Güncelleme Tarihi:
Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenlemeleri içeren 17 maddelik ‘Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 28 saat süren görüşmelerin ardından 30 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmişti. 273 milletvekilinin kabul, 224 milletvekilinin ret oyu verdiği yasa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da onaylanarak 2 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.
Peki, bundan sonra ne olacak? Mahallemizdeki, dükkânımızın önündeki sokak köpeklerini belediyeler toplayacak mı? Sokak köpeklerinin sayısının 4 milyon olduğu ifade ediliyor. Mevcut barınakların, daha doğrusu rehabilitasyon merkezlerinin kapasitesinin de 105 bin... Basit bir hesapla toplanan köpeklerin bu merkezlere sığmasına imkânı yok. Üstelik buralarda bakılmalarının maliyeti çok yüksek. Tam da bu yüzden sokak hayvanlarının öldürülmesinin yolunu açtığı gerekçesiyle toplumda tepkilere neden olan yasa teklifinin geri çekilmesi için hayvan hakları savunucuları uzun süredir mücadele veriyordu. Teklifin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi de onları durdurmadı. Daha yasa yürürlüğe girmeden birçok dernek, sivil toplum örgütü kolları sıvayıp gündelik yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olan sokak hayvanları için sosyal medya aracılığıyla çağrılar yapıp kampanyalar düzenlemeye başladı.
KISIRLAŞTIR, AŞILAT, KİMLİKLENDİR
Dört Ayaklı Şehir (Kent, Doğa, Hayvan Çalışmaları Derneği) sokak hayvanlarının toplatılma, barınağa hapsedilme ve öldürülme tehlikesine karşı ‘Can Yoldaşımı Yaşatacağım’ kampanyasıyla olabildiğince fazla sayıda sokak köpeği ve kedisini kısırlaştırıp, aşılatıp kimliklendirmek için çalışma başlattı. Ve halka kampanyanın sağlıklı yürütülmesi için bağış yapmaları çağrısında bulundu.
Dört Ayaklı Şehir kısa bir süre önce de yereldeki hayvan koruma ağlarını kuvvetlendirmek, olası hak ihlallerini belgelemek ve suç duyurusunda bulunmak için halkın ihbarlarının değerlendirileceği bir karşı arşiv oluşturmaya başlamıştı.
Sosyal medyada ses getiren, hayvanlarla ilgili birçok oluşumun destek verdiği bir başka çağrıysa yurtdışındaki hayvanseverlerin Türkiye’deki sokak köpeklerini sahiplenmelerine ilişkin. Elbette bu zor bir operasyon. Bu yüzden sürecin birçok aşamasında gönüllülere ihtiyaç duyuluyor. Örneğin sahiplenilen hayvanların yurtdışındaki yeni yuvalarına kavuşmaları için ‘uçuş gönüllüsü’ olunabiliyor. Özellikle Türkiye’ye gelip gidenlerin bu girişime katkısının çok önemli olduğu dile getiriliyor.
Bu arada Ankara-Kuğulu Park, Aydın, Nazilli ve Balıkesir-Ayvalık gibi birçok yerde sokak hayvanlarını korumak için yaşam nöbetleri tutuluyor.
‘BEKÇİ KÖPEĞİ YAPACAĞIZ’
Belediyelere tanınan süre 31 Aralık 2028’de sona eriyor. Kimi belediyeler çalışmalara başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi 5 yıllık eylem planı hazırlıyor. Ankara-Etimesgut Belediyesi de bir an önce eyleme geçeceklerini açıkladı. Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu’nun açıklaması da büyük destek gördü: “Yavru köpeklerimizi kreşlerimizde değerlendireceğiz. Biraz daha erişkin hale geldiğinde ilçemizin, belediyemizin otoparklarında bekçi köpeği olarak değerlendireceğiz. Yaşlı hayvanlarımızı da emekli ve sosyal tesislerimizde değerlendirerek canlılarımızın insan ilişkilerini biraz daha motive eder bir hale geleceğiz.”
‘AMACIMIZ DENETLEMEK DEĞİL, DESTEKLEMEK OLMALI’
Prof. Dr. Duygu Dalgın, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Öncelikle Türkiye’de barınak yok. 322 tane rehabilitasyon merkezi var. Kapasitesi de 105 bin. 4 milyon sokak köpeği var. Bu köpekler barınaklar tamamlanmadan toplanırsa öldürülecek. Yani yeni yasayla saha gerçeği örtüşmüyor. Bu noktada hayata saygılı insanların sokağa sahip çıkması gerekiyor. Her 22 kişiden 1’i bir köpek sahiplense sorun çözülecek. İmkânı olan sahiplenmeli.
- Yasa sorumluluğu veteriner hekimlerin üzerine atıyor. Belediyelerin üzerine korkunç bir yük bindiriyor. Onları yalnız bırakmamalıyız. Barınaklara sahip çıkmalıyız. Bunu yaparken amacımız denetlemek değil, desteklemek olmalı. Belediyelerin karşısında değil, yanında olacağız.
- Kuduzla mücadelede en başarılı ülkelerden biriyiz. Ama iddia ediyorum, 2-3 yıla kuduz ve ısırma vakalarıyla başa çıkamaz noktaya geleceğiz. Çünkü sokak köpekleri tıpkı bir muhafız gibi çakal, sansar, yaban köpeği gibi türlerin şehirlere gelmesini engelliyordu. Köpekleri ortadan kaldırdığınızda bu yaban hayvanları köylerimize, şehirlerimize gelecek.
‘HAYVANLARIN SOKAĞA DÖNMESİNİ SAĞLAMALIYIZ’
Dr. Mine Yıldırım, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi, Dört Ayaklı Şehir Derneği’nin koordinatörü
“Yasa, Resmi Gazete’de yayımlandı ama hukuki olarak itiraz yolu açık ve veto edileceğine inanıyoruz. Yapılacak çok şey var. Öncelikle sokakta yaşayan, henüz mikroçiplenmemiş hayvan varsa hızlı bir biçimde tüplenmesi, kısırlaşması, aşılanması gerekiyor. Önceden yerel yönetimler bu süreçleri tamamladıktan sonra hayvanları yerine bırakmak zorundaydı. Şimdiyse hayvanların barınakta tutulmasının hem yasal hem de fiziksel koşulları olmadığı için bu hayvanları yeniden sahiplendirmek durumunda. Hayvanın tıbbi işlemleri tamamlandıktan sonra barınağa hapsedilmeden yeniden sokağa dönmesini sağlayabilmesi için mikroçiplenmesi sürecinde hepimize çok iş düşüyor. Bir köpekle yaşamak isteyenler ciddi düşünmeli, bunu bir anlık hevesle, bir anlık bir duyguyla yapmamalılar. Biz ve bizim gibi hayvan savunucuları köpek sahiplenecekler için bu süreci kolaylaştırmaya hazır ve açığız.”
‘YENİ YASADA ÖLDÜRMEK İÇİN NEDEN ÇOK’
Senem Demirel Acar, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
- Şimdi bize çok daha fazla iş düşüyor. Aslında biz bundan önce de aynısını yapıyorduk. Halk savunucuları, sokağındaki hayvanı besleyen, bakanlar olarak onları her koşulda koruduk, kolladık ve bundan sonra da aynısına devam edeceğiz. Ancak yasa çıktı diye, gündemde fazla tutulduğu için, çok hızlı bir şekilde uygulamaya başlayanlar olabilir. Bu konuda herkes gözünü kulağını açmalı. Eğer bakımevi olmayan bir yerde toplama yapılıyorsa onun takibi mutlaka yapılmalı.
- Yasada hayvanları ‘öldürmek’ için birçok neden var. Bulaşıcı hastalık, kuduz riski, çevre ve diğer hayvanların sağlığı için risk oluşturması, su kaynaklarını yok etme tehlikesi gibi… Popülasyonun kontrol altına alınamaması, kısırlaştırmanın yetersiz kalması... Sahiplendirilme olasılığı ve niteliği olmaması, hepsi öldürme sebebi....
- Artık belediyeler, hayvanseverler, STK’lar, hak savunucuları birlikte hareket etmeliyiz. Belediyelerden, bakımevlerinden elimizi çekmeyelim.
- Sahiplenme bilinci oluşturmalıyız. Çünkü bizde moda hayvan varsa o satın alınıyor. Bu sebeple de bakımevlerinde hayvanlar sahiplenilmeyi bekliyorlar.
- Şahıslar yerine kurumsal çalışmalar yapan dernek ve STK’lara bağış yapılmalı.
- Hukuki olarak yasayı sadece ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyabilir.