Güncelleme Tarihi:
Salgın, başladığından beri bireysel ve toplumsal yaşantımızda pek çok şeyi değiştirdi. Kent hayatının olmazsa olmazı ‘bir araya gelme’ eyleminden kaçınır olduk bir kere. Bu durum tüm yaşamımıza, çalışmamıza, ulaşımımıza, eğitimimize ve sosyalleşmemize yansıdı.
WRI, uluslararası bir araştırma enstitüsü.Amacı sürdürülebilir kentlerin artması. Enstitü’nün Türkiye Sürdürülebilir Şehirler Direktörü Dr. Güneş Cansız’la, pandemiyle birlikte değişen ve hatta daha da değişmek zorunda olan şehir yaşamını konuştuk. Cansız daha samimi, daha ‘kompakt’ ve daha ‘havadar’ bir şehir yaşamı öneriyor, tüm dünyanın da bu yolda ilerlediğini söylüyor!
Farklı şehirlerden örnekler...
Bu da aslında, her ne kadar bugünlerde unutulmaya yüz tutsa da bizim toplumumuzun geleneksel mahalle kültürüne denk düşüyor. Yani çocuklarımızın mahalle okuluna gittiği, karşı bakkaldan alışveriş yaptığımız, ekmeğimizi köşedeki fırından sıcak sıcak aldığımız, işe yürüyerek ya da otobüse binip gittiğimiz, herkesin birbiriyle selamlaştığı o nostaljik günler gibi. Çocukların parklarda koşuştuğu, her hafta kurulan pazarın mahalleli tarafından beklendiği, yeşil alanların bol olduğu, yerel üretim ve tüketimin mümkün olduğu günler...
Dünyada da artık bu yaklaşım kabul görüyor. Örneğin Paris’in ‘15 dakikalık şehir’ yaklaşımı... Her şeye en kısa mesafede ulaşabilmeyi amaçlıyor. Türkiye’nin metropolü İstanbul içinse Dr. Güneş Cansız’ın belirttiği en önemli konu, farklı coğrafi bölgelerden yeni çekim merkezi kentler oluşturmanın gerekliliği...
Pandemi sonrası şehircilik adına dünyada atılan adımlar neler?
Uluslararası mimarlık ve tasarım firması WATG’nin geliştirdiği ‘Yeşil Blok’ yaklaşımı, New York sokakları için yeşil, arabasız, açık hava odaklı bir sokak tasarımı öngörüyor. Çin’de 20’nci yüzyılın ‘bahçe şehri’ yaklaşımına atıfla, metropollerden sürdürülebilir tarım arazileri ve yeşil kuşaklarla ayrılmış, sağlık bilincine sahip mini uydu yerleşimler oluşturulması planlanıyor. Paris’in ‘15 dakikalık şehir’ yaklaşımı, kent sakinlerinin ihtiyaç duyduğu hizmetleri en kısa mesafede alabilmesine dayanıyor. Ayrıca ulaşımdaysa bisiklet kullanılması amaçlanıyor.
Kent tükettiği gibi üretmeli de...
Özellikle İstanbul gibi metropolleri düşündüğümüzde Türkiye için en ideal şehir planlama yaklaşımı nedir?
Büyük kentler ulaşım, ekonomi ve nüfusun yığılma noktaları. Bu yığılma dengeli dağılmadığında ulaşım, konut, çalışma gibi alanlarda sorunlar çıkabilir. Türkiye’de 30 büyükşehir belediyesi var. İstanbul nüfusu, büyükşehir olma kriteri olan 750 binlik alt sınırın yaklaşık 22 katı. İstanbul’un nüfus yoğunluğunu planlamadan önce, Türkiye kentleri arasındaki dengesiz nüfus dağılımını planlamak gerek. Bunun için de sanayinin farklı dallarıyla, eğitimle, sağlıkla, turizmle ön plana çıkan, farklı coğrafi bölgelerden yeni çekim merkezi kentler oluşturmak gerekiyor. Farklı kentler çalışma ve yaşama anlamında cazip hale getirilmediği sürece nüfus yoğunluğunu, İstanbul sınırları içinde geliştirecek bir planlama ya da projeyle çözmek oldukça güç.
Şehircilik uzun soluklu düşünmeyi gerektirir. Gelecek için bugünden ne yapabiliriz?
Kent ve çevresindeki bölge bir bütün. Kentlerin doğal kaynakları ve gıdayı sadece ‘tüketen’ taraf olmaması, yeşille ve tarımla bütünleşmiş ‘üreten’ tarafa geçmesi sağlanmalı.
Eskiden olduğu gibi çocukların mahalle mektebine gittiği, alışverişin karşı bakkaldan yapıldığı düzen en ideali diyebilir miyiz?
Parklarla, pazar alanlarıyla, yeşil alanlarla, bostanlarıyla yerel üretim ve tüketimin mümkün olduğu; paylaşmanın, selamlaşmanın hâlâ değer olduğu mahallelerimizi geliştirmemiz bugünün ve geleceğin krizlerinin üstesinden gelmemiz ve güncel tanımla daha dirençli kentler yaratmamız için çok önemli bir seçenek.
‘Taşıt odaklı yaşamdan vazgeçmeliyiz’
Şehirlerde ulaşımı nasıl sağlayacağız?
Kentler artık taşıt odaklı planlama anlayışından vazgeçmeli. Pek çok firma salgın sonrasında ofis bağımsız çalışma modellerine geçiş planlıyor. Özel araç kullanımı yerine, hijyenik, kalabalık olmayan ve sefer sıklığı arttırılmış toplu taşıma imkânları çoğalmalı. Bisiklet, scooter ve yürüme yaygınlaşmalı. Bunun için de kentsel kullanım alanlarının uzak mesafelere yayılmadan tasarlanması gerek. Artık milyonları her gün aynı saatlerde evden çıkaracak sistemleri terk etmek gerekiyor.
Bisiklet yollarımız uzuyor
Türkiye’de hayata geçirilen projeler neler?
Kent içi bisikletli ulaşımın planlanması salgın döneminde ivme kazandı. Örneğin bisiklet ve yaya eylem planı hazırlayan İzmir, kentin çeşitli alanlarında bisiklet yolları inşa ediyor. Ankara’da ‘çevre dostu ulaşım dönemi’ başladı. İstanbul da bisiklet yollarını hızla arttırma çabası içinde. Anadolu’nun pek çok kentinde bisiklet kullanımı bir kültür olarak var ve ne mutlu ki yerel yönetimler de bu kültüre ve halkın talebine uygun projeler geliştirmeye başladı.