Güncelleme Tarihi:
Basketbol oynarken bir anda oyuncu oldunuz. Çok geçmeden başrollerde oynamaya başladınız. Hikâyeniz nasıl başladı?
- Annemin yönlendirmesiyle basketbol takımına girdim. Ama çok çelimsizdim, basketbol bana uymuyordu. Sonra tesadüfen tiyatro koluna geçtim. Çok sevdim. Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’nda oynadım. O dönemde palyaçoluk ve yer göstericiliği de yaptım. Dokuz sene orada çalıştım.
◊ Televizyon dünyasına nasıl girdiniz?
- Basketbol oynarken burnum kırılmıştı. 18 yaşımda ameliyat oldum. Tiyatro öğretmenim beni ajansa yazdırmak istedi. Yüzümün yarısı mosmor, sargılarla ilk görüşmeye gittim. Ardından fotoğraflarım çekildi. Bir sene sonra İzmir’de çekilen günlük dizi ‘Derin Sular’ için teklif geldi. İtiraf edeyim; beni seçtikten sonra başka kız bakmaya devam etmişler.
◊ “Erkeklere karşı korkularım vardı” dediniz ama bir süredir Kolpa grubunun solisti Barış Yurtçu’yla birliktesiniz...
- Aynen. Yaşasın reiki! Menajerimiz ortaktı. Onun aracılığıyla tanıştık, 1.5 senedir birlikteyiz.
◊ Sevgiliniz bir röportajında “Deniz’in öpüşme sahnelerini izleyemem” demiş...
- Ben olsam ben de izleyemem.
◊ Bir Nuri Bilge Ceylan filmi gelse, senaryoda sevişme sahnesi olsa...
- Ondan önce benim görüşüm var: Sevişme sahnesinde oynayabileceğimi çok düşünemiyorum.
◊ Senaryo açısıdan çok gerekli bir sahne olsa bile mi?
- Çıplaklık bir yere kadar. Estetik olarak da hoşuma gitmiyor. Film, yönetmen, oyuncular önemli ama çıplaklık günümüzde kullanılıyor, doğal bir şey gibi verilmiyor.
Farkım, samimiyet...
◊ Arka arkaya birçok dizide başroldeydiniz. Nedir sizi bu noktaya taşıyan? Güzellik, yetenek?
- Kendime tapan biri değilim ama başta seçilme sebebim güzellikti. Şimdi işin içine yetenek girdi, o yüzden içim rahat.
◊ Sizi yeni nesil oyunculardan ayrıştıran ne?
- Samimiyet. Bir şekilde senaryoda yazılanlar bana ters gelse bile kendimi inandırıyor ve oynuyorum.
◊ Bundan sonrası için hayaliniz?
-Yok!
◊ Genç bir oyuncunun hayalleri olmaz mı?
- Bu konularda plan yapmayı sevmiyorum ki hayatın bana getirdiklerini kabul edebileyim. Ama Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan’la çalışmayı çok isterim. Haluk Bilginer’le oynamayı da çok isterim.
Damarıma basma fena olur!
◊ Dizideki karakteriniz maskülen bir kadınken birden çok feminen oldu. Sizin böyle değişimleriniz oldu mu?
- Çocukken ‘erkek Fatma’ydım. Erkeklerle basketbol oynardım. En yakın arkadaşım onlardı. Erkekleri döverdim.
◊ Kimine göre seksi, kimine göre ‘bizim evin kızı’sınız. Sizce?
- Her kadının içinde seksi bir taraf vardır ama ben onu kullanmayı tercih etmiyorum. Tatlı tarafım beni çok daha iyi anlatıyor.
◊ Sizi yeni tanıyan birine kendinizi nasıl anlatırsınız?
- Hep gülen, enerjik, kırılgan ama mutlu... Kimseye zararım yoktur ama damarıma basma, fena olur! Kimsenin arkasından iş çevirmem ama bir hatasını görürsem silerim. Her şey hemen olsun istiyorum ve kafaya takıyorum.
Umudumu korumazsam biterim
◊ ‘Fazilet Hanım ve Kızları’ dizisinde iki kardeşle aşk yaşayan bir karakteri canlandırıyorsunuz. Senaryoyu ilk okuduğunuzda tereddüt etmediniz mi?
- Kabul ettiğim bu değildi. 40 bölüme kadar küçük kardeşle birlikte olup sonra abisine dönmek planda yoktu. Sonra müdahaleler ve konunun değişmesiyle hikâye başka yöne gitti. Şimdi asıl yolu bulmaya çalışıyoruz.
◊ Dizinin izleyicisi kardeşlerden hangisini seçeceğiniz konusunda ikiye bölünmüş durumda. Gerçek hayatta başınıza gelse...
- Evlerden ırak (kulağını çekip duvara vuruyor). Eğer Hazan olsaydım Yağız’ı seçerdim. Çünkü o daha düşünceli.
◊ Dizi aynı zamanda bir kadın hikâyesini anlatıyor. Siz de dört kadınlı bir ailede yetiştiniz. Türkiye’de kadın olmak zor mu?
- Dünyada kadın olmak zor. Bu, erkeğin bakış açısıyla alakalı ve ırk gözetmiyor.
◊ Türkiye’yle ilgili dertleriniz var mı?
- Dünyayla ilgili dertlerim var. Filler tepişir, karıncalar ölür. Hep öyle olmuş, günümüzde de öyle oluyor. Umarım bu düzen değişir diyeceğim ama 100 yıllık düzen işte!
◊ Umudunuz yok mu?
- Umudumu korumazsam biterim. O yüzden her zaman var.
Bayat ekmek kırıntılarını
bile değerlendiririm
*Son iki senede kendimle ve hayatla ilgili çok şeyin farkına vardım. Eskiden insanlar ne düşünür, ne der, aman kimsenin kalbini kırmayayım diye yaşardım. Şimdi kendime odaklı yaşamaya ve daha az mutsuz olmaya başladım. Kendimi keşfettim.
*Tanınmak hayatımda hiçbir şeyi değiştirmedi. İnsanların yolda “Sizi çok seviyoruz” demesini seviyorum. Maddi olarak da pek bir şey değişmedi. Kendime bir araba aldım. Ama ticari kafam yok. Gereksiz masrafı sevmiyorum. Bayat ekmek kırıntılarını bile değerlendirip kruton yapıyorum.
* Pedro Almodovar’ı seviyorum ‘İçinde Yaşadığım Deri’ izlemekten sıkılmadığım film. Polisiye meraklısıyım. Son zamanlarda İspanyol yönetmen Oriol Paulo’nun filmlerini takip ediyorum. Tess Gerritsen romanlarının hastasıyım.