‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’

Güncelleme Tarihi:

‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2024 07:00

Mevsimsel tarım işçileri göçe başladı. Hasatta çalışan; fındık, domates, pamuk toplayan bu işçilerin önemli bir kısmını çocuklar oluşturuyor. Ancak Hayata Destek Derneği’nden Leyla Özer’in deyişiyle tükettiğimiz her üründe çocuk emeğini sorgulamalı ve bu durumu dert etmeliyiz çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil! Özer’e konuyla ilgili sorularımızı yöneltip çadırlarda yaşayan, tarlalarda çalışan ve eğitimden uzak kalan çocukları dinledik.

Haberin Devamı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçen ay yayımladığı ‘İstatistiklerle Çocuk 2023’ raporuna göre; 15-17 yaş çocukların işgücüne katılma oranı bir yılda yüzde 18,7’den 22,1’e yükseldi. Rapora göre Türkiye’de 700-800 bin civarı çocuk işçi var ancak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Genel Koordinatörü Murat Çakır’a göre Türkiye’de çocuk işçilerin sayısı çok daha fazla: “TÜİK ortalama olarak 700-800 bin civarında çocuk işçinin çalıştığını söylüyor ancak kimi, hangi kapsama aldıkları belirsiz. MESEM’lerdeki (Mesleki Eğitim Merkezleri) öğrenciler, çocuk işçiden sayılıyor mu bilmiyoruz. Bunlar belirtilmediği için net bir rakam söylemek zor ancak biz Türkiye’de çocuk işçilerin sayısının ortalama 1 milyon civarında olduğunu biliyoruz. Özellikle yaz aylarında okulların kapanmasından ve mevsimlik işlerden dolayı bu sayı 2-3 katına çıkabiliyor.”

‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’

Haberin Devamı

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü. Türkiye’de birçok çocuk okulların kapanmasıyla güzel bir yaz tatiline çıkmak yerine tarlada çalışmaya çoktan başladı bile. Aralarında okulu bırakan ya da okula hiç başlamayanların da sayısı bir hayli fazla. Uzun yıllar sahada çocuk işçiler için çalışan, onlara destek olan Hayata Destek Derneği’nden proje yöneticisi Leyla Özer ve yine dernek aracılığıyla şu an tarlada çalışan iki çocukla görüştük. İsimlerini güvenlikleri nedeniyle sakladığımız bu çocukların isteği aslında temel hakları olan eğitime dahil olabilmek. Ve arkadaşlarıyla sosyalleşebilmek ve her şeyden önemlisi çocukluklarını çocuk gibi yaşayabilmek.

‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’
Leyla Özer

“Ağır iş koşulları, uzun çalışma saatleri ve yetersiz beslenme çocukların fiziksel gelişimini olumsuz etkiliyor.”

Hayata Destek Derneği olarak sahada neler yapıyorsunuz?

Haberin Devamı

Mevsimlik tarımda çalışan çocuklara güvenli alan sağlamak önceliğimiz. Bu kapsamda ilk olarak çocuk dostu alanlar kuruyoruz. Bunlar, çocukların güvenli bir ortamda vakit geçirebilecekleri ve öğrenim görebilecekleri alanlar. Bazen bir mobil karavan, bazen çadır, bazen bir kamu binası ya da okul olabiliyor. Buralarda çocuklara yönelik çeşitli eğitim programları, oyunlar ve psikososyal destek faaliyetleri düzenliyoruz. Amacımız, çocukların tarlalardan uzak durmalarını sağlamak, iyi olma hallerini desteklemek ve öğrenim süreçlerini güçlendirmek. Eğitim materyalleri, oyuncaklar ve rehberlik hizmetleriyle çocukların hem zihinsel hem de fiziksel gelişimlerini destekliyoruz. Sosyal hizmet uzmanlarımız tarlalarda çalıştırılan çocukları tespit ederek aileleriyle görüşüyor ve çocukları güvenli alanlarımıza yönlendiriyor.

‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’

Sahada ne gibi problemler gözlemliyorsunuz?

Haberin Devamı

Ne yazık ki mevsimlik tarım işçilerinin yaşam koşulları, insani yaşam standartlarından uzak. Temiz içme suyuna, elektriğe, tuvalete erişim ya sınırlı ya da hiç yok. Aileler çoğunlukla kendi kurdukları çadır alanlarında yaşıyor. Tarım sahalarındaki yaşam koşulları, çocuklar için son derece zorlayıcı. Buna işçilik de eklenince durumun vahameti görmezden gelinemeyecek kadar ciddileşiyor. Bu durum, çocuk işçiliğinin önlenmesi konusunda atılması gereken adımları daha da acil hale getiriyor.

Nedir bu adımlar?

Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen özel mevzuatlar oluşturulmalı. Bu mevzuatlar, ailelerin ve çocukların daha iyi yaşam koşullarına sahip olmasına olanak tanıyacaktır. Çoğunlukla okulların açık olduğu dönemde göç eden çocukların, gittikleri yerlerde okula devam etmeleri için takip, nakil ve ulaşım desteği sağlanmalı. Bu adım göç yolundan döndükten sonra da akranlarıyla aynı seviyeden devam etmeleri fırsatını çocuklara sunacaktır. Yaz dönemlerinde tarım işçisi ailelerin çocukları için ücretsiz eğitim programları düzenlenmeli. Çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerini yasaklayan ve cezalandıran kanunlar sıkı bir şekilde uygulanmalı. Bu kapsamda etkin bir izleme ve raporlama sistemi kurulması önemli.

Haberin Devamı

Çalışmak zorunda kalan çocukların ne gibi dezavantajları oluyor?

Eğitimden ve sağlıklı gelişimden mahrum kalan çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde düşük gelirli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalabiliyorlar. Bu döngü yoksulluğun nesiller boyu sürmesine neden olabilir. Saha çalışmalarımız sırasında sıklıkla çocukken mevsimlik tarıma başlamış ve yıllardır devam eden yetişkinlerle karşılaşıyoruz. Yoksulluk döngüsü derken kastettiğimiz tam da bu. Ağır iş koşulları, uzun çalışma saatleri ve yetersiz beslenme gibi faktörler, çocukların fiziksel gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Bu çocuklar sık sık sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliyorlar.

Türkiye’de en çok hangi sektörde çocuk işçilerle karşılaşıyorsunuz?

Haberin Devamı

Türkiye’de çocuk işçiliğinin en yaygın olduğu sektör tarım. Özellikle mevsimlik tarım dönemlerinde, tarlalarda ve bahçelerde çalıştırılan çok sayıda çocuk görebilirsiniz. Ayrıca hatırlatmak isterim ki çocuk işçiliğiyle mücadele herkesin sorumluluğu. Giydiğimiz tekstil ürününden yediğimiz meyve ve sebzeye, aldığımız ayakkabıdan kullandığımız kozmetik ürününe kadar çocuk emeği ne yazık ki her sektörde var. Fırında, bakkalda, sokakta, tarlada sıklıkla çocuk işçilerle karşılaşıyoruz.
Bu sorunun farkında olmalı ve çocuk hakkı ihlali olan çocuk işçiliğine karşı mücadelenin bir parçası olmalıyız. Farkında olursak görmezden gelemeyiz; bu durumu dert etmeliyiz çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil.

‘Çünkü bu iş çocuk oyuncağı değil’
İnsani yaşam standartlarından uzak bir hayat süren çocuk işçilerin isteği eğitime dahil olabilmek. (Fotoğraflar: Özge Sebzeci ve Sinan Çakmak)

‘Çadırın içine tahtalarla banyo yaptık, su ısıtıp yıkanıyoruz’
(Salih, 16)

◊ 14 yaşında tarlada çalışmaya başladım. Annemler de bu işi yapıyor. Kardeşlerim arabada oturuyor biz burada çalışırken bazen dışarı çıkıyorlar.
◊ Okulu bıraktım. Seviyordum da sonra zor geldi, liseye gitmedim. Bir aydır çalışıyorum bu tarlada, başta iyiydi ama şimdi aşağı köyden buraya çıktık, zor gelmeye başladı. Sabah 5.00’te başlıyorum çalışmaya. Bazen 13.00’te, bazen 17.00’de biter işimiz. Sonra çadıra gidiyoruz. Yemek yiyorum, oturuyorum. 20.30 gibi de uyuyorum.
◊ Bir tane arkadaşım var aynı yerde kaldığımız, onun dışında arkadaşlarım memlekette kaldı. Memleketi özlüyorum. Tarımda çalışmasam çalışabileceğim iş de yoktu.
◊ Çadırda kalmanın en zor kısmı, yağmur, çamur. Yağmur yağdı mı zor oluyor. Su giriyor, akıyor çadıra. Sonra yıkanmak da zor. Çadırın içine tahtalarla banyo yaptık, su ısıtıp orada yıkanıyoruz.

‘Annem hasta olmasa belki okuyabilirdim’
(Nadina, 16)

◊ Annem hastalanınca çalışmaya başladım. Adana’dan buraya çalışmaya bir ay önce geldim. 3 senedir tarlada çalışıyorum. İlkokulu 3’üncü sınıfa kadar okudum. Dördü kız sekiz kardeşiz. İkisi evli. Çadırda kalıyoruz. Beş kardeşim tarlada çalışıyor.
◊ Adana’da da meyve topluyoruz. Portakal, limon, greyfurt... Ama ona dört ay var. Şimdi domates mevsimi, benim için en zoru domates. İki gün çalıştım, devam edemedim. Alerjim var domatese, çalışamadım.
◊ Sabah saat 7.00’de çalışmaya başlıyorum. 13.00 gibi işim bitiyor, eve gidiyorum. Evde eğer iş varsa anneme yardım ediyorum. Sonra yemek yiyip oturuyorum. 21.30-22.00 gibi uyuyorum. En çok hoşlandığım şey resim çizmek. Ağaçları, doğayı çizmeyi seviyorum. Annem hasta olmasa belki okuyabilirdim. Okusaydım resim öğretmeni olmak isterdim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!