Bu yıl hayvanlar âlemine dair ne öğrendik?

Bilimsel keşifler ilgi çekici ama hayvanlarla ilgili olanlar (tabii canlarını yakmadan yapılıyorsa) çok eğlenceli. Hayatı paylaştığımız hayvanların dünyası bizimkinden çok da farklı değil. Onlar da hayatta kalma mücadelesi veriyor, kızıyor, seviyor ya da dalga geçiyor... İnternet sitesi HuffPost hayvanlarla ilgili birkaç araştırma sonucunu toparlamış. Biz de bir özetini sizlerle paylaşalım, dostlarımızı biraz daha yakından tanıyalım istedik.

276 farklı yüz ifadesi...

Eğer birden fazla kediniz varsa birinin diğerinin şapşallıklarını bir yan bakış fırlatarak kınadığını görmüşsünüzdür mutlaka. Kasım ayında hayvan davranışları hakkındaki bilimsel dergi ‘Behavioral Processes’te yayımlanan bir araştırmaya göre evcil kediler birbirleriyle 276 farklı yüz ifadesiyle etkileşime giriyormuş. Araştırmacılar çalışmayı Los Angeles’taki bir kedi kafesindeki 50 kadar kediyi izleyerek yapmış (Herhalde çok eğlenmişlerdir).

İki hafta önce yazmıştık. Tokyo Üniversitesi’nde immünoloji profesörü Toru Miyazaki kedilerin böbrek sorununa çare olacak bir ilaç geliştirmek ve ömürlerini 30 yıla kadar uzatmak için kolları sıvamıştı. Heyecanla bekliyoruz. Hayvan sağlığına yönelik biyoteknoloji firması olan ‘Loyal’ de köpeklerin ömrünü uzatacak bir ilaç üzerinde çalışıyormuş.

The Royal Society Open Science dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre Avrupalı dişi kurbağalar, erkek kurbağaların istenmeyen ilgisinden kaçınmak için ölü taklidi yapıyormuş. Kısa ama ‘çetin’ geçen çiftleşme mevsiminde erkekler dişilere taciz, cinsel baskı uyguluyormuş. Dişiler hayatta kalabilmek için bu çözümü bulmuş. Belki de araştırmanın asıl kanıtladığı, erkek kurbağalarla erkek insanların benzerliğidir!

Japonya’da yapılan bir araştırma cenin gelişimi veya erken bebeklik döneminde kedi-köpeğe yakın olan çocukların, olmayanlara göre daha az gıda alerjisi yaşadığını buldu. 65 bin’den fazla bebeği kapsayan analiz, evde köpekleri olan çocukların yumurta, süt ve fındığa, kedisi olanlarınsa yumurta, buğday ve soya fasulyesine karşı alerji geliştirme ihtimali daha az.

Sussex Üniversitesi’ndeki bir araştırmaya göre martılar insanların ilgi duyduğu yiyeceklere yöneliyor. Araştırmayı yapanlardan nötoetoloji (özellikle sinirsel uyarıların, mekanizmaların canlı üzerindeki etkilerini araştıran bilim dalı) profesörü Paul Graham “Martılar cips sevecek şekilde evrimleşmedi. Zamanla yiyecek elde etmek için insanlarla ilişki kurmayı öğrenmek zorunda kaldılar. Bu bir zekâ göstergesidir” diyor. Kuşbeyinli lafı bir iltifat olmalı bence.

Biz evcil olduklarını düşünüyoruz ama aslında kedi dediğimiz hayvan gerçek bir yırtıcı. Ve gerçek şu ki dünya üzerinde 60’tan fazla türün yok olmasından sorumlular (insana kıyasla devede kulak tabii). Ve imkân bulsalar (yani dışarı çıksalar demek istiyorum çünkü evde ancak sinek, karafatma falan bulabiliyorlar) 2 bin 84 farklı türü yeme ihtimalleri var (Bizde sokakta o kadar farklı tür olmadığı için endişelenmeye gerek yok).

Ekim ayında Avustralya Queensland Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, horozların kendilerini aynada tanıyabildiklerini öne sürüyor. Bu hayvanlarda özfarkındalığı ölçen klasik bir test. Ve ‘ayna testi’ni geçen bir avuç insandışı hayvan arasında büyük maymunlar, şişe burunlu yunuslar, filler, saksağanlar ve kargalar da var. Önceki araştırmalar da tavukların sayı sayabildiğini ve empati kurabildiklerini öne sürüyordu. Kanat yerken hatırlamakta fayda var...