Güncelleme Tarihi:
Türkiye Büyük Millet Meclisi haziranda sokak hayvanlarının barınaklarda bakımı ve sahiplendirilmeleriyle ilgili yeni bir kanun teklifini ele alacak. Henüz taslak olan teklif, özellikle barınaklarda olan ve 30 gün boyunca sahiplenilmeyen hayvanların yaşamına son verilmesiyle ilgili madde sebebiyle tepkiyle karşılanırken tartışma TBMM’ye taşındı. Tasarının önümüzdeki hafta Meclis’e gelmesinin planlandığını belirten AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik “Bu adı üstünde taslak. Toplumda zıt talepler var. Henüz üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki hafta Meclis’e gelmesi planlanıyor. Çalışma henüz tamamlanmadı” diyor. Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören teklif; Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlandı. Teklife göre belediye barınaklarındaki köpeklerin fotoğrafları çekilerek internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayımlanacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpeklerin yaşamına son verilecek. Ötanazi, veteriner hekim gözetiminde ve acı çektirilmeden gerçekleştirilecek. Teklif ayrıca kedi popülasyonunun kontrol altına alınması için kısırlaştırma programlarına ağırlık verilmesini de öngörüyor.
2004’te yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ise sahipsiz hayvanların bakımının yerel yönetimlerin sorumluluğunda olduğunu belirtiyor. Özetle bu kanun maddesine göre sahipsiz hayvanların öldürülmesi yasak. Hayvan Hakları Konfederasyonu Yasama İzleme Delegasyonu Sözcüsü Elif Ertürk’le taslak kanun teklifini konuştuk. Sokak hayvanlarıyla bir arada yaşamak isteyen ve tehlikeli bulup yaşamak istemeyenlere de görüşlerini sorduk.
‘KANUN UYGULANSAYDI BUGÜN SIKINTILI BU SÜREÇLER YAŞANMAZDI’
Elif Ertürk, Hayvan Hakları Konfederasyonu Yasama İzleme Delegasyonu Sözcüsü
◊ Bir hayvanı uyutmak nedir?
‘Uyutmak’ olayı hafifletme çabası olsa da, açık. Yaşamak isteyen, tıpkı bizler gibi duyguları olan bir canlıyı öldürmektir. Öldürmenin yöntemlerini anlatmak, konuşmak bana son derece ağır geliyor. Bunu çözüm olarak düşünmek ne ahlaki ne de vicdani.
◊ Sokak köpeklerinin tümünü barınaklara toplamak mümkün mü? Barınaklar uygun mu?
2004’te çıkarılan mevcut kanuna göre sokak hayvanları kısırlaştırılıp, aşılanıp alındığı yere bırakılmalı. Türkiye’deki 1.390 belediyenin sadece 237’sinin hayvan bakımevi var. 2004’ten bugüne her belediye bakımevini kurmuş olsaydı; kısırlaştırılmamış köpek, kedi kalmazdı. Kanun uygulansaydı bugün bazı bölgelerde köpek popülasyonundan kaynaklı sıkıntılı süreçler yaşanmamış olurdu. Barınak değil, geçici bakımevleri var. Yani sağlıklı hayvan, kısırlaştırma sonrası mahallesinde yaşamaya devam eder. Doğru yöntem budur. Köpekler, insandan uzak, tecrit edilerek yaşamını sürdüremez. Devasa barınaklar, yaşam alanları toplama ve tecrit yerleridir.
◊ Köpeklerin uyutulması/öldürülmesi yerine nasıl bir yol izlenmeli?
Çözümü Meclis komisyon toplantılarında parti temsilcilerine defalarca dile getirip çalışmalarımızı rapor halinde sunduk. Yapılması gereken, yasayla üretim ve satışın bitirilmesi ve sahiplendirilen hayvanların sokağa atılmasını engelleyen tedbirlerin alınması. Belediyeler bu konuda uzman kadroları işe almalı ve kısırlaştırmalar ivedilikle yapılmalı. Rehabilitasyon gerektiren (agresyonu olan köpekler için) köpekler için uzmanlardan destek alınırsa sorunun tamamına yakını çözümlenir. Kısırlaştırılmayan, sürekli üreme döngüsü içindeki hayvanlar agresyon, saldırganlık eğilimi gösterebilir ve doğal olarak gruplaşarak yaşarlar. Özetle kısırlaştırma ve agresif köpeklerin rehabilite edilmesi gerekiyor.
‘ÖRNEK ÜLKE OLABİLİRDİK’
◊ Konuşulan tasarının uygulandığı ya da hayvanları koruyan düzgün uygulamaların olduğu ülkeler var mı?
Her ülkenin farklı uygulamaları olabilir ancak 2004’te çıkan (5199) kanunun 6. maddesinin (kısırlaştırıp hayvanı alındığı yere bırakma ve yaşatma) dünyaya örnek kanun olduğu açık. Bu kanunu her türden hayvanlar için biraz daha geliştirebilseydik ve hayvana şiddete hapis cezası veren yasamız olabilseydi, dünyada bunu yapan tek ve örnek gösterilen ülke olacaktık. Toplum olarak gurur duyacağımız, sokak hayvanlarıyla birlikte yaşadığımız bir kültürümüz var. Yabancılar hayvanlarla iç içe yaşamımızı, güzel bir farklılık olarak görüyor. Bunu kaybetmeyelim. Adaletin ve vicdanın ağır basarak öldürmenin olduğu bir yasa tasarısının geçmeyeceğini düşünmek istiyorum. Biz yaşam hakkı savunucuları olarak, sonuna kadar can dostlarımızı savunacağız.
KORKAN DA SEVEN DE ÖLDÜRÜLMELERİNİ İSTEMİYOR
Emine Akkaya (61), emekli
Sokağımdaki 4 kedi ve 3 köpeğe apartmandan birkaç komşumla bakıyoruz. Tabii sürekli gözümüz üstlerinde olamıyor. Geçenlerde bir kedimize araba çarptı, çok üzüldük, ayağı kırıldı, iyileşene kadar evde baktım. 3-5 kişinin değil, herkesin bu konuda sağduyulu ve bilinçli olması gerekiyor.
Belgin Ateş (38), reklamcı
Hayvanların sokakta yaşamasını tehlikeli bulmuyorum. Onlarla yaşamak istiyorum, korumak için elimden geleni yapıyorum. 5 sene önce bir restorandan çıkarken yeni doğmuş bir kediyi gördüm, hasta gibiydi, bakımını yapıp sahiplendim. Her gördüğümü evime alamıyorum tabii ki ama sokakta gördüğüm köpeğe, kediye kayıtsız kalamıyorum. Mama, su desteği yapıyorum.
Seray Güray (32), spor eğitmeni
Sokakta yürürken onlarla karşılaşmak, onları sevmek, vakit geçirmek benim için büyük bir mutluluk sebebi. Ama onların da daha kaliteli bir yaşam sürmeleri için planlı bir şekilde kısırlaştırılmaları gerektiğini savunuyorum.
Uğur Ayten (26), matbaacı
Sokak hayvanlarını aramızda görmenin, onların bizim günlük yaşantımızın içinde olmalarının pozitif bir etkisi var. İnsanlara hiçbir zararı olmayan canlıların sokaklarda olmasının tehlike arz ettiğini düşünmüyorum, bir kedinin veya köpeğin bize ne gibi bir zararı olabilir ki?
Alara Teker (25), avukat
Sokak hayvanları bir tehlike değildir, bizimle yaşayan dostlarımız. Onlara bakmakla yükümlüyüz. Ben öyle bir sorumluluk hissediyorum. Uyutup resmen zulmedeceğimize her gördüğümüzde sevgi gösterelim.
Mustafa Kozan (65), emekli
Sokaktaki hayvanlarla yaşamayı seviyorum ancak bazen tehlikeli olabiliyorlar. Vahşi bir köpek sevgiye aç olduğu ve sevilmeyi bilmediği için hırçınlaşabiliyor ve saldırganlaşıyor. Ama bunlara çözüm üretmek bizim elimizde. Sevgi vermeli, yaşam alanına saygı göstermeliyiz.
Pınar Ergun (43), satış temsilcisi
Köpeklerden korkarım, uzaktan severim, herkesin saygı göstermesini savunurum. Burada herkes elinde sopayla yürüyor çünkü köpekler çeteleşmiş. İnsanları, motosikletleri havlayarak kovalıyorlar. Öldürülmelerini istemem ama bu tehlikeli duruma çare bulunması şart.
Hasan Çam (36), bankacı
Evde de bir kedimiz, bir köpeğimiz var. Ancak oturduğumuz sokak dahil birçok yerde sokak köpeklerinin tehlike arz ettiğini görüyorum. İnsanlar korkuyor. Ne mahalle sakinlerinin canına zarar gelmeli ne de köpekler öldürülmeli. Kısırlaştırma orta vadede çözüm olabilir.