Güncelleme Tarihi:
Adını ilerleyen yıllarda daha çok duymaya hazır olun. Cem Yiğit Üzümoğlu, sahneye çıktığı an, izleyenleri koltuğa çivileyip büyüleyen oyunculardan ama yüz yüze geldiğinizde enerjisi adeta hüzünle birleşiyor. Sert ses tonuna rağmen, kıvırcık saçlarını geriye atıp kafasını kaldırdığında yüzündeki büyük gülümsemeye hafif bir acı eşlik ediyor; “Gülerken gülmeyi özlediğim içindir belki” diye anlatıyor bu durumu... 26 yaşında ve sohbete başladığımızda yaşından beklenmeyecek derinliğiyle şaşırtıyor. Bunun altında belki çocukluğundan beri yaşadıkları, belki iflah olmaz bir kitap kurdu olması yatıyor. Aynı anda yürüttüğü iki tiyatro oyunu ve bir belgesel filmle gündemde olan Cem Yiğit Üzümoğlu’ndan hikâyesini dinledik.
Herkes sizi konuşuyor ama kim olduğunuzu pek bilmiyor. Doğan Cüceloğlu’nun ‘İnsanın anavatanı çocukluğudur’ diye bir tanımlaması var. Sizin çocukluğunuza dair ilk hatırladığınız şey ne?
Mutlu olduğum. Bu bir anı gibi değil, daha ziyade bir his, bir durum gibi. Dönüp dolaşıp çocukluğunda yaşadığın, düşündüğün şeylerle karşılaşıyorsun. Bugün, içimdeki çocukla mücadele halindeyim. Kendime kök salmış olan çocukluğum bir an olsun peşimi bırakmak istemiyor. Fakat artık ne çocukluğum kaldı ne de anavatanım. Ben sorarım kendime, ben ne kadar insanım?
Sizinki nasıl bir evdi?
İngilizce öğretmeni anne ve babanın tek çocuğuyum. Güçlü kadınlarla büyüdüm. Annem, teyzelerim, anneannem, kardeşleri ve halam... İçimize sığmayan, sevgimizle kendimizi büyüttüğümüz bir aile. Erkekler genel olarak ikinci planda. Açıkçası bu durum benim çok hoşuma gidiyor çünkü ben ailemin Karadenizli kadınlarından çivi çakmayı, boya yapmayı, halı yıkamayı, çeşit çeşit yemek pişirmeyi, yamamı dikecek kadar iğne iplik kullanmayı öğrendim. Onlar olmasaydı ve bu kadar sevgi içinde büyümeseydim, mutluluğu içimde asla aramazdım. Herhalde o yüzden de hep onu arayacağım.
Sevmeyi yeni öğreniyorum
Anne ve babanız ayrı. Anneyle büyümek kadınlar konusunda neleri daha iyi kavramanızı sağladı?
Çocukken kızlarla daha iyi anlaştığımı düşünürdüm, öyleydi de gerçekten. Daha duygusal ve karmaşık gelirlerdi. O zamanlar kız arkadaşlarımı anladığımı zannederdim, şimdi fark ediyorum ki hiçbir şey anlamamışım.
Peki aşkı anlayabildiniz mi?
Aşkı yeni tadıyorum. Sevmeyi yeni öğreniyorum, yeni deneyimliyorum. Bilmiyorum, güzel hissettiriyor.
Bir insanda sizi en çok etkileyen, çeken nedir?
Olduğu gibi olan herkes güçlü ve çekici gelir bana. Tabii bir de zekâ...
Hayatınızdaki kişi kim?
Benim gibi Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu, opera sanatçısı. Gerçek bir sanatçı, gerçek bir insan. Ondan bana çarpan o kadar çok şey var ki! Işığıyla gözlerimi alıyor.
Sosyal medyada ses tonunuzu çok seksi bulanlar var. Avantajını meslekte yaşadınız mı?
Bence hep dezavantaj.
Neden?
“Ne bebeksi yüz, bir de şu sese bak!” diye dalga geçiyorlar. Bazen kendime yabancılaşıyorum. Özellikle sabah erken saatlerde. Çok konuşunca başım zonklardı. O yüzden artık çok konuşmuyorum (gülüyor).
Gülümsemenizde hep bir acı var. Sanki gülerken bile hüzünlü...
Bilmem... Gülerken bir daha gülemeyeceğimi düşündüğüm içindir belki.