Çıkamayacağımız zirve, inemeyeceğimiz vadi yok

Güncelleme Tarihi:

Çıkamayacağımız zirve, inemeyeceğimiz vadi yok
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2024 07:00

Görmeyenler de hem deniz tatili yapabilir hem de dağ, bayır gezebilir. Sizin başınıza gelebilecek kaza bizim de başımıza gelebilir. Birlikte gezelim, siz gördüklerinizi anlatırsınız, biz de o mekânın bize ne hissettirdiğini...

Haberin Devamı

Bana hep Kuzey denizleri öfkeli gelir. Karadeniz’le ilgili yazılan şiir, söylenen türkü, yöresel hikâyelerden kaynaklı sanırım. Güney’e inince ve Doğu’ya gidince, daha farklı bir hissiyat... Daha fazla yaşamış kültür, mitolojik milyonlarca hikâye...Gerçek ya da kurgu, bugüne nasıl gelindiğiyle
ilgili bir derdim yok ama hep oralarda olma isteği var içimizde. Dümdüz güneye gidince bir otele kapanınca da tatil oluyor. Sadece iyi bir otel yetebiliyor. Ortalama bir haftanızı o binadan hiç çıkmadan geçirebiliyorsunuz. Eğlenceli oluyor; gündüz deniz ya da havuz, gece yemek, eğlence... Bir de bir haftayı coğrafi mekânda geçirdiğimiz tatiller var ki çok yorucu olma ihtimali büyük. Ama farklı haz ve tatlar yaşatıyor. Tat derken yiyip içmekten bahsetmiyorum; duygusal tatlanma dediğim.

Haberin Devamı

Google’a bakınca her yere ulaşmak mümkün, YouTube’da da gezenlerin videoları var, aynı yeri iki farklı gezgin başka türlü anlatıyor. Videonun çekildiği açı farklı olunca gezginin kelimeleri de farklı oluyor.

Herkesin hisettiği farklı... Elbette anlatıyoruz yaşadıklarımızı. Deniz tatili yaptık ya da şuraya gittik, şunları yaptık deyince “Ya siz görmeden oralara nasıl gittiniz, bu anlattıklarınızı nasıl yapabiliyorsunuz” diye şaşıranlarla karşılaşıyoruz. Biz de sizin bunlara neden şaşırdığınıza şaşıyoruz. Sonuçta ihtiyaç ve gidilen yerlere duyulan merak bizi de sizin gibi yollara çıkarıyor. Başta biraz endişe yaşamıyor değiliz. Ama bu endişeler de yine yakın çevremizden ötürü oluyor. Biri peribacalarına gitmiş, anlatıyor, duramayıp lafa giriyorum; “Ben de merak ediyorum, ama gezmek açısından bir yardımcıya ihtiyaç oluyor herhalde, anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla” diyorum. Ve şöyle bir cevap alıyorum: “Pek de bir şey yok aslında, taş, kaya... Biraz da görsel” diyorlar. “Peki, yoksa bir şey neden bir saattir anlatıyorsunuz” desem, olmayacak, kapatıyorum konuyu.

Yani siz nasıl en tepeden güneşi izleyip pembenin, turuncunun, kızılın birçok tonunu ya da bir vadinin dibini görünce ne yaşıyorsunuz, ben de bunu bilmiyorum ama gidip orası bana ne yaşatacak bilmek istiyorum.

Haberin Devamı

Siz nereye gidiyorsanız ben de gitmek istiyorum. Sizinle aynı ortamı yaşayıp bunu paylaşmak istiyorum.

Ama ya orada başıma bir şey gelirse... Ama ya sizin de başınıza orada bir şey gelirse? Yani sizin başınıza gelecek, benim de başıma gelebilir. Bir fark yok aramızda. Tabii önce kazaların hep benim başıma gelme ihtimali geliyor aklınıza. Yüzlerce arkadaşım gitti Uludağ’a, ben de gittim. Kayak kazalarını hep görenler yaşıyor. Biz yaşamayız genelde çünkü bizi kayağa götüren ekip yeterli önlemi alıyor. Kayıp, yiyip içip, eğlenip dönüyoruz. Yani tırmanamayacağımız bir zirve, inemeyeceğimiz bir vadi yok bence. Yeter ki bizi manipüle etmeyi bırakıp bizimle yapmayı seçin, çok eğleniriz.

 

Haberin Devamı

BAŞLANGIÇ ENDİŞESİ...

Bizim tatille, eğlenmekle ilgili bir engelimiz yok, sadece sizin engel olan düşünceleriniz var. Bizde de biraz başlangıç endişesi var, birlikte aşabiliriz. Bu konuda rehberlik yapanlar da önayak olabilir. Ama bunu bir sosyal proje haline getirmek yerine her turunuzda bir-iki kişiyle yaparsanız çok daha rahat olur her iki taraf için de. Belli gün ve haftalarda bunu toplu yapmaya çalışıyorlar ve zorluk büyüyor. Bir otobüs görmeyeni tura götürürseniz hem onlar hem siz zorlanırsınız. Bir de hep böyle geziyormuşuz gibi bir algı oluşuyor toplumda. Bence hoş bir görüntü olmuyor. Yılın herhangi bir zamanında herhangi bir turunuzda olmak daha hoş. Bir de vicdan meselesi, bir lütufmuş gibi algılanıyor; “Engelliler Haftası’nda şunları da bir yere götürelim” der gibi oluyor. Tüm engelli camiası böyle düşünmüyor olabilir. Sadece kendisi gibi olanlarla gezmek isteyenler de... Ama bu durum farkında olmadan aramızda ayrımcılığa hizmet etmiş oluyor. Ben de sizden farklı bir hayat yaşamıyorum özetle, siz nereye giderseniz ben de gitmek istiyorum. Sizinle aynı ortamı yaşayıp karşılıklı bunu konuşmak, paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Başta söylediğim gibi iki gezgin aynı yeri farklı anlatır. Çünkü yaşayana göre değişir. Bir de benimle yaşayın aynı mekânı, bakalım birlikte nasıl yaşıyoruz. Yelkenlerimizdeki hangi rüzgâr bizi nereye atıyor? Hangi vadinin sesi kulağımıza ne söylüyor? Hangi doğa kokusu ne ifade ediyor? Bütünleştirelim bizdekilerle sizdekileri... Neyimiz eksikmiş birlikte öğrenelim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!