Güncelleme Tarihi:
Ayrılmak istediğini söyleyen, boşanma davası açan... Çantasından ‘koruma kararı’ ya da ‘Ölünce mi bana sahip çıkacaksınız’ notu çıkan... 12 yaşında evlendirilmek istemeyen... Bunlar Filmmor Kadın Kooperatifi tarafından hayata geçirilen U’Sandık projesi kapsamında Instagram’da portrelerini gördüğümüz, öldürülen kadınlardan sadece birkaçının hikâyesi... Kadına şiddeti görünür kılmayı amaçlayan ve ileride dijital bir müzeye dönüşmesi hedeflenen U’Sandık’ı, projenin kolektif bir üretim olduğuna vurgu yapmak için gerçek isimlerini gizleyen Filmmor ekibiyle konuştuk.
Bu platform nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
Emine: Öncelikle şunu söyleyelim: U’Sandık Kolektifi olarak sizinle Osmanlı döneminde yaşamış ressam kadınlar Belkıs Mustafa, Aliye Berger, Melek Celal Sofu ve Emine Neyyal Hanım’ın isimlerinden seçtiğimiz mahlaslarla konuşmak istiyoruz.
Peki, nedeni nedir?
Emine: Biz değil, öldürülen kadınlar bilinir olsun, hatırlansın istiyoruz. Amacımız projenin bütün kadınlar adına kolektif bir üretim olması.
BİR BELLEK ÇALIŞMASI
Öldürülen kadınların portrelerini paylaşıyorsunuz... Heykellerini dikmek, sokaklara adlarını vermek gibi bir şey mi bu?
Belkıs: Öldürülen kadınların heykellerini dikmeye kalksak Türkiye’de dağ taş dolar. Biz bir bellek çalışması yapıyoruz ama bunu yaparken istediğimiz asıl şey, öncelikle görevi kadınları korumak olanların görevlerini yapmaları... Bu cinayetleri önlemeleri... Öldürülen kadınların adları sokaklara verilmesin, kadınlar o sokaklarda özgürce yürüyebilsinler.
Portreleri kim çiziyor?
Aliye: Çizimler kolektif bir şekilde üretiliyor. Herkesin fikri, emeği harmanlanıyor ve ortaya bu çizimler çıkıyor. Her deseni üzerine düşünerek, özenerek yapmaya çalışıyoruz. Çizimler en az iki gün sürüyor. Bu arada her portrenin yanında bir de o kadına özel çiçek oluyor.
MİLAT 1 TEMMUZ
Herkes bu projeye dahil olup katkı sunabilir mi?
Emine: Dillendirmekten kaçsak da ne yazık ki hepimiz yarın en az bir portre daha çizeceğimizi biliyoruz. Bu, her seferinde ‘Bu çizdiğim son portre olsun’ dileğiyle süren bir çalışma. Bunu kanıksamayı, başka çizerlere de çağrı yaparak geleceği planlamayı reddediyoruz sanırım. Biz İstanbul Sözleşmesi’nden resmi çıkış tarihi 1 Temmuz’u milat aldık ama daha öncesindeki kadınların portreleri de çizilebilir, onlar da U’Sandık’a dahil edilebilir.
Belkıs: Ressam, illüstratör kadınlardan böyle öneriler geldi, çok da sevindik. 1 Temmuz’dan sonra öldürülen tüm kadınları çiziyoruz, ondan öncesini çizebilmemiz imkânsız ama böyle çizimler gelirse projeye dahil edeceğiz.
Geri dönüşler nasıl?
Melek: Sayfayı daha duyurmadan ilk olarak öldürülen kadınların yakınları gördü. İlk mesajlar onlardan geldi. Çizerken ‘Bir anda karşılaşınca yakınlarının acısı tazelenir mi’ diye endişelendiğimiz olmuştu ama aksine “İyi ki yapmışsınız” dediler. Hatırlamak ve hatırlatmak, belki de birlikte yas tutmanın bir yoludur.
Aliye: Dileğimiz son portremizi çizmek ve U’Sandık’ı sonsuza kadar hatırlanacak şekilde kapatmak.
Erkek destekçiler, takipçiler var mı?
Belkıs: Görünür bir destek yok. Ki biz ilk günden beri öldürülen kadınların yakınlarıyla yazışıyoruz, dertleşiyoruz. Sadece bu projede değil, kadın cinayetlerini engelleme konusunda erkeklerden genel olarak destek yok.