Carrie Bradshaw bugün kaldığı yerden televizyona dönse anında lime lime edilir

Röportaj sebebiyle karşısına geçtiğiniz bir Hollywood yıldızının, ‘İstanbul’ sözünü duyar duymaz methiyeler düzmesini izlemek beklendik ve hatta sıkıcı bir durum: “Yakın arkadaşlarım var diyebileceğim bir-iki şehirden biri İstanbul...” İkinci sezona başlayan dizisi ‘Divorce’u konuştuk.

Yeni bir karakter; Frances banliyöde yaşayan, iki çocuk sahibi, bencilliği anneliğini bastırmış bir kadın... Carrie Bradshaw etkisini imha etme operasyonu olabilir mi bu dizi?
- Hayır, üzerime yapışan bir karakterden kurtulma çabası değil bu. ‘Carrie’ ile böyle bir ilişkim olması mümkün değil.

Oyuncu eşiniz Matthew Broderick’le 25 yıldır birlikte, 20 senedir de evlisiniz. 50’sinden sonra bir boşanma hikâyesine kafa yorma sebebi entelektüel bir merak mı yoksa tamamen kişisel mi?
- Boşanma, insanın belki de yaşayabileceği en kurnaz, sinsi, tehlikeli, sürprizli deneyim. Belki de yürüyebileceğin en ince çizgi; ne zaman ne tarafına düşeceğinden asla emin olamazsın. Bir tarafı son derece karanlık ve acı verici, öteki tarafıysa havadar ve yer yer komik. İki tarafın bu kadar zıt ve keskin olması ilgimi çekti. Nasıl oluyor da kopabiliyorsun? Kopup da ayakta kalıyorsun? Hikâyede kişisel hayatımdan ya da deneyimimden bir iz yok. Olması da gerekmiyor.

Biraz aldatmayı konuşalım...
- Aldatma bu. Ummadık bir şekilde kırılmış bir ilişkiyi iyileştirebilir ya da bastığın zemini ortadan ikiye ayırır. Yıllarca aldatırsın, kimsenin ruhu duymadan başlar ve biter... Özellikle aldatmanın doğasına ve sonuçlarına dair altını kazıyacak ve hayata dair öğrenecek çok şey var. Çünkü hepsi hayata dahil ve insanın içinde.

Rolünüz sizinle benzerlik gösteriyor mu?
- Hayır. Canlandırdığım karakterle aramızda, anne olmam dışında, hiçbir ortak nokta yok. Aldatan kadını daha sempatik gösterme gibi bir çabam da... Affedersiniz, bir oyuncu katil rolünü onunla empati kurmanızı sağlayacak kadar mükemmel oynuyorsa onu ‘katili insanileştirdi’ diye suçlayacak mıyız? Hem neden bu kadar korkuyoruz aldatan kadının ya da cinayet işleyen adamın sempatik görünmesinden? Hayatın kime, ne yaptıracağını kim bilebilir... Bu gerçekle ne kadar hızlı yüzleşirsek o kadar çabuk iyileşeceğiz.

Buraya gelmeden evvel, birkaç ‘Sex and the City’ bölümü izledim. Bugün Carrie Bradshaw gibi bir karakteri televizyonda düşünmek zor...
- Görüşüne kesinlikle katılıyorum. O karakterler günümüze ne politik, ne kültürel, ne sosyolojik ne de ekonomik olarak uyum sağlayabilir. Sosyal lince maruz kalınır. Lime lime ederler. Bu da, çok değil 10 yıl içinde yaşanan bu kültürel değişimin ne kadar dramatik olduğunu gösteriyor.

Dört beyaz kadın ve hiçbiri farklı bir renge, kültüre sahip değil. Son derece ‘beyaz’ konular konuşuluyor. Sizi hiç rahatsız etmedi mi?
- Zaman zaman bu konu hakkında eleştiri alıyorduk ve “Çok haklılar”dan başka bir şey diyemiyordum. Sonuçta hikâye, gerçekte yaşanmış köşe yazılarından derlemeydi ve o dört kadının gerçek hayatından esinlenilmişti. Bugünkü Carrie çok daha farklı olurdu, orası kesin.

Hâlâ güvende hissetmeyip konuşamayan kadın çok

Los Angeles’tan, Altın Küre Ödül Töreni’nden yeni döndünüz. Salonda farklı bir hava estiğini hissettiniz mi?
- Havası her zaman aynıdır. Çünkü orası Hollywood. Hollywood gerçeğinden ne kadar uzaklaşabilirsin ki! Fakat gecenin önceliğinin tamamen farklı olduğunu söyleyebilirim. Herkesin siyahlara bürünmesi, sözünün dürüst ve kalbinin açık olması önemliydi. Altın Küre, bu sürecin bir ‘lansman’ı gibiydi.

Lansman partisi bitti, herkes evine dağıldı. Sırada ne var sizce? Ya da ne olmalı?
- Bugüne kadar tüm görev ve yük, konuşmaya karar vermiş sayılı birkaç kadının üzerindeydi. Bakın, sayıca o kadar az olan kadın çıktı, konuştu ve neleri değiştirdi? İlk taş suya düştü, şimdi o halkalardan biri olma zamanı. Hâlâ, kendini yeteri kadar güvenli bir alanda hissetmediği için ayağa kalkıp #BenDe diyemeyen belki milyonlarca kadın var. Sadece ABD değil, her yerde; Avrupa’da, Türkiye’de...Başka ülkelerde de benzer bir uyanışın gerçekleşmesi için seferberlik ilan edilmeli.

‘Divorce’ dizisinin ikinci sezon yeni bölümleri Amerika yayınından 24 saat sonra, her pazartesi saat 19.00’da Digiturk’ün beIN Series Comedy kanalında.