Güncelleme Tarihi:
Bilmediği mahallelerin otobüslerine biniyor, plan yapmadan yola çıkıyor, tanımadığı insanların evlerinde konaklıyor. Daha önce hiç karşılaşmadığı insanların 10 saniyelik videolarını alarak hayatlarından kısa filmler yaratıyor. Dinçer İşgel, Instagram’ın yeni özelliğiyle paylaştığı sinematografik hikâyeleriyle popüler. İşgel ile videolarını konuştuk.
İstanbul Kültür Üniversitesi, Radyo Televizyon bölümü mezunuyum. İnsanların hislerini göremiyoruz artık. Robotlaştık, yabancılaştık. Gerçekçi ve sade duyguları özlemiştim. Bunları videolarla ölümsüzleştirmek istedim. İlk çektiğim video Kapadokya’dandı. Yaşlı bir çoban ve etrafında kuzular...
Instagram’daki maceranız nasıl başladı?
Tüm paylaşımlar birbirine benziyordu. Yemek paylaşarak, kaldıkları otelleri paylaşarak kendi egolarını tatmin eden insanlar türedi. Ben başka hayatları paylaşmayı tercih ettim. İnsanların mutluluğunu, üzüntüsünü... Düşük kaliteli kamerası olan bir telefonla çekiyordum önce. Sonra telefonum bozuldu. Yardım kampanyası başlattım. Neden desteğe ihtiyaç duyduğumu anlattım. Yaklaşık 10 günde 2.750 lira topladım. Arkadaşlarım da destek çıkınca yeni bir telefon alabildim.
Sürekli seyahat halindesiniz. Video çekeceğiniz yerleri neye göre seçiyorsunuz? Bir sponsorunuz var mı?
Sponsor, destek yok, kendi kazancımla geziyorum. Otelde kalmıyorum zaten, kamp kuruyorum. İnsanlar zaman zaman evlerinde ağırlıyorlar.
İnsanları nasıl ikna ediyorsunuz?
Sadece ‘Çok güzelsiniz’ diyorum. Onlar da böylece kendi güzelliklerinin farkına varıp görüntülerini almamı kabul ediyorlar. “10 saniyelik bir videonuzu çekebilir miyim?” diye soruyorum, izin veriyorlar. Yönlendirmiyorum da... Sadece “Doğalınızla kalın” diyorum.
Başınıza enteresan şeyler geldiği oluyor mu?
Videosunu çektiğim bir kişi ilkokul öğretmenimin oğlu çıktı. Sonra öğretmenim beni aradı. Güzel bir tesadüftü benim için. Bir keresinde de bir adamın fotoğrafını çektim, sonradan “Neden çekiyorsun?” diye itiraz etti. Meğerse aranıyormuş. Tedirgin oldu ve silmemi istedi. İkna edebildim ama. Bir seyahatimde de Manisa, Akhisar’da sokakta bir adama otel sorduk. Bize “Otele gitmeyin, benim evde kalın” dedi. Eve girdik, 1+1 küçük bir öğretmen evi. “Beş dakika gidip geleceğim” dedi ama gelmedi… Biz rahat edelim diye arabasında uyumuş.
İstanbul yerine bir kasabada olmak yaratıcılığınızı mı ortaya çıkarıyor?
Hep aynı yerde olmak köreltir insanı. Keşan’da tarlada çalışan bir teyzeyle tanıştık mesela. Akşam “Eve bekliyorum sizi” dedi. Bize yemek hazırladı, çay yaptı. Çok güzel bir enerji bıraktı bizde.
Instagram Reels videolarınızla adınızı duyurdunuz. Sizce bu özellik neden birden bu kadar popüler oldu?
Günümüze hitap ediyor. Çünkü insanlar artık uzun görüntüler izlemekten sıkıldı. Ben de 15 saniyede bir kısa film gibi insanların hayatlarını anlatabiliyorum. Videolarımda bazen bir simitçinin, bazen bir hurdacının görüntülerini kullanıyorum. Görmezden geldiğimiz insanlar bunlar.
Özellikle tercih ettiğiniz şehirler, mahalleler var mı?
Uzun süre Tarlabaşı’nda yaşadım. Romanlar, Kürtler, Afganlar, Suriyeliler... Komün bir hayat yaşıyorlardı sanki. Bazen hiç bilmediğim bir mahallenin otobüsüne atlıyorum. Son durakta iniyorum. Karşıma ne çıkarsa çekiyorum.
İyi bir Instagram Reels videosu çekmek için neler gerekli?
Yollara düşmek lazım. İnsanlarla konuşmak... Durup hayatın akışını izlemek lazım. İşin teknik kısmından bahsedeceksek; telefonu sabit tutmak, doğru müziği seçmek...