Biz elimizden geleni yapıyoruz, sıra sizde... Mücadele devam ediyor

Güncelleme Tarihi:

Biz elimizden geleni yapıyoruz, sıra sizde... Mücadele devam ediyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2020 07:00

Dr. Sarper Yılmaz, 120 gündür Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki pandemi servisinde görevli. O günden beri ailesine hasret. Kontrolsüz normalleşme sahnelerine üzülse de “Yargılamak bizim işimiz değil” diyor ama üzerine basa basa şunu söylüyor: “Amacımız insanların bu hastalığa hiç yakalanmamasını sağlamak.”

Haberin Devamı

Salgın başladığından bu yana pandemi acil servisinde görev yapıyorsunuz. Ailenizi; eşinizi ve oğlunuzu ne kadar bir süre göremediniz?

120 günde üç kere hızlı testlerden yaptırıp, gidip uzaktan da olsa oğlumu gördüm. Kayınpederim ve kayınvalidem bakıyor oğlumuza, onların da kronik rahatsızlıkları var. Benden ya da oğlumdan onlara bulaşabilir. Çocuklarda risk son araştırmalara göre yüzde 1’in altında olsa da onlar aynı zamanda bulaştırıcı grupta.

Biz elimizden geleni yapıyoruz, sıra sizde... Mücadele devam ediyor

Oğlunuzun yaşı küçük, evde olamayışınız onun için de zor bir durum...

Oğlum iki yaşında.

Biz elimizden geleni yapıyoruz, sıra sizde... Mücadele devam ediyor
Ben uzman olduktan sonra üç aylığına Ağrı’ya atandım, döner dönmez bir ay askere gittim. Bir yandan da Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) hekimiyim. Askerden dönünce Şanlıurfa’ya, cephe arkası hekimliği göreviyle gittim. Döndükten bir ay sonra da salgın patladı. Hayatımız FaceTime’da geçiyor. Twitter’da da fotoğraflarını paylaştım. İnsanlar bunları anlasın istiyorum. Biz elimizden geleni yapıyoruz, artık sıra toplumda, mücadele devam ediyor.
Biz elimizden geleni yapıyoruz, sıra sizde... Mücadele devam ediyor

Haberin Devamı

‘Ben geçirmişimdir’ fikri çok yanlış

Normalleşme sürecine hızla adapte olmamızı, eski hayatlarımıza çabuk dönmemizi nasıl yorumluyorsunuz?

Buna ‘normalleşme süreci’ denmesi bana göre yanlış. Zaten bakanlık da bu sürece ‘kontrollü normalleşme’ diyor, Dünya Sağlık Örgütü ‘yeniden açılma’ gibi bir terminoloji kullanıyor. ‘Normalleşme süreci’ söylemi insanların ‘Yendik, bitti’ algısına kapılmasına neden oluyor. Öyle değil, bizim COVID-19 ile yaşamaya alışmamız lazım. Kıyafetlerimiz; tişörtümüz, ayakkabımız gibi bir de maskemiz olacak artık. İkinci büyük yanlış algıysa ‘Ben çoktan geçirmişimdir’ fikri. Ben 120 gündür virüsün yoğun olduğu bir yerde çalışan bir hekimim, COVID-19 hastalarını tedavi ediyorum ama hâlâ geçirmemişim.

Haberin Devamı

Siz bu kadar mücadele ederken ve fedakârlık gösterirken insanların partiler, asker uğurlamaları ve düğünler gibi etkinliklerde bir araya gelmesi, maske takmaması canınızı sıkmıyor mu?

Sağlık çalışanları olarak bugüne kadar insanların kendi hatalarından dolayı doğan enfeksiyon ve yaralanmalarının hepsine yargılamadan baktık, onları tedavi ettik. Bahsettiğiniz sahneleri görünce gerçekten üzülüyoruz. Ama yargılamak da bizim işimiz değil. İnsanları yargılarsak meslek etiğimizi kaybederiz. Hekim olmamız bizi toplumdan ayırmaz, toplumun bir bireyi olarak da söylemek gerekir ki asker uğurlamasında iç içe olmak hatadır. Bu hatalara devam edersek maalesef biz bu enfeksiyonu kısa sürede yenemeyiz. Sevdiklerimizi kaybedeceğiz, belki de bir daha bayramlarda ailemizle olma ihtimalini kaybedeceğiz.

Haberin Devamı

Sizce hayat normal seyrine dönecek mi?

Dört temel kurala uymazsak, bu enfeksiyonu bu coğrafyadan söküp atmazsak hiçbir şey normal olmayacak. Bunu da toplumun davranışları belirleyecek. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor, bizim gösterdiğimiz çabanın tek başına hiçbir anlamı yok. Asıl amacımız insanları tedavi etmek değil, bu hastalığa hiç yakalanmamalarını sağlamak olmalı. Çünkü bu enfeksiyonun yarattığı hasarlar geçici mi yoksa kalıcı mı, henüz bilmiyoruz. COVID ile ilgili bilmediklerimiz bildiklerimizden çok daha fazla.

Yakınmıyoruz, tek derdimiz hasretimiz olsun

Sağlık çalışanları olarak bu tempoyu ne kadar devam ettirebilirsiniz ki! Kurallara uyulmadığı için hayatınıza uzun bir süre daha bu şekilde devam edeceğinizi bilmek psikolojinizi yıpratmıyor mu?

Haberin Devamı

Psikolojik olarak yıpranmama gibi bir ihtimalimiz yok. Sürecin kendisi yıpratıcı. Biz aslında bu süreçte hastalığa yakalanmaktan korkmadık, sevdiklerimize bulaştırma ihtimalinin vicdani ağırlığı daha fazlaydı. Nitekim bir aile hekimi arkadaşımızın babası hastalık nedeniyle vefat etti. Arkadaşımız hâlâ kendisinden bulaşmış olma ihtimalini düşünüyor; kendisini suçluyor. Yakınlarımız şikâyetlerini anlatıp “Bende bir şey mi var acaba?” diye sorduğunda ilk olarak ‘Benden mi bulaştı acaba?’ diye düşünüyoruz. Olağan şüpheli bizzat kendimiziz. Bu bizi hem vicdani hem zihinsel olarak yoran bir durum. Ancak şu anda Türkiye’de COVID-19 düşmansa cephenin ön tarafında sağlık çalışanları var. Bugüne kadar hiçbir asker ‘Ben şu kadar zamandır ailemi görmüyorum’ diye bir cümle kurmadı. O yüzden Türk hekimi de ‘Ailemi göremiyorum’ diye yakınmıyor. İşimizi yapıyoruz.  Bu süreçte tek derdimiz hasretimiz olsun. Çünkü bakanlığın her gün açıkladığı tablodaki ölüm sayıları bizim için gözlerinin içine bakarak kaybettiğimiz hastalar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!