Güncelleme Tarihi:
Dünyada uçak yemeklerini, havada olma hissini, havaalanlarını özleyenler için son aylarda pek çok etkinlik düzenlendi. Hiçbir yere gitmeyen uçuşlar, yerden bile kalkmadan sizi Londra’ya, Paris’e götüren uçaklar, internetten satılan donmuş uçak yemekleri… Size de biraz tuhaf gelmiyor mu? Almanca ‘ferweh’ kelimesi seyahat tutkunlarını tanımlamak için kullanılıyor. Daha önce hiç gitmediği yerlere hasret duyan, şiddetle gitmek isteyenlere hitaben... Peki seyahat değil de sadece uçak ‘aşerenlere’ ne demeli? Uçak ‘delisi’ yeterli bir kelime mi emin olamıyorum.
Karantina günlerinde milyonlarca insan seyahat kısıtlaması kalkar kalkmaz gidecekleri yerlerin listesini yaparak motive etti kendini. Fakat evlerden çıkma izni gelse de ülkeler karantinaları kaldırmamakta diretti. Bu da uçakla yolculuk yapmayı neredeyse imkânsız kıldı. Bunun üzerine uçak meraklısı binlerce insanın açlığının farkında olan havacılık şirketleri ‘ilginç’ hizmetler sunmaya başladı.
Geçen hafta Avustralya’nın en büyük uçak şirketlerinden Qantas, Sydney’den kalkıp 7 saat sonra tekrar Sydney’e inecek ve yolcularına ülkenin en güzel manzaralarını vaat eden uçuşunu duyurdu. 566 ile 2.734 dolardan (yaklaşık 4.500 ila 21.000 lira) satışa sunulan biletler 10 dakika içinde tükendi. Firma Antarktika’yı görüp gelmek için 14 saatlik yolculuklar da düzenliyor.
Havalanmadan Paris’e gittiler
Tayvanlı EVA Havayolları’nın geçen Babalar Günü’ne özel düzenlediği, çevredeki adaları gezip dönen ve yolculara üç Michelin yıldızlı şef Motoke Nakamura’nın menüsünü sunan uçuşun biletleri de ilgi odağıydı. Royal Brunei Havayolu’ysa ağustostan bu yana ‘dine&fly’ (ye ve uç) hizmeti sunuyor. 85 dakikalık yolculukta Borneo Adası’nı tepeden izleyen yolcular kendilerine sunulan brunch’ın tadını çıkarıyor.
Uçakların yerden kalkmasına gerek bile yok! Japon First Airlines sanal gerçeklik aracılığıyla New York, Roma, Paris gibi istikametlere ‘sanal uçuşlar’ düzenliyor. Üstelik gerçeğe yakın bir kalkış ve iniş deneyimiyle... Gidilen şehrin temasına uygun uçak yemeğinin de dahil olduğu bu sanal uçuşların fiyatıysa kişi başına 60 dolar (478 lira).
Şirketler uçak yemeklerini de meraklılarına sunuyor. Havayollarına catering hizmeti veren, İsviçre merkezli Gate Gourmet’nin Avustralya şubesi hazirandan bu yana ekonomi sınıfı öğünlerini satıyor. 10 porsiyon donmuş kahvaltı yaklaşık 100, 10 porsiyon donmuş öğle yemeğiyse 140 lira.
Tel Aviv’deki El Al Havayolu’na catering hizmeti veren Tamam Kitchen her gün porsiyonu yaklaşık 30 liradan yüzlerce menü satıyor. Malezya’daki Air Asia, Kuala Lumpur’da bir alışveriş merkezinde uçak menülerinin sunduğu bir restoran açtı. Yolcular için hazırlanan business-class pijama takımlarını, hediye ve atıştırmalıkları satan şirketler de var...
Türkiye’de henüz herhangi bir havayolu şirketinin bu tarz bir hizmeti yok ancak bizim uçak tutkunlarımız da hiç olmadı Tekirdağ’daki Uçak Restaurant’a gidip bir Tekirdağ köftesi patlatabilir!
‘Uzaklaşmayı simgelediği için...’
Peki bu ‘uçak sevdası’nın psikolojik nedeni nedir? Klinik psikolog Deniz Bolsoy o biletleri alarak sadece uçağa binip inen ya da uçak yemeğini özleyen kişilerin her birinde psikolojik alt nedenin farklı olabileceğini belirtiyor. “Uçak uzaklaşmayı simgeler” diyen Bolsoy, bilet alan kişinin bu uzaklaşma duygusunu başka türlü yaşayamıyor olabileceğini söylüyor.
“Bir yandan da burada operant yani edimsel koşullanma var” diyen psikolog şunları ekliyor:
“Bir zil deneyi vardır. Normalde bir canlının yemek gördüğünde ağzı sulanır. Ama ona yemeği verirken her seferinde zil çalarsanız bir süre sonra zil sesi duyduğunda da ağzı sulanmaya başlar. Bu biraz bu duygu durumunu da anımsatıyor. Yani kişi, uçağa binmeyi ve oradaki ritüelleri çok güzel bir duyguyla eşleştirmiş olabilir bilinçaltında. Bazısında kopuk korungan mod dediğimiz durum olabilir. Uçağa binerek kendi hisleriyle bağlantıyı koparıyor ve bu şekilde rahatlıyor, kendini yatıştırıyor olabilir. Nadir de olsa bu bir OKB (obsesif kompülsif bozukluk) durumu da olabilir. Ellerini yıkamadan duramamak, uçağa binmeden duramamak gibi…” Ancak bunun bir bağımlılık olamayacağını da vurguluyor Bolsoy. “Böyle bir bağımlılık yok. Çünkü bir şeye bağımlılık diyebilmek için belirli şartları karşılaması gerekir. En önemlisi yapılan şeyin giderek dozunun artmasına ihtiyaç vardır. Ama yine de buna ‘aşırı’ bir davranış diyebiliriz” diyor.