Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 20 yıldır kuşaklar ve gençler üzerine araştırmalar yapan Evrim Kuran gençlerin çeşitlilik ve hakkaniyet konularına dair ‘entelektüel bir açlık’ beslediğini fark ediyordu. Gençlerin birçokları tarafından tabu olarak algılanabilecek konuları ciddi bir merakla ele alabildiğini ve bu alana yönelik farkındalıklarını geliştirmek istediklerini söylüyordu. Yıllarca araştırmalarda duyduğu bu talepler sonucunda MEF Üniversitesi’nde ‘Çeşitlilik, Kapsayıcılık ve Hakkaniyet’ dersi vermeye başladı. Kuran’la dersin önemini konuştuk.
Çeşitlilik, kapsayıcılık ve hakkaniyet kavramlarının gençlere hissettirdiği duygu ne, onlar için neyi ifade ediyor?
Yaptığımız araştırmalarda “Bizi farklılıklarımızla kabul edin, kutuplarının arası gitgide açılan bir ülkede birbirine benzemeyen insanları bir araya getirin, daha barışçıl bir iklim olsun, farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu hatırlayalım” diyorlardı. Adaletsizlik ve liyakatsizlik meselesini çok dile getiriyor, umutsuzluğa düştüklerini anlatıyorlardı. Çeşitlilik, kapsayıcılık ve hakkaniyet dünyanın uzun zamandır konuştuğu bir konu. Oğlumun yaşadığı Kanada’da bu dersleri ilkokulda almaya başlıyorlar. Barış iklimini sağlayabilmek için davranışa ve dile dikkat etmeye küçükken başlamak gerekiyor.
Derste neler yapıyorsunuz?
Günümüzde hakkaniyetin neden önemli olduğunu, zihnimizde barındırdığımız önyargıları, davranışlarımızdaki ayrımcılığı konuşuyoruz. Bir tartışma ortamı sunarak dilimizdeki ötekileştirmenin farkına varmamızı sağlamaya çalışıyorum. Meritokrasi (Kişilerin yetenek ve zekâ gibi bireysel üstünlüklerine dayanan yönetim anlayışı), yaş ayrımcılığı, toplumsal cinsiyet, engellilere yönelik ayrımcılıklar, etnik ayrımcılık gibi birçok kesim tarafından tabu görülen konuları konuşup içinde bulunduğumuz kültürün dinamiklerini ve çocukluğumuzda edindiğimiz önyargıları irdeliyoruz. Mesela vizelerde çeşitlilik, hakkaniyet ve kapsayıcılıkla ilgili film araştırması yaptılar, dildeki ayrıştırıcılıkları yakalayıp çözüm önerdikleri bir makale yazdılar.
İlk dersten bugüne nasıl bir fark görüyorsunuz?
Dilleri değişmeye başladı. Hepsi pırıl pırıl çocuklar ama ne kadar ayrımcılık yaptıklarını gördüler. Birbirlerine “Öyle değil, böyle diyelim” dediklerini görünce çok mutlu oluyorum. Onları iyi uygulamaları olan çeşitli şirketlerle buluşturuyorum. Abdi İbrahim Otsuka’nın ruhsal hastalıklar yaşayanlara yönelik dilde damgalamayı önlemeyi amaçlayan ‘Öyle Söyleme’ kampanyasını yapan liderleri dinlediler. Kızdığımızda “Deli misin”, “Şizofren misin” demenin hastalar ve hasta yakınları için ne kadar incitici olduğunu anladılar. Tabuları deviren bir ders bu.
Siz bu dersi modern dünyanın gerekliliği olarak görüyorsunuz...
Gelir adaletsizliğinin artmasıyla farklı sosyoekonomik kategorilerdeki insanlara yönelik ayrımcılığı, farklı kuşakların bir arada yaşamasıyla yaş ayrımcılığını, kadın özgürlük hareketiyle birlikte kadınlara yönelik ayrımcılığı, LGBTi hareketiyle farklı cinsel yönelimdeki insanlara yönelik ayrımcılığı daha fazla konuşur olduk. Daha da konuşmalıyız ki farkındalığımızı arttırmakla kalmayıp çözüm önerileri geliştirebilelim. O yüzden evet, bu dersin modern dünyanın gerekliliği olduğunu düşünüyorum. Çocuk ve gençlerde ayrımcılık meselesinin üzerine gidersek yetişkin dünyasındaki pek çok ayrımcılığı kökünden çözeceğiz.
‘FIRSATLARA DAHA AZ ERİŞENE DAHA ÇOK OLANAK TANIMALIYIZ’
- Liyakat, yani işin ehil kişi tarafından yapılması, hakkaniyete dair en önemli ölçülerden biri. Dini görüş, cinsiyet, yaş, etnik köken ayrımı olmaksızın insanların performansıyla pozisyonları doldurabilmesi, ancak hakkaniyetin bir esas alındığı organizasyonlarda mümkün.
- 2018’de sosyoekonomik olarak daha dezavantajlı gruplarla yaptığımız çalışmada katılımcılara dünyada tek bir şeyi değiştirebilselerdi neyi değiştirmek istediklerini sorduk. Aldığımız yanıtların başında adaletsizlik/eşitsizlik vardı.
- 100 bine yakın katılımcıyla yaptığımız ‘Türkiye’nin En Çekici İşverenleri 2021’ araştırma sonuçlarına göreyse, iş yaşamına henüz başlayan gençlerin yüzde 60’ı, sekiz yıldan fazla tecrübesi bulunan profesyonellerin yüzde 63’ü Türkiye’de iş yaşamında liyakat kültürü olmadığına inanıyor.
- Şirketlerin ne kadar çeşitli çalışanlara sahip olduklarını gururla anlattıkları yılları geride bıraktık. Artık organizasyonlar, bunun bir yasal gereklilik değil avantaj olduğunun farkında.
- Gazeteci-yazar Malcolm Gladwell, ‘Çizginin Dışındakiler’ adlı kitabında “Ormandaki en uzun meşe sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun meşe olmamıştır. Diğer ağaçlar onun aldığı güneş ışığını engellemediği, çevresindeki toprak zengin olduğu, fidanken hiçbir tavşan onun kabuğunu kemirmediği ve hiçbir oduncu vakti gelmeden onu kesmediği için en uzun meşe o olmuştur” der. Fırsatlara daha az erişen gençlere daha fazla olanak tanımalıyız ki hakkaniyet olsun. Türkiye’deki 207 üniversitede eşit seviyede eğitim yapılmıyor, bütün bölgelerde internete erişim bile eşit değil. O yüzden hakkaniyet çok kritik bir konu.