendiklerimizi uygularsak deprem korkulacak bir olay olmaktan çıkar. Depremlerden hasarsız kurtulmak için en çok çocuklara ve gençlere güveniyorum. Her depremde evlerimizi, canlarımızı kaybediyor, büyük acılar çekiyoruz. Depremin üzerinden zaman geçince unutuyoruz. Depremi durduramayız. Yapabileceğimiz tek şey deprem dirençli kentler oluşturarak bu doğa olayından en az zararla kurtulmak.”