Buna da tesadüf diyemezler artık!

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2019 08:00

Gazi Koşusu heyecanı geride kaldı ama beşinci kez bu büyük derbiyi alan Ahmet Çelik’le rakibi Halis Karataş’ın yarış öncesi yaşadığı at çekişmesinin yankıları sürüyor. Peki bu süreçte aslında neler oldu? Rekortmen jokey Ahmet Çelik anlattı: “Kafama koymuştum, ne olursa olsun kazanacaktım.”

Haberin Devamı

Jokeyler arasında Gazi Koşusu’nu tam yedi kez üst üste alacağınız konusunda bir öngörü var. Beş bitti, iki daha mı var yolda?
- O bir espriydi, nasıl bu kadar yayıldı anlamadım. Aile gibiyiz, bir gün oturuyoruz; “Şeyhimiz buyurdu, Ahmet yedi kez kazanacak dedi” türü bir laf çıktı, güldük eğlendik. Sonra kulaktan kulağa yayıldı, bu hale geldi. Tabii inşallah daha çok kazanırım ama öngörmek mümkün değil böyle bir şeyi.
◊ Beşinci zaferi bekliyor muydunuz? Çünkü hazırlık sırasında The Last Romance sizin birinci tercihiniz değildi; Halis Karataş’ın iki hafta önce binmeye karar verdiği Long Runner’la koşacaktınız. Son anda dengeler değişti, nasıl oldu bu?
- Geçen sene kazanır kazanmaz, önümüzdeki yıl hangi atla koşacağım, onu aramaya başladım. Sonuçta Gazi Koşusu’nu kazanmak her jokeyin hayali, iyi bir atla koşmak için çabuk davranmak lazım. Sayın Arif Kurtel’in dört atı vardı, teklif götürdük. Favori tabii ki Long Runner’dı ama bana teklif edeceklerini düşünmüyordum çünkü o ahırın başjokeyi değilim.
◊ Böyle bir hiyerarşi mi var?
- Yani, düzen var diyelim. Ahırın en iyi atlarını o ahırla çalışan jokeyler biner. O ahırın başjokeyleri de Halis Abi (Karataş), Akın Sözen, Tolga Yıldız... Biz başka ekiplerle çalışıyoruz. Kurtel ekürisinin dört atının da kazanma şansı olduğundan teklif götürdüm. Ama bana Long Runner’ı önereceklerini hiç beklemiyordum.

Buna da tesadüf diyemezler artık


Gazi’ye haftalar kala atsız kaldım
◊ Peki neden bu seçimi yaptılar sizce?
- Atlar değerli, iyi jokeyler binsin istenir. Bizim de başarı grafiğimiz hayli yüksek. Halis Abi de kısrağa (The Last Romance) binmek istemiş, o yüzden de bizi seçmişler. Yani menajer öyle anlatmış. Biz de “İyi, at zaten favori. Rahat bir yarış kazanırız bir aksilik olmazsa. Bu atı geçen olamaz” diye sevindik...
◊ Tüm bunlar bir sene önce mi yaşandı?
- Aşağı yukarı... Long Runner kış süresince dinlendi, yaz gelince yarışlarda koşmaya başladık. İlki Yarışseverler Koşusu’ydu. Bir baktım, kondisyonu pek iyi değil. Ama uzun aradan sonra ilk kez koşuyor, kondisyon eksikliği herhalde diyerek kendimi kandırmaya çalıştım. Bir yarış daha koştum, at yine pek iyi değil. O sırada yarışın diğer favorisi Yamanlarbeyi’ne binmem için teklif geldi ama reddettim.
◊ Neden?
- Çünkü aylar öncesinden Long Runner’a bineceğim diye söz vermiştim. Atın performansının iyi olmadığını bile bile yine de koşacaktım. Bu riski aldım. Gazi’den bir önceki Sait Akson Koşusu’nu da atı üzmeden, yormadan koştuk. Enteresan bir şekilde, Gazi’ye birkaç hafta kala, at sahipleriyle iletişim kopukluğu yaşamaya başladık. “Long Runner’la biz koşacağız değil mi” diyoruz, cevap yok, “Konuşacağız, bakacağız” filan deniyor ya da...
◊ Tüm sene böyle bir iletişim kopukluğu yaşamış mıydınız?
- Hayır. Dediğim gibi birçok yarış koşarak atı hazırladık. Ama Gazi’ye bir-iki hafta kala bu durum yaşandı. Diğer bize teklif edenlere de “Hayır” demiş bulundum. Çünkü bir sözümüz vardı. Ve Gazi’ye haftalar kala ben atsız kaldım.
Halis Abi’ye kızmıyorum,
at sahibinin yanlışı
◊ Yani neredeyse yarışamayacaktınız... Neler düşündünüz o an?
- Valla “Herhalde bunlar ata Halis Abi’yi bindirecekler. O zaman kısrak boşa çıkar. Performansını beğeniyorum, önerirlerse ben bu ata binerim” dedim. Kaybettiğimi kaybetmişim, bu saatte yapabilecek bir şey yoktu. Başka atlara teklif götürebilirdim, onlar kendi jokeylerinden cayıp bana atları verebilirlerdi. Ama ben böyle bir davranışı etik bulmam. Bir şekilde cevap vermelerini bekledim.
◊ Size söz verilen ata Halis Karataş’ın bineceğini kesin olarak ne zaman öğrendiniz?
- Yarışa 14 gün kala. Son dört senenin şampiyonuyum, atım yok. “Kısrak hakkında ne düşünüyorsunuz” dedim. “Pek şansı yok” dediler. “Bence var, isterseniz binmek isterim” dedim. Beş dakika içinde “Tamam” dediler. İçimden “Ne olursa olsun ben bu atla kazanacağım, kafama koydum” dedim.
◊ “Ben Halis Karataş’ın binmek istemediği atla bile kazanırım, herkes görsün” düşüncesi içinde miydiniz yoksa atın şansı var mıydı?
- Bakın, ben Halis Abi’ye kızmıyorum. Tabii ki her jokey en iyi ata binmek ister. O da işini yapıyor. Bu, at sahibiyle ilgili; at sahibinin yaptığı yanlış. Neyse ki kısrağa binmemi kabul ettiler, ben The Last Romance’i şanslı görüyordum.
◊ Gazi’den bir hafta önce ünlü jokey Süleyman Akdı’yla konuşmuştuk, “The Last Romance hiçbir şey yapamaz” demişti...
- Süleyman Abi geçen sene de “Neden ‘Hep Beraber’i seçtin, o hiçbir şey yapamaz” dedi. Gazi’yi kazandım. Çünkü benim hislerim var. Bir ata binmesem bile, televizyonda izlesem bile o atın kazanıp kazanamayacağını bilirim. Allah vergisi bir yetenek ama bana normal geliyor.
◊ Halis Bey sizce o yüzden mi sizin atınızı seçti?
- Olabilir. Biz de onu düşündük aslında. “Bildiği bir şey var herhalde” demiş olabilir. Ama dediğim gibi, kızgınlığım yok. Ben de yeri gelir, kardeşimin binmek istediği atı bile alabilirim.
Buna da tesadüf diyemezler artık

Ekrem İmamoğlu’nu yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim
◊ Beş sene üst üste Gazi derbisini kazandınız. Dünya üzerinde böyle bir rekor yok. Ama buna rağmen başarınızın tesadüfi olduğu, sadece şanslı olduğunuz yönünde söylentiler de var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Tabii ki şans faktörü çok önemli. Hayatta çok önemli. Ama ben 14 yaşımdan beri at biniyorum, 10 bin yarış koşmuşum, 2 binin üzerinde yarış kazanmışım. Beş kez üst üste Gazi’yi almışım. Hepsi mi şans yani? Buna da tesadüf diyemezler artık. Bıraksınlar bu işleri... Ben işimi yaparım, koşarım, kazanırım. Her şey nasip işi.
◊ Kupayı alırken “Her şey çok güzel olacak” dediniz, Ekrem İmamoğlu hakkında ne düşündünüz?
- Onu orada görünce inanılmaz sevindim. Yüz yüze geldiğim zaman sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim. Sanki 10 senedir arkadaşmışız gibi bir sevinç yaşadım. Ben siyasetle ilgili bir adam değilim. Ülkemi seviyorum, kim ülkeme iyi hizmet verecekse o iş yapsın. Yoksa siyasetle alakam yok. Beş kez de Gazi’yi kazanmışım, o sırada onun sloganı “Her şey çok güzel olacak” cümlesini kullandım. İnşallah da çok güzel olacak.
Çocuğum jokey olsun istemem
Urfa Suruçluyum. Bizim orada atçılık yaygındır. Ailemin maddi imkânı yoktu, babam çiftçiydi. Dokuz kardeş, annem ve babam iki odalı bir evde yaşıyorduk. Bir yarış atı aldı babam. Dokuz yaşındaydım. Atları alıştırma döneminde hafif kilodaki çocuklar bindirildiği için, babam da atımıza beni bindirmişti. İlk bindiğimde çok korktum, “İndir” diye ağladım. Sonra alıştım.
O dönem oto tamirciliğine başladım çırak olarak. Hiç sevmedim. Atları sevdiğim için jokey olmaya karar verdim. 2004’te apranti eğitimi için İstanbul’a geldim. Cepte para yok, okulda sadece bir öğün yemek yiyebiliyorum, ahırlarda, seyis odalarında uyuyorum. Çok süründüm. Ama pes etmedim. İki yıllık apranti eğitiminin ardından 14 yaşında at binmeye başladım. 100 yarışı kazandıktan sonra jokey oldum. İyi ki de oldum. Ama derseniz, çocuğun jokey olsun mu? Hayır, tercih etmem. Çünkü biliyorum neler çekeceğini bu yolda...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!