‘Bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever’

Güncelleme Tarihi:

‘Bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2022 07:00

Kitapları ve eserlerinden uyarlanan diziler onu Türkiye’nin en çok konuşulan psikiyatrı yaptı. Gülseren Budayıcıoğlu’yla yeni kitabı ‘Kırmızı Pelerin’ vesilesiyle bir araya geldik: “Bu kitabı taciz ve tecavüze uğrayanlara adadım. Hep ‘Korkmayın’ yazdım, onları cesaretlendirmeye çalıştım.”

Haberin Devamı

Kitaplarının sayfalarını çevirirken mutlaka bir yerlerde kendimize rastlıyoruz. Kimimize kitaplarıyla dokunuyor, kimimize bunlardan uyarlanan dizilerle... Sezonun en çok izlenen işleri ‘Camdaki Kız’ ve ‘Yalı Çapkını’ da onun eserleri... Şimdi yeni çıkan kitabı ‘Kırmızı Pelerin’le gündemde. Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu’yla konuştuk...

FOTOĞRAFLAR: MURAT ŞAKA

Psikiyatriyi insanlara hikâyeler yoluyla anlatma fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu meslek size hayatı o kadar iyi tanıtıyor ki... Bunları başka insanlara da ulaştırmak istiyorsunuz. Bu arada Amerikalı ünlü psikiyatrist Irvin Yalom’un eserlerini çok beğenmiştim. Ve ilk kitabımı 2000’de yazmaya başladım, 2004’te de bitirdim. Bu kadar büyük kitleler tarafından okunacağını hayal bile edemezdim.

Kitaplaştıracağınız hikâyeleri nasıl belirliyorsunuz?

Haberin Devamı

Çok düşünmem gerekiyor çünkü bende binlerce hikâye var. Seçim yaparken en çok hangi hikâyeyle daha büyük kitlelere ulaşabilirim, insanlar kendilerinden bir parça bulabilirler diye düşünüyorum. Öyle hemen kitap yazabilenlerden değilim, en az üç yılda yazarım.

Psikiyatr olarak dinlediğiniz yüzlerce insan size neyi öğretti?

İnsanın yaratılan en büyük mücevher olduğunu... İnsana olan hayranlığım insanları tanıdıkça o kadar arttı ki... Daha bin yıl yaşasam öğreneceğim çok şey var gibi geliyor. Hâlâ insanlar beni şaşırtabiliyor.

Kitabınızda “Hastalarımdan en çok çocukluk zamanlarını dinlemek isterim” diyorsunuz...

Psikiyatride önce hasta size neden geliyor, bunu anlamaya çalışırız. Sonra da konunun köküne ineriz. İltihabı boşaltabilmek için dibinden başlamamız gerek. Hep söylüyorum; kaderimiz doğduğumuz evlerde yazılıyor. Nasıl bir ortama doğduk, anne-babamız nasıl insanlar? Çünkü hiçbir şey bilmeden dünyaya geliyoruz. Ve kolektif bilinçdışına inanıyorum. Yedi göbek öteden bugüne intikal eden duygular beynimizdeki kodlar.
O nedenle çocukluk, psikiyatristlerin vazgeçemediği alandır.

‘Bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever’

Haberin Devamı

‘Romancılığı denedim’

Siz bir terapiste çocukluğunuzla ilgili neler anlatırdınız?

Çok güzel bir çocukluk yaşadım; sıcak ve huzurlu bir ailede yetiştim. Evde huzur bulmayı, evin keyfini çıkarabilmeyi, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi öğretmiş bana ailem. Ama insanları dinledikçe fark ettim ki
bunlar doğal değilmiş, büyük bir şansmış. Bunları anlatırdım.

Peki, ilk kitabınız ‘Madalyonun İçi’ toplumun psikiyatriye bakışını değiştirdi diyebilir miyiz?

En övündüğüm konulardan biri bu. Psikiyatriyle toplumumuzu tanıştırabilmek en önemli amaçlarımdan biriydi. Hacettepe’nin kapısından girdiğimde bir tıp öğrencisi olarak ben bile psikiyatriyi tanımıyormuşum. ‘Psikiyatriye akıl hastaları gider’ önyargısıyla yetişmişiz. Ama gördüm ki her birimizin psikiyatriye çok ihtiyacı varmış. Ben psikiyatriye en çok aklı başında insanların başvurduğunu anlattım. Gerçekten de ‘Benim bir sorunum var ve psikiyatriye gitmem gerekiyor’ diyebilmek bir üst bilinçtir. Bunu göstermeye çalıştım. Ve psikologlara, psikiyatristlere talep patlaması yaşadı ülkemiz. Benim de bunda katkım olduğu için çok mutluyum.

Haberin Devamı

‘Kırmızı Pelerin’de diğer kitaplarınızdan farklı ne var?

İlk kez romancılığı denedim. Sadece hastalarımla karşılıklı konuşmalar yok, hikâyeyi ben anlatıyorum. Küçük yaşta babası tarafından cinsel tacize uğrayan bir kadının hikâyesi. O nedenle bu kitabı taciz ve tecavüze uğrayanlara adadım. Hep ‘Korkmayın’ yazdım, onları cesaretlendirmeye çalıştım. Kitap da
“Umudu kesmeyin, hayat bize güzel sürprizler yapabiliyor” diyor.

‘Bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever’

Yaşananları unutmak mümkün mü peki?

İnsan yaşadığı hiçbir şeyi unutmaz. Hatta başımıza gelen kötü şeyleri, canımız yandığı için zihnimiz büyük harflerle, koyu koyu yazar. Ama bunlara gereken yapılırsa yara kapanır, kanamaktan vazgeçer. Ve o anı siz çağırmadıkça gelmez artık.

Haberin Devamı

Dizi sektörünü ele geçirdiniz! Nasıl seçiyorsunuz konuları?

Bir psikiyatrist gözüyle... Mesela bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever. Çok neşeli, hele ki bunu dışa vuran insanlardan hoşlanmazlar. Çünkü bunun ayıp olduğu öğretilmiştir. Durgun, üzgünseniz daha değerli, derin olarak algılanırsınız. İşte, bunlardan süzerek, toplum nasıl bir şeyi seyredebilir diye düşünerek seçiyorum.

Dizilerinizdeki favori oyuncu veya karakteriniz hangisi?

Hepsini hayranlıkla izliyorum. Bir tek Binnur Kaya’yı söyleyeyim, o da beni oynadığı için (gülüyor)...

Hikâyenin gerçek sahiplerinden dönüşler alıyor musunuz?

Biri “Babaannemi tanımıyorsunuz, oyuncunuz da... Nasıl bu kadar güzel oynar” demişti. İpek Bilgin’di oynayan (gülüyor).

Haberin Devamı

‘Bizim toplumumuz acıya alışkındır; üzülmeyi, hüznü çok sever’

Kırmızı Pelerin’ Doğan Kitap’tan çıktı.

‘Tacizi yakınlarına bile anlatamıyorlar’

Toplumda cinsel taciz olaylarının azalması sizce nasıl mümkün olur?

Bunları konuşulur hale getirmekle... Dinlediğim taciz hikâyelerinin yüzde 90’ı hep kişinin kendinde kalmış, en yakınlarına bile anlatamamışlar. Paylaştıklarında da başlarına bir şey gelmiş. Bizler mağdurun yanında olmalı, onu kınamaktan vazgeçmeliyiz. “Ben tecavüze uğradım” diyen kızlar Doğu’da ya katlediliyor ya aileyi lekelemiş sayılıyor. Yani mağdur bir ceza daha alıyor. Bu kınamayı bu işi yapanlara yönlendirebilirsek o zaman bu işin yok olacağını düşünüyorum.

‘Ben doktorum, Hipokrat yeminim var’

Kitaplarınızı ve dizilerinizi hasta mahremiyeti sebebiyle eleştirenler oluyor. Buna yanıtınız nedir? 

Bunu söyleyenler bile benim bunu böyle yapmadığımı çok iyi biliyor olmalılar. Ben bir doktorum, Hipokrat yeminim var. Karakterler bile kendisini tanımıyor bunları izlerken. Dünyada pek çok psikiyatrist bu tür kitaplar yazıyor. Kimse kimseyi ifşa etmiyor. Ben de kişinin
kim olduğunun bilinmesine asla izin vermem.

BAKMADAN GEÇME!