Dans dünyayı değiştiremese de senin dünyanı değiştirebilir

Güncelleme Tarihi:

Dans dünyayı değiştiremese de senin dünyanı değiştirebilir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2020 07:00

Çocuk yaşta evini terk etti, sokaklarda yaşadı. ‘Kabadayılık’ yapıyordu ama dansla tanışınca hayatı değişti... Hayallerine ulaşan Ömer Yeşilbaş bugün uluslararası bilinirliğe sahip bir dans okulunda yeni dansçılar yetiştiriyor, “Dans beni kabuğumdan çıkardı” diyor.

Haberin Devamı

Ömer Yeşilbaş’ın dans macerası “İyi bir çocuk değildim” diye anlattığı yıllarda başlamış. Dansla tanıştıktan sonra otostop çekerek gittiği şehirlerde dans edip şapka açarak para toplamış.  Lisan öğrenmiş. Bugün kendisini ‘Benimle Dans Eder misin?’ yarışmasının birincisi ve dans tutkunlarının vazgeçilmezi DansFabrika’nın kurucusu olarak tanıyoruz. Gerçek bir başarı öyküsü!

Dans etmeye başlamadan önce nasıl bir hayatınız vardı?

Ailem yıllar önce aşiret sorunundan dolayı Ağrı’dan İzmir’e göç etmiş. Babam inşaatçı, annem ev hanımı, üç kardeşiz. Liseden sonra maddi sıkıntılardan dolayı okuyamadım. Bir gecekondu mahallesinde büyüdüm. O zamanlar serserilik peşindeydim. Arkadaşlarımın çoğunun kötü alışkanlıkları vardı. Sürekli bir savaş hali, sürekli bir hayatta kalma mücadelesi... Kendime hep “Ömer, sen bu değilsin” diyordum. Lisenin sonlarında inşaatlarda babama yardım ediyordum. Su, simit satıyordum, hurda topluyordum. Liseden sonra evden kaçıp kendimi sokaklara attım. Sokaklarda yaşamaya başladım.

Haberin Devamı

Dansla nasıl tanıştınız?

İzmir sokaklarında arkadaşlarla kabadayılık yaptığımız bir gün giyim-kuşamı, saçı-başıyla bize ters gelen bir çocuk gördük. “Sen hayırdır lan?” deyince ‘Break dance yapıyorum abi’ dedi. Çocuğa biraz sert yaptım, hırpaladım. Benim de o sırada üzerimde kumaş pantolon, gömlek, kundura, beyaz çorap, poşu; saçlar jöleli, arabesk bir hal... Sonra aklıma takıldı, break dance ne demek? Ne demek istedi? Küfür mü etti, bilmiyordum. Bir gün gidip çocuğu aldım evinden. “Anlat bakalım bu olay nedir? Ben merak ettim” dedim. Sonra boş bir okulun bahçesine gittik. Bir baktım yerde dönüyor, acayip acayip hareketler... “Bunu bana öğretmen lazım” dedim. Sonra her akşam aynı yerde buluştuk ve o çocuk bana bu dansı öğretti. Allah razı olsun ondan. Oradan buradan kazandığım beş kuruş parayla hemen İzmir, Kemeraltı’ndan yeni kıyafetler aldım.

Dans dünyayı değiştiremese de senin dünyanı değiştirebilir

Haberin Devamı

Bana en çok inanan Huysuz Virjin oldu

Hayatınız nasıl değişti?

Dansla birlikte kötü alışkanlıklarımı bırakıp kötü arkadaşlıklarımdan uzaklaşmaya başladım. Gözümü yavaş yavaş gecekondu mahallesinden Karşıyaka, Bostanlı’ya çevirdim. Bir gün Karşıyaka’da renkli renkli kıyafetlerle dans eden çocuklar gördüm. Her gün gidip onları izledim. Yavaş yavaş beni yanlarına aldılar. Sokağa dokunarak öğreniyordum her şeyi. Sonra otostop çekerek tatil beldelerine gitmeye, oralarda dans edip şapka açarak para toplamaya başladım. Garsonluk da yapıyordum, animatörlük de... İngilizce öğrenince dünyam daha da genişledi.

Yarışmalara katılmaya nasıl karar verdiniz?

Kuşadası’nda bir dans grubuna katıldım. İstanbul’dan insanlarla tanıştım. Bana “Bir dans yarışması başlıyor, sen de katılsana” dediler. Kanal D’deki yarışmada çok iyi dansçılar vardı. O yüzden cesaret edemedim. Arkadaşlarla diğer kanalın yarışmasına gittik. Kapıdaki kadın “Sen niye girmiyorsun” diye sordu. “Ben dansçı değilim ki” dedim. “Ne kaybedersin ki” dedi. Yarışmaya girdim ama bir ses çıkmadı. Sonra Kanal D’nin Adana’daki elemelerine katıldım, kazandım. “Biletini aldık, İstanbul’a gel” dediler. Otele yerleştirdiler, yemek verdiler... Önce eleme finallerine, sonra yarışmaya katılmaya hak kazandım. Yarışmada da Huysuz Virjin’le tanıştım. Bana “Bak oğlum, sen gecekondudan gelen utangaç bir çocuksun. Yokluğun ne olduğunu bilirsin. İnan kendine” dedi. Bana en çok o inandı. 

Haberin Devamı

Ödülü anneme verdim, o parayla ev yaptılar

Aileniz ne tepki verdi? Aranız düzeldi mi?

Televizyonda beni dua ederken görünce uzun yıllar sonra babam aradı, “Seninle gurur duyuyorum” dedi. Telefonu kapatıp ağladım. Kazanınca 100 bin liralık ödülü anneme verdim. Babam ev yaptı aileme.

Birinci olduktan sonra nasıl bir hayatla karşılaştınız? DansFabrika’yı nasıl kurdunuz?

İstanbul’da yaşamaya başladım. Başlarda sendeledim, saçmaladım. Gerçekten kaygan bir zeminmiş bu şehir. Önce sanatçıların menajerleriyle tanıştım, sonra sanatçılarla çalışmaya başladım. Sezen Aksu, Gülşen, Serdar Ortaç, Kenan Doğulu, Demet Akalın, Hande Yener... Sonra kendime bir dans stüdyosu kurmaya karar verdim. Dansçılar yetiştirmeye başlayınca insanlar “Sen dans fabrikası gibisin” dedi. Sanayide bir yer buldum. Babamla birlikte tırnaklarımızla her şeyini yaptık. Sıvasını bile kendim yaptım. DansFabrika’yı babamla birlikte inşa ettik.

Haberin Devamı

Önceki Ömer’le şimdiki arasında ne gibi farklılıklar var?

Dans insanlığı iyileştiriyor. Vizyonunu genişletiyor. Beni kabuğumdan çıkardı, iyi bir insan yaptı. Özgüvenli bir birey olmamı sağladı. İnsanlara ilham vermemi, hayatlarına dokunup onları da iyi bireylere dönüştürmemi sağladı.

Topuklu ayakkabıyı önce reddettim ama Beyoncé’nin dansçıları da giyiyor

Sponsorluk da aldınız...

Bir gün telefon çaldı. Nike’tan arıyorlar, “Biz sizinle insanların hayatlarına dokunacak bir şey yapmak istiyoruz” dediler. Zorlu PSM’de bir proje yaptık, 600-700 kişi katıldı. Sonra Nike kadınlar ve çocuklarla ilgili projelerimizde bize destek verdi. Nike’ın dünyada sponsor olduğu ilk dans okuluyuz.

Haberin Devamı

Topuklu ayakkabılarla da dans ediyorsunuz... Nasıl başladı?

Yurtdışından bir koreograf gelmişti, size topuklu ayakkabı giydireceğiz dediler. İlk başta reddettik. Sonra YouTube’da Beyoncé’nin topuklu ayakkabı giyen erkek dansçılarını gördüm. “Ben de deneyebilirim” dedim. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!