Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek

Güncelleme Tarihi:

Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2025 07:007dk okuma

Ekranın en beğenilen kadın oyuncularından biri. Yetenekli, güzel, aynı zamanda doğal kalmayı seçenlerden. Canan Ergüder’le yeni oyunu ‘Bir mor ve ötesi Müzikali: ARAF’ için buluşuyoruz. Hayatını, evliliğini, anneliği ve oyunculuğu konuşuyoruz. “Savcım sana ne oldu, yazanlar var. Ne oldu bilmem. Aradan 15 sene mi geçti? Kanser mi oldum? Çocuk mu doğurdum? Üzerimden hayat mı geçti?”

Haberin Devamı

Canan Ergüder stüdyoya kuaförden geliyor. Sarı, kıvır kıvır saçları ve masmavi gözleriyle bana Meg Ryan’ı anımsatıyor. Elindeki matarada kahvesi bitmiş. Ona filtre kahve koyuyorum. Çok dobra. Mesleğinden sade kalmanın en iyisi olduğunu öğrendiğini söylüyor ve anlattıklarıyla bir kere daha büyülüyor. Başlıyoruz muhabbete...

Yeni oyununla başlayalım, ‘Bir mor ve ötesi Müzikali: ARAF’, ne anlatıyor?

Bir Hamlet uyarlaması diyebiliriz. Hamlet’in hikayesini Mor ve ötesi müzikleriyle harmanlayarak üç farklı zaman diliminde anlatıyor. 1600’ler, 1900’ler ve günümüz. Fakat bizim oyunumuzda Hamlet Oyunbozan; Danimarka Araf oldu. Ben kraliçe Gertrude’u yani Camgezer’i canlandırıyorum. Her karakter bir şarkı ismi.

16’ncı yüzyıldan 17’nci yüzyıla geçiş sırasında yazılmış bir hikâye. Bir metnin bu kadar güncelliğini korumasını neye bağlıyorsun?

Haberin Devamı

İnsanın buhranı çok güncel bir konu. Yıllar geçse de insanın naturası değişmiyor. Birçok insani duygunun ön planda olduğu bir metin. Sırttan bıçaklama, kandırma veya uyutma gibi konular zaten günümüzde olan, ezelden beridir gelen bir şey. İnsanlar da nedense dürüst olmaktan ziyade hep birbirlerini kandırma yoluna sapıyorlar.

Sence neden insanlar dürüst olmuyor?

Korkuyorlar, en derinine inersek ölüm korkusuna kadar giden bir şey. Dürüst olmak hem çok kolay hem de çok zor.

Sosyal medya devrinde ne kadar dürüstüz?

Filtre yoktur demek zorunda kalıyoruz, artık dürüstlük bu. Yani dürüstlük ‘No filtre’ demek... Baştan sona kandırmaca.

Sen ne kadar sosyal medyada vakit geçiriyorsun?

Çok az. Sevmiyorum, ayak uyduramıyorum... “Sosyal medyada değilim” diyemem ama aktif olamıyorum ve orada olanları hayretler içinde izliyorum. İnsanlar neler neler yapıyor! Ama bir yandan artık para kazanma yolu da bu, kendi kendime “Canan bir an evvel sen de bu sosyal medyayı kullan” diyorum ama gerçekten çok sıkılıyorum. Bir poz kültürü var. Ama ‘pozun doğal olacak’ gibi şeyler de bana doğallık dışı geliyor.

Peki sen doğal olmayı beceriyor musun?

Kendi hayatımda her zaman doğallığı seven biriyim ve beceriyorum. Kanser sonrası bir karar aldım, bunu ne kadar uygulayabileceğim bilmiyorum.

Nedir o?

Haberin Devamı

İçime bir şey çekmek ya da içime bir şey enjekte edilmesi, geçirdiğim hastalıktan sonra yapmamam gereken bir şey gibi geldi bana. Buna ne kadar dayanabilirim diye bakıyorum. Kazayaklarım çıktı, alnımdaki çizgiler belirgin, gülümseme çizgilerim belli, bunlarla barışık bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Kendimce yüz yogası yapıyorum. Ama televizyonda görüyorum ki kadınların bir kısmı ya yüzünü oynatamıyor ya da yüzü muhteşem görünüyor ama boynu yaş almış.... İnsan yine de ben de bir şey yaptırsam gibi şeyler hissediyor çünkü böyle bir baskı var. Her gün ‘Elimden geldiğince nasıl güzel kalabilirim’ diyorsun, bu bir savaş. Her gün aynada yüzüme bakıp ‘Evet, yaşlanıyorum ama bunu güzelce yapmaya çalışacağım’ diye karar alıyorum. Yine de bu o kadar zorlaşıyor ki... İnsanların fotoğrafların altına yazdıkları yorumlar inanılmaz.

Haberin Devamı

Buna maruz kalıyor musun?

Evet, ‘İstanbul Ansiklopedisi’ diye bir proje yaptım, yakında çıkacak. Tanıtımı yayımlandı. İnsanlar çok güzel tepki gösterdi ama altına yazılan bazı yorumlar vardı ki...

Ne yazmışlar?

“Savcım sana ne oldu” yazanlar vardı (2010’da ‘Behzat Ç.’ dizisinde savcı karakterini canlandırmıştı). Bunlar benim görüntüme, yaşlanmış olduğuma dair şeyler, yani ben böyle yorumluyorum, başka türlü nasıl yorumlayacağım? “Savcım sana ne oldu?” Ne oldu bilmem. Aradan 15 sene mi geçti? Kanser mi oldum? Çocuk mu doğurdum? Üzerimden hayat mı geçti? Peki, bunu yazanlar, size ne oldu? 15 yıl
önce siz neydiniz? Ben aynı kalamam, delirdiniz mi?

Haberin Devamı

Kızıyor musun bu yorumlara?

Yumruk atasım geliyor! Sen de çocuktun, kazık kadar oldun. O kadar hadsiz ve duyarsızlar ki, kendilerinde hak görüyorlar.

Özellikle genç yaşta yüzlerine dokunan, birbirine benzeyen oyuncular hakkında ne düşünüyorsun?

Bazı genç oyuncuları birbirinden ayırt edemiyorum. Diziler birbirleriyle aynı; aynı şeyler oynanıyor, aynı yüzler, aynı boncuk yaşlar... Güzellik kavramı da hep aynı, ben değişik bir insan gördüğümde heyecanlanıp “Ah işte bu kim acaba” diyorum.

Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek

‘PİJAMA-PALTO ÜNİFORMAM, HER SABAH ÜZERİMDE’

Kenan Ece’yle dokuz senedir berabersiniz, yedi senedir evlisiniz. İki aynı hayale sarılmış, aynı meslekteki insanın aynı evde olması nasıl?

Haberin Devamı

Birbirimizi anlıyoruz. Ben oyuncu olmayan bir insanın benim hayatımı anlamasını düşünemiyorum. Çünkü bazen yok oluyorum, bazen hep oradayım.

Eşinin ve senin aynı anda işiniz olduğunda ne oluyor?

Eşimin oyunculuk dışında artık hayatında var olan başka bir işi daha var. Babasıyla beraber ortak olup ‘Hermosa’ adında artizanal çikolata ve macaron dükkânı açtılar. Çikolata ve macaron’un yanı sıra ‘gelato’ yani İtalyan dondurması da üretiyor. Kenan bunun için İtalya’ya gidip eğitim aldı. Büyük bir özveriyle bu dükkânın üstüne titriyor. Buna oyunculuk da eklenince, haliyle ben de çalışıyorsam zaman yönetimi zor olabiliyor ama sorumluluklarımızı paylaşarak ve ailemizden yardım alarak bir şekilde hallediyoruz.

Oğlunuz Demir 7 yaşında. Onun varlığı rutinini nasıl etkiledi?

Benim hayatım; gece kaçta yatarsan yat, sabah 6.00’da uyanmalısın şeklinde. Uyanıyorum, ardından kahvaltısını hazırlıyorum. Sonra onu kapıdan çıkarana kadar geçen süre bir olay. Pijama-palto üniformam, her sabah üzerimde, onu servise bindiriyorum. Sonra ya spor ya uyku...

Anne-babasının ünlü olması onu nasıl etkiliyor?

Demir ünlü olduğumuzun farkında, daha çok dalga geçiyor. Ben onu koruyorum zaten, fotoğrafını paylaşmama kararı aldık, internette dönen önceden paylaştığımız sadece bir-iki karesi var. İnsanların benimle fotoğraf çektirdiğinin de farkında. Ama acayip şeyler yapanlar da oluyor. Çocuğun yanında gelip “İyi misin? İyisin iyisin” gibi şeyler diyenler çıkıyor. Beni sevdikleri için söylüyorlar ama yanımdaki küçük çocuğun da bunları yaşamış olduğunu düşünmüyorlar.

Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek

‘TOPLU TAŞIMAYA BİNEN BİR OYUNCUYUM’

14 yıl önce Savcı Esra ile bir anda tanındın, sonra ‘Güllerin Savaşı’ geldi...

Aslında bir anda tanınmadım. ‘Binbir Gece’den sonra 1,5 sene oturdum bekledim, işsiz kaldım... Kendime de o işten sonra söz verdim, bir süre kötü karakter oynamayacağım diye.

Tanınmayı sevdin mi?

Ben tanındığımın farkındayım, bu rahatsız da etmiyor, öyle de yaşamıyorum. Büyük anlamlar yüklemiyorum. Toplu taşımaya binen bir oyuncuyum.

Bu meslek sana ne öğretti?

Sade kalmayı, sade kalmanın en iyisi olduğunu, aynı zamanda hayatta her istediğimin her zaman olmayacağını...

Oysa oyunculara bakınca sanki her istediklerine kavuştukları sanılabiliyor...

Hiç öyle bir şey yok. Mesela bir gün varsın, bir gün yoksun; bir gün gençsin, bir gün yaşlısın. Bir gün gittiğin roller artık sana gelmeyecek.

Bunlara karşı ne yapmalı?

Metanetli olmak, her şeyi takmamak gerekiyor. Kendini bilmen lazım. Kendini bildiğinde daha sağlıklı bir beyin ve daha sağlıklı bir kalple hareket edebiliyorsun. O zaman başkaları seni yolundan çıkaramıyor. Azimli olmak önemli, bu meslekte düşe kalka bir yerlere varıyor insan.

Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek

‘KEMOTERAPİ SIRASINDA MENOPOZA GİRDİM’

Şu sıralar nasıl hissediyorsun?

Kanser sonrası şarkı söylemeye ve dans etmeye tekrar başladım. Bu hayatımda çiçek açtıran bir şey. Hayatta yapmak isteyeceğim şeyleri yapmaya odaklanıyorum.

Geçirdiğin kanserle ilgili süreçleri daha önce konuşmuştuk. Ama senin anlattıkların her zaman okuyanlara ve bu hastalığı yaşayanlara ilham veriyor... Ne demek istersin?

Bu hastalığı geçirenler, geçirmekte olanlar veya geçirip de benimle iletişim kuranlar oluyor, onlardan deneyimimi esirgemiyor, hep konuşuyorum. Bunun dışında şanslıyım ki hayat bir şekilde devam ediyor. Sadece günümü yaşamaya çalışıyorum. Altı ayda bir kontrollerim var ve bunlar sırasında panikleyebiliyorum. Çünkü vücut değişen bir varlık. Bunun içerisinde kanserden sonraki dönemin bana getirdiği menopoz var. Zaten olacaktı ama daha yakın bir vakitte oldu.

Zor muydu menopoz süreci?

Menopozla baş etmek her kadının yaşayacağı bir şey. Hastalığın yanında bunu çok genç yaşayan insanlar da var. Mesela meme kanserindeki tedavisi yüzünden 30 yaşında bir kadın menopoza girmek zorunda kalabiliyor. Ve bu vücuda çok ağır etki edebiliyor. Ben kemoterapi sırasında menopoza girdim. Yağlanma, eskiden verebildiğin kiloları çabuk verememe, uykusuzluk gibi değişimler oluyor. Uykusuzluk hayatımın çok büyük bir parçası.

Ne yapıyorsun bu konuda?

Yardım almak, doğru beslenmek ve mümkün olduğunca alkolden uzak durmak gerekiyor. Stres yönetimimizle ilgili doğru kararlar almak şart oluyor. Bu değişimler biraz ağır gelebiliyor insana. Sağlıklı bir yaşama doğru adım atmak en doğru karar. Vücut eskiden yaptığı şeyleri yapamadığı zaman aslında bize önemli bir mesaj vermiş oluyor. Bize de onu dinlemek kalıyor.

Canan Ergüder: Dürüstlük no filtre demek

‘UNUTMAM AMA HAYATIMI İNTİKAM ÜZERİNE KURMAM’

mor ve ötesi müziğiyle daha önce aran nasıldı?

İyiydi, şimdi de kendime kocaman bir playlist yaptım. 18-19 şarkı var. Hepsi oyunda belki söylenmiyor, birkaçı sadece iki mısra söyleniyor ama ne dediğini bilmek için şarkıların tamamını dinlemek istemiştim. Kendilerine has bir stilleri var, artık onları tanıyabiliyorum. Müzikleri de aynen öyle. Bambaşka, çok müthiş şairler. Sözlerinin bu kadar ‘Hamlet’e uyumlu olması, şarkıların 17’nci yüzyılda yazılmış bir metinle bağdaşması da muhteşem bir şey.

mor ve ötesi’nin seni en vuran şarkıları hangileri?

‘Araf’ ve ‘Oyunbozan’. ‘Oyunbozan’ı Şifanur Gül seslendiriyor, billur gibi bir ses. Aranjeleri Kaan Aslan yaptı, hepsi inanılmaz.

Oyununuz aynı zamanda bir intikam alma hikâyesi. Kimileri yıllar geçse de yapılanları unutmuyor gerçekten. İntikam duygusu olan bir kadın mısın?

Unutmam ama hayatımı intikam üzerine kurmam. Herkes tarafından sevilmek zorunda değilim. Ben de herkesi sevmek zorunda değilim. Ayrıca bazı insanı hayatından çıkarırsın çünkü sana iyi gelmiyordur. Benim hayatımdan çıkardığım insan da oldu, hayatından çıkarıldığım insan da oldu. Ama ben kötü biri değilim, bunu biliyorum...

BAKMADAN GEÇME!