Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin dört bir yanında bahara dair birçok şey yaşanıyor. Kimi kuşlar gelip yuvalarına çoktan yerleşti, kimileri halen yolda. Yunuslar balıkların peşinde en neşeli, kelebeklerse çiçeklenen kırlarda en renkli zamanlarını yaşıyor. Deltalar, göller, dağlar, ovalar baharla gelen değişimini doyasıya sergiliyor.
1 delta bin dert götürür
Deltalar nehirlerin denizlere döküldüğü noktalarda binlerce yılda oluşan alanlar. Tarım için en zengin toprağa sahip olmanın yanında canlı çeşitliliğiyle de hayatın fışkırdığı yerler. Türkiye’de de birbirinden güzel onlarca delta var. Karadeniz Bölgesi için favori deltam Kızılırmak, Ege Bölgesi için Gediz, Akdeniz içinse Ceyhan Deltası. Kızılırmak Deltası şu sıra Türkiye’de en çok kuş türünü ağırlayan yer. Gediz Deltası’ysa özellikle flamingoların dansını izlemek için ideal. Dilerseniz bisikletle de turlayabilirsiniz. Ceyhan Deltası’ysa özellikle bitki çeşitliliği bakımından sadece Akdeniz’in değil, Türkiye’nin de en zengin ve önemli alanlarından. Burada ülkemize özgü endemik 17 bitki türü var.
Göl gönül açar
Bugünlerde hangi göle yolunuz düşse birçok güzelliğe şahit olacaksınız ama bazı göller var ki ekstra şovlar sunuyor. Örneğin Beyşehir Gölü... Türkiye’nin 3’üncü büyük, aynı zamanda en büyük tatlı su gölü. İçindeki adalara seyahat etmek ayrı bir keyif. Göl ve çevresi zengin bir sucul bitki örtüsüne sahip. Alanda küçük orman kartalı (Aquila pomarina), alaca balıkçıl (Ardeola ralloides), küçük balaban (Ixobrychus minutus), gece balıkçılı (Nycticorax nycticorax) ve sumru (Sterna hirundo) ürüyor. Beyşehir’e gitmişken Leylekler Vadisi’ne de uğrayın. Yuvalar çıkan yavrularla oldukça neşeli günler yaşıyor şu ara. Orta Anadolu’da flamingolarla renklenen Tuz Gölü, Ankara’nın
yanı başındaki Mogan Gölü, Kayseri’deki Sultan Sazlığı, Van’daki Erçek Gölü, Bolu’daki Yedi Göller, Doğu Karadeniz’de Şavşat’taki Karagöl hem kıyısındaki çiçeklerle hem de kelebek ve kuşlarla rengârenk.
Neşeli yunuslar
Karada ve havada yaşanan göç telaşı denizlerde de devam ediyor. Bunun en güzel ve görünür yanıysa Karadeniz’in serin sularına doğru yol alan balık sürülerinin peşinden giden ya da karnını doyurduktan sonra oyuna başlayan yunuslar. Boğaz bugünlerde onların egemenliği altında. İstanbul’da Eminönü’nde bineceğiniz uzun bir vapur yolculuğunda gözünüz suların üzerinde olsun. Ahırkapı, Sarayburnu, Çengelköy, Kanlıca, Beykoz, Anadolukavağı, Sarıyer, Garipçe, Rumelifeneri yunusları görme ihtimalinin
en yüksek olduğu yerler.
Kelebekler her yerde
Balkonda, bahçede, yanından yürüdüğümüz yeşilliklerde içimizi baharın güzelliğiyle dolduracak kelebekler kanat çırpmaya başladı. Onları görmek için etrafa dikkatli bakmak yeterli. Üstelik 380 civarı türle Avrupa’nın kelebek çeşitliliği açısından en zengin ülkesiyiz. Hatta bazı bölgelerimiz bir ülke kadar kelebek türüne sahip. Örneğin Artvin’de görülebilen kelebek sayısı, Slovenya, İsveç, Finlandiya’dan daha fazla. Adından da anlaşılacağı üzere kelebek zengini alanlarımızdan biri olan Kelebekler Vadisi’nde 80 civarı türü gözlemleyebilirsiniz.
Dağ, orman, dere...
Karadeniz’in hemen her yerinde bu üçlü birbirinden ayrılmaz birer doğa parçası. Ancak bazı yerler var ki dünyada örneği olmayan güzellikte. Benim bu üçlü için favori noktamsa Şavşat. Burayı diğer yerlerden ayıran en önemli özelliği, yüksekte olması nedeniyle geniş bir ufuk ve uzak mesafeleri görme imkânı sunması. Yaşlı ağaçların olduğu ormandan yürüyüp ağaç sınırının üstüne çıktığınızda sizi önce alpin çayırlar karşılayacak. Rengârenk çayırların ilerisine baktığınızdaysa Karçal Dağları’nın görkemli, karlı zirvelerini göreceksiniz. Nefes kesici manzaranızın içine özellikle sabahın erken saatlerinde dağkeçilerinin girmesine şaşırmayın.
Susuz yaza hazırlık
Barajlardaki doluluk oranları pek iç açıcı değil. Henüz sıkıntı yaşamasak da yazın susuz kalmamak için şimdiden tasarruflu olmak gerek
İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 48, İzmir’de yüzde 30’ların biraz üzerinde, Ankara’daysa yüzde 40 civarında. Doğada da durum iç açıcı değil. Daha şimdiden su seviyesi düşen göller alarm zillerini çaldırıyor. Kışı önemli ölçüde yağışsız ve karsız geçiren Anadolu, bahar yağmurlarıyla birazcık normaline dönse de Trakya, Güneydoğu Anadolu’nun bir bölümü ve Antalya dışında Akdeniz’in büyük bir bölümü kuraklığın pençesinde.
Yapmamız gerekense her damla suyu kıymetini bilerek tüketmek, hatta mümkün olduğunca tüketmemek. Bu konuda Birleşmiş Milletler’in 3 önerisi var.
Su tasarrufu yapın: Evde tükettiğimiz suyun yaklaşık yüzde 10’unu mutfakta, yüzde 40’ını banyoda, geri kalanını da çamaşır yıkarken, bahçe sularken vb. işlerde kullanıyoruz. Biraz dikkat ederek tüketilen su miktarını yarı yarıya düşürmek mümkün. Bunun için daha kısa süre duş almak, musluk önünde vakit geçirirken ve bulaşık yıkarken suya dikkat etmek yeterli.
Kirletmeyin: Kirletmek başka canlıların da hakkını almak demek. Kirlettiğimiz her su damlası döküldüğü deniz ya da gölde temiz suları etkileyerek birçok canlıyı zora sokuyor. Tuvalete veya lavaboya yemek atıkları, yağlar, ilaçlar ve kimyasallar dökmemek bu ciddi sorunun ortadan kalkmasına katkı sağlar.
Yerel ve mevsiminde yiyecekler kullanın: Kullanılabilir suyumuzun yüzde 75’lik devasa bir dilimi tarlalarda tarım yaparken kullanılıyor. Burada büyük bir israf var ve çözümü tarlada basınçlı sulama sistemlerine geçmek. Bu yolla yüzde 75’lik dilimin neredeyse yarısını tasarruf etmek mümkün. Küçük bir bahçede dahi üretim yapıyor olsanız da suyu damla damla kullanın. Şehirlerde yaşayanların da yerel, mevsimlik yiyecekler satın alması ve az su tüketen ürünlerden yana tercihini kullanması tarladaki su tasarrufuna katkı sağlayacaktır.
KISA KISA
Fillere yer kalmadı
Scientific Reports’ta yayımlanan bir araştırma Asya’da kerestecilik, çiftçilik ve tarım için kullanılan arazilerin genişlemesiyle fillere ait habitat boyutunun 99 bin kilometrekareden 16 bin kilometrekareye düştüğünü gösteriyor. Bulgular Çin ve Hindistan başta olmak üzere, Bangladeş, Tayland, Vietnam ve Sumatra’daki fil yaşam alanlarının yarısından fazlasını kaybedildiğine işaret ediyor.
Yeniden El Nino...
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) birkaç gün önce yaptığı açıklamada küresel hava sıcaklığını yükseltmesiyle bilinen El Nino hava durumu fenomeninin, bu yılın ilerleyen aylarında etkili olabileceğini belirterek rekor derecede sıcaklıklar kaydedilme ihtimali konusunda uyardı.