Güncelleme Tarihi:
“Röportaj yapalım mı?” diye onu aradığımda “Çamaşırları astım. Tam yogaya başlayacaktım aradın” diyerek telefonu açıyor. Köy hayatının verdiği huzur Göksel’in sesine de yansımış: “Doğayla bağım arttıkça; kendimle, insanlarla ve yaşamla bağlarım kuvvetlendi. Bu büyük enerjinin içinde olumlu hislerim de arttı” diye anlatıyor. Son günlerde bir yandan yeni şarkılar yaparken bir yandan bahçesindeki domateslerin olgunlaşmasını bekliyor. Doğal besleniyor. Saçlarını sevgilisi kesiyor. Manikürden vazgeçip ellerini kendi haline bırakıyor. “Göründüğümden de edalıyım” diyen Göksel, önce sevgilisi Osman Şahin’in objektifine poz verip sonra başlıyor anlatmaya...
Karantinayı Muğla’da bir köy evinde geçirdiniz. Ne zamandır oradasınız?
İki ayı aşkın süredir.
Nasıl karar verdiniz?
Ülkemizde ilk vakanın açıklanmasıyla birlikte kendimi karantinaya aldım. İstanbul’daki evimdeki yaşamım beni aşırı kaygılı, obsesif hale getirmeye başlamıştı. Erkek arkadaşımla İstanbul’dan uzaklaşıp, doğaya yakın olup kendimizi güvende hissedeceğimiz bir yere gitmeye karar verdik.
23 Mart’ta evime bir daha ne zaman döneceğimi bilmeden, Muğla’ya doğru yola çıktık. İlk günlerimizi kız kardeşimin yazlık evinde geçirip sonra köyün içinde eski bir taş eve yerleştik. Evimiz gerçek anlamda bir köy evi olmasa da Ege’de varlığını daha önce pek bilmediğim gerçek bir köy yaşamının içindeyim.
Varlığını bilmediğiniz bu yeni dünyada nasıl bir hayat kurdunuz?
Böyle olağanüstü bir zamanda, bilmediğim bir yerde, alıştığım konfordan çok uzaktaydım. Fakat köy bizi öyle içten kucakladı ki hemen uyum sağladık. Baharın ilk günleri, gelincik çiçekleri, komşudan gelen sıcacık yemekler, bahçede serili çamaşırlar, insanlar arasında büyük dayanışma, içtenlik... Köydeki hayatım bana artık İstanbul’da kaybettiğimiz, özlediğim çok şeyi hatırlattı.
Güzel kayıtlar yaptık, yeni hayatım çok daha ilham verici
Günleriniz nasıl geçiyor?
İki aydır ev işleri, yemek derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Tahmin edersin ki ev işlerinde çok da maharetli değilim. Ama mutfağı çözdüm. Birkaç haftadır köyümüzden bir hanım ev işlerinde yardıma geliyor, ben de çalışmalarıma daha çok zaman ayırabiliyorum. Evin bir odasını stüdyo olarak kullanıyoruz. Çok güzel kayıtlar yaptık. Yeni hayatım çok daha ilham verici. Burada yaptığımız kayıtlar bana çok huzurlu ve sıcak geliyor.
Nasıl bir ilham?
Bazen kendimi bir rüyanın içindeymişim gibi hissediyorum; pandemi hiç olmadı, bu köy benim hayal ürünüm, son iki buçuk aydır yaşadığım her şey sanki o rüyanın içinde geçiyor. Hayatım çok hızlı başka bir hale savruldu.
İstanbul’a değil ama sahneye bir an önce dönmek istiyorum
Yakında yeni bir single’ınız çıkacak. Bu hislerin yeni şarkıya etkisi ne oldu?
Şarkıyı geçen yıl yine buralarda yazmıştım. Bugünkü hayatımla bağlantısına şaşırıyorum. Temmuz sonuna kadar single’ı yayımlamayı planlıyorum.
Şehri hiç özlemiyor musunuz?
İstanbul’u çok severim. Doğduğum, büyüdüğüm şehir İstanbul, biraz uzak kalsam özlerim. İlk defa hiç özlemedim. Son yıllarda büyük şehirlerin temposu gerçekten çok yorucu bir hal aldı. Şehirleri vahşice talan ettik. Şimdi doğa bu virüsle bize önemli bir ders veriyor.
Köyde kalıcı bir hayat kurar mısınız?
Belki iki şehirli bir hayat kurabilirim. Konserlerimi ve müzisyen arkadaşlarımı çok özledim. İstanbul’a değil ama sahneye bir an önce dönmek istiyorum. Çok uzun yıllardır sahnedeyim, bu kadar ayrı kalmak çok tuhaf geliyor.
Kurda ‘canavar’ diyorlar ve o canavar bu aralar sık sık yakınlara gelip kuzuları kapıyor
Orada doğal mı besleniyorsunuz?
Komşunun tavuğunun yumurtası, tarlasının marulu, soğanı derken oldukça organik ve sağlıklı beslendim. Şimdi sabırsızlıkla domateslerin olgunlaşmasını bekliyorum.
Bu yeni hayatta sizi şaşırtan neler oluyor?
Burada çobanlık, çiftçilik yapan komşularımız var. Onlarla sohbetlerimizde, her defa beni şaşırtan yeni şeyler duyuyorum. Mesela kurda ‘canavar’ diyorlar ve o canavar bu aralar sık sık yakınlara gelip kuzuları kapıyor. Toprağına emek veren insanlar. Nasıl çalışkan, nasıl özverililer. Doğanın bilgisi ve erdemiyle yaşıyorlar. Köyde akşamüstü çan sesleriyle koyun sürülerinin dağdan dönüşünü seyretmeye bayılıyorum. Bir de yılanlar ve akrepler var. Burada yaşıyorsanız hangisi zehirli hangisi değil öğrenseniz iyi olur!
Kendinize dair farkındalıklarınız neler oldu?
Gereksiz endişelerle kendimi çok hırpalamış olduğumu anlıyorum. Eskiden dert ettiğim pek çok şey şimdi artık çok önemsiz. İçindeyken rutinim haline gelen yaşam şeklimin beni ne kadar yorduğunu hiç farketmemişim. Halbuki biraz dışına çıkmak, biraz da dinlenmek ne kadar kolaymış. Mutlu olmak için ihtiyaç duyduğumu düşündüğüm çok şeye aslında hiç ihtiyacım olmadığını da fark ettim. Hayat en basit haliyle çok daha güzel. Kendimi öz halime en yakın ve özgür hissediyorum.
Göründüğümden de edalı biriyim
Göksel dendiğinde akla buğulu bakışlar, içe dokunan bir ses... Ruha, kalbe işleyen şarkı sözleri geliyor. Gerçekten öyle yaşayan bir kadın mısınız?
Evet, melankolik bir yanım var. Şarkılarımda hissettiğinizden çok farklı değilim. Sadece müziğimde hüzünlü tarafım; neşeli, oyunbaz yanımdan daha fazla öne çıktı.
Ruhunuzun bu naiflikten uzak taraflarında, daha kirli nasıl bir Göksel var?
Hepimizin daha karanlık tarafları var. Sadece algılandığımdan daha güçlü olduğumu net olarak söyleyebilirim.
Göründüğünüz kadar ‘edalı’ biri misiniz?
Göründüğümden de fazla (gülüyor).
Sizi kimi çok naif kimi seksi buluyor. Sizce?
Zaman zaman iki halim de mümkün.
Hakkınızda ne söyleseniz bizi şaşırtır?
Oldukça iyi bir aşçıymışım meğerse! Ben de hâlâ şaşırıyorum, onca bilgi, bu maharet nereden geldi diye.
Annem Türkan Şoray’a, babam Kadir İnanır’a benzerdi
- Gençliğinde annem gerçekten Türkan Şoray’a benziyordu. Babam da Kadir İnanır’a. Tabii o vakitlerde esmer güzeli bütün genç kadınları Türkan Şoray’a benzetirlerdi.
- Annem üç çocuklu bir ev hanımı. Bugünlerde onu çok iyi anladım. Meğerse nasıl da ağırmış yükü. Edalı, romantik, doğa ve şiirsever güzel bir kadındır. Annemin şiirleri, babamın güzel sesiyle büyüdüm. İkisinden de çok şey almışım.
- Çocukluğuma dair ilk, Suadiye’deki evimizin bahçesindeki bahar günlerini hatırlıyorum. Babam gerçek bir müziksever. Evimizde radyo hiç susmazdı. 13 yaşımdayken müziğe ilgimi, heyecanımı fark eden babacığım, bir gitar almıştı. Hayatımda aldığım en güzel hediyedir.
Meğer yalnızlığa övgüler düzüyormuşum
Şarkılarınızdaki kadar romantik misiniz?
Doğuştan! Yeni yeni biraz gerçekçi olmayı öğrendim.
Yıllardır şarkılarınızla aşkı anlatıyorsunuz. Aşk sizi nasıl etkiler?
Hep iyi geldi bana. Acısı bile. Aşkı anlatmak zor. Her an uçacakmış gibi gelen, tarifi zor bir his.
Son konuştuğumuzda hayatınızda biri yoktu…
Hayatımda çok şey değişti. Meğer çift olmanın, paylaşmanın güzelliğini unutmuş, yalnızlığa övgüler düzüyormuşum. Bu olağanüstü dönemde erkek arkadaşımla paylaştıklarımız, ilişkimizi daha da derinleştirdi. Biri bana geçen yıl, bir yıl sonraki hayatımı anlatsa şaşar kalırdım herhalde.
Sevgiliniz Osman Şahin tanıdığımız biri mi?
Tanıdığınız biri değil. Çok yetenekli bir müzisyen, sanatçı. Benim için çok özel biri.
Manikür başarısızlıkla sonuçlandı
Saçlarımı erkek arkadaşım kesti, keserken çok da eğlendik. Saç boyama işi hiç kolay değildi, bir şekilde onu da çözdük. Ama manikür kısmı çok büyük başarısızlıklarla sonuçlandı, sonunda ellerimi kendi haline bıraktım.