Güncelleme Tarihi:
Zorlu bir yarışma. IPA (International Photography Awards - Uluslararası Fotoğrafçılık Ödülleri)... 120 ülkeden binlerce yarışmacı katılıyor. Discovery of the Year 2020’yi, yani Yılın Keşfi büyük ödülünü alansa bir Türk, aslen avukat olan, iki çocuk annesi F. Dilek Uyar... Yarışmayı kazandığını sosyal medya hesabından büyük bir coşkuyla duyurdu Uyar... Kendisine de büyük sürpriz olmuş bu ödül...
Bugüne kadar birçok uluslararası yarışmada birinciliği var; genellikle tekli ve estetik yoğunluklu işler yapıyor. Bu kez 10 fotoğraflık bir COVID serisi hazırlamış Uyar. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, yoğun bakım ve enfeksiyon servisinde çekimler yapmış. “Tekli fotoğraflarımın başarı kazanmasından sonra sorumluluk almam gerekiyordu. Bir hikâye anlatmalıydım. Tarihi aslında fotoğraflar yazıyor. Yıllar sonra bu dönem, bu dönemde çekilen fotoğraflarla hatırlanacak. Onlarca hastaneye, kuruma başvurdum, pandemiyi belgelemek istediğimi yazdım. Hiçbir yerden izin çıkmadı. Artık pes etmiştim ki bir Instagram canlı yayınına katıldım. Durumdan bahsettim ve dinleyenlerden bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı doktor ‘Gelin ben izin işini halledeyim, siz de bana fotoğraf çekmeyi öğretin’ dedi. Bir aya yakın süre her gün gittim geldim” sözleriyle anlatıyor nasıl yaptığını da...
F. Dilek Uyar, avukat. 10 yıldır fotoğraf çekiyor. 5 yıl önce fotoğrafla daha çok ilgilenebilmek için ofisini kapatmış, bir firmada yarı zamanlı şirket avukatlığı yapıyor. İki çocuğu ve eşiyle Ankara’da yaşıyor.
Artık eğitim vereceğim
Pek çok kişi pandemi nedeniyle mecbur kalmadıkça hastaneye gitmezken bir ay boyunca her gün hem de enfeksiyon servisine gitmek korkutucu olmuş mu? Olmuş, hem de çok... Hatta eşi birkaç gün konuşmamış onunla, bu riski aldığı için.
10 yıldır fotoğraf çeken ve bu kadar ödülü olan bir fotoğrafçı olarak neden hiç sergi açmadığını sorduğumda Pandora’nın kutusu açılıyor ve F. Dilek Uyar, Türkiye fotoğrafçılığı için oldukça sert açıklamalar yapıyor: “Şiir yazıp matbaaya parasını verip bastıran şairler gibi sergisini açan sanatçılar var artık. Orhan Pamuk bile fotoğraf olmayan işlerle sergi açtı. Etiket peşinde değilim, bu iş olacaksa, birileri işimi görüp teklif eder diye bekledim. Geldi de ama araya pandemi girdi. Yoksa martta İstanbul’da açılıyordu sergim.”
“Fotoğrafta da diğer sanat dallarında zaman zaman konuşulduğu gibi kayırma, klik, ‘akademi-alaylı’ ayrımı var mı” diye de sordum ve aynı açıklıkla yanıt verdi Uyar: “Akademik temelim yok, alaylıyım. Dernekçilikle de yetişmedim. Çünkü dünyaya bakıyorum ve bambaşka şeyler konuşulduğunu görüyorum. ‘Buralarda yapılanlar doğru değil, sığ bakıyorsunuz’ diyebiliyorum. Belki de haddimi aşıyorum. Ama söylüyorum. Bu kesimdeki ‘her şeyi biz biliyoruz’ tavrı nedeniyle kendi yolumda, kendi metotlarımla ilerliyorum. TFSF’de 3-5 kişilik jürilerin seçtiği birinciler, uluslararası yarışmalara gidiyor mu? Parasız katılıyorsun o yarışmalara. Mesela AFİAD yarışmaları, unvan almak, etiket takmak için yapılan, para verip katıldığınız yarışmalar. Matah bir şey gibi sunuyorlar. ‘Alamıyor da eleştiriyor’ demesinler diye girdim. Şimdi aldığım dereceler benimle son bulursa kimseye faydam olmaz. Tıpkı Ara Güler gibi. O da kendine fotoğraf çekti, kendiyle beraber bitti. Yetiştirdiği, parlattığı, önayak olduğu kimse olmadı. Ben ne kadar çok kişiye örnek ve önayak olursam o kadar başarılı olmuş sayacağım kendimi. Okul beni aşar ama Ankara’da eğitim vereceğim. Yüz yüze eğitim başlayana kadar da üniversiteler, kulüpler, dernekler, gruplar, kim beni konuşmaya davet ederse katılıp konuşuyorum, bildiklerimi anlatıyorum, yol göstermeye çalışıyorum.”