Güncelleme Tarihi:
Türkiye’deki deprem gerçeği karşısında yıllardır sıkça sorulan bir soru var: “Depremi erkenden bildiren bir uyarı sistemi neden bizde yok?” Bunun sebebi ülkemizin büyük bir kısmının aktif fay hatları üzerinde olması. Yani fay hatlarına oldukça yakınız, dolayısıyla deprem bize çok hızlı ulaşıyor ve erken uyarı sistemi deprem başladığında yeterli sürede uyarı gönderemiyor. Bu gibi zorluklar nedeniyle Japonya’daki gibi bir erken uyarı sisteminin ülkemize uyarlanması kolay görünmüyordu. Ancak bir grup biliminsanı ve mühendis, 2016 yılında çalışmalara başlayarak, gelişen teknolojiyle daha hızlı çalışan işlemciler ve yapay zekâ modelleri de sayesinde bu zorluğun üstesinden geldi ve EDIS (Deprem Erken Uyarı Sistemi) adını verdikleri bir çözüm geliştirdi.
İKİ ÇALIŞMA METODU VAR
EDIS’in iki farklı kullanım şekli var. Birincisi telefona indirdiğiniz bir uygulama. 4 ve üzeri büyüklükte oluşacak depremleri sizin konumuza göre değişecek sürede haber veriyor. Bu uygulama şekli çok yakında e-devlet entegrasyonu ve DASK işbirliğiyle tüm vatandaşların ücretsiz kullanımına açılacak.
İkincisiyse AVM’ler, metrolar, kamu kurumları ve şirketler için geliştirilen ve telefon şebekesi yerine internet üzerinden veri alışverişi yapan küçük bir modem cihazı. Bu modemlerin çok yakında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından zorunlu kılınarak tüm yeni yapılara entegre edileceği öngörülüyor. Modem sayesinde deprem anında doğalgaz ve elektrik gibi diğer sistemlerin otomatik olarak kapanması sağlanıyor.
Herkesin en merak ettiği soru EDIS’in kaç saniye önce uyarı verdiği. Ancak bu durum tamamen değişken. Herkes depremin merkez üssüne olan uzaklığına göre farklı sürelerde uyarı alıyor. Şirketin CEO’su Ali Emre Erşen’den edindiğimiz bilgilere göre, deprem yeryüzünde ortalama 3,5 kilometre hızla hareket ediyor. Yani depremin olduğu noktaya eğer 35 kilometre uzaktaysanız 10 saniyeniz, 350 kilometre uzaktaysanız 100 saniyeniz var. Özetle uyarı süresi, deprem dalgalarının yayılma hızına ve sizin deprem merkezine olan uzaklığınıza bağlı olarak değişiyor.
EDIS’in modemleri (üstte) yakında tüm yeni yapılara entegre edilecek.
Peki, herkesin bu uygulamayı kullanması doğru mu? Deprem öncesinde gelen alarm, yaratacağı panikle kaçmaya çalışan insanlara depremin kendisinden daha büyük zarar verir mi? Aslında burada çözüm, toplumun tamamının afet kültürüne sahip olmasıyla alakalı ancak ülkemiz adına henüz bunu söylemek için erken. CEO Ali Emre Erşen’in bu endişeyle ilgili açıklamasıysa şöyle: “Bu sistemden bahsedince herkes süreyi ve kaçmayı düşünüyor. Oysa biz kaçmaktan bahsetmiyoruz, vatandaş pozisyon alsa, ailece bir odada toplanabilse bile bu yeter. Evde güvenli bir alana geçme şansımız olacak. Bilim kuruluyla birlikte yurtdışında katıldığımız bir konferansta öğrendik ki bazı ülkelerin geç uyarı sistemi dahi aktifmiş. Çünkü yapılan araştırmalarda bazı insanlar uyku halindeyken depremi 40 saniye sonra algılıyormuş ama alarmı verince uyanıyormuş. Ayrıca sarsıntıyla şoka girip saklanmak yerine ev içinde iş yapmaya çalışanların sayısı da bir hayli fazlaymış. Telefondan gelen alarm uyarısı deprem olduğunu iletip insanların şoka girmesini engelliyormuş. Geçen ay 5,9’luk Malatya depreminde hastanedeki yaralı sayısı 1.200’ün üstündeydi, insanlar panikle camdan atlamışlar. Kaçmamak, panik yapmamak ve güvenli bir alana geçmek gerekiyor. Tüm bunlar için de bulunduğumuz konuma bağlı olarak gelecek erken uyarı hayati önem taşıyor.”
KAPSAMI GENİŞLEYECEK
EDIS projesi, şu anda Türkiye’nin birçok bölgesinde aktif olarak kullanılıyor. Gelecekte sistemin daha da geliştirilmesi ve kapsamının genişletilmesi hedefleniyor. Özellikle mobil uygulamalar ve akıllı ev sistemleriyle entegrasyon çalışmaları devam ediyor. Bu sayede insanlar deprem uyarılarını daha kolay ve hızlı bir şekilde alabilecekler.