Güncelleme Tarihi:
Çarşamba 19.30, Taksim’de bir toplantı salonu. Buluşma saati yaklaşırken doldukça doluyor. Öğretmen, avukat, doktor, öğrenci, evhanımı... Aralarında işten çıkıp koşa koşa gelmiş olan da var, saatlerce yol tepmiş olan da... Göz göze gelince gülümsüyorlar. Tebessüm, bu topluluğun çok da gizli olmayan şifresi sanki. Gülen, kararlı kadın yüzleri görmek vücutlarımızda biriken kabalığa, hoyratlığa topraklama etkisi yapıyor.
Tanışıyoruz. “Merhaba, ben Elmas. Senin adın ne”, “Hoşgeldin. Nasılsın? Kolay buldun mu mekânı”... Daha tanışmadan arkadaş olmuşuz gibi garip, iç ısıtan bir hâl...
“AMA SOKAĞA ÇIKARAK, AMA KAPI KAPI GEZEREK...”
Derken Dilber Sünnetçioğlu giriyor içeri. Hatırlarsınız; yaz başında Eminönü’nde kıyafeti bahane edilerek sözlü saldırıya uğrayan bir kadına, Canan Kaymakçı’ya, sahip çıkmış; saldırgana, “Sen kimsin? Hangi hakla karışıyorsun gelen geçene” diye haykırdığı video’su sosyal medyada çok büyük ilgi görmüştü. Dilber Hanım o gün bugündür, bütün kadın eylemlerinde en ön sırada. ‘Kıyafetime Karışma’ hareketinin de sözcüsü oldu. Meclis’in ilk toplantısını da kaçırmayacaktı elbette. Elinde gofret kutuları var. ‘Yemek yemeğe fırsat bulamamış olanlar vardır, şekerleri düşmesin’ diye düşünenlerle bir aradayız. Durduğumuz yerin doğruluğu, güzelliği buradan bile belli.
Toplantı Dilber Sünnetçioğlu’nun açılış konuşmasıyla başlıyor. “Merhaba kadınlar!” diye giriyor söze. “Bugün sizi burada görmek çok güzel. İyi ki varsınız, birlikte çok şey başaracağız” diyor. Alkışlar, alkışlar... Söz almak isteyenler tek tek kürsüye çıkıyor. Hatice Özgün, bu toplantıya neden geldiğini şöyle anlatıyor: “Ben ‘referandumda hayır’ için sokağa çıktığımda gördüm ki geç kalmışız. Zararın neresinden dönülse kârdır. Şimdi üzerimize ne düşüyorsa yapalım. Ama sokağa çıkarak, ama kapı kapı gezerek...”
Etkinliğin organizatörlerinden Fidan Ataselim söz alıyor sonra; “Her türlü saldırının karşısında koca bir gövdeyle; kadınlar adına, bütün kadınlarla birlikte duralım. Hangi görüşten, ideolojiden olduğumuzun önemi yok. Önemli olan ortak paydada buluşup geniş bir kitle hareketi yaratabilmek. Saldırıları ancak böyle durdurabiliriz.”
Kimi belediyelerin ‘pembe otobüs’ fikrine olan öfkesini dile getiriyor, kimi ‘müftülük yasası’yla ilgili önerilerini sıralıyor. Aralara anılar, espriler karışıyor. Zaman zaman gözler doluyor, kahkahalar kopuyor. Her konuşma istisnasız büyük bir alkışla bitiyor.
BU AKŞAMI BÜYÜK BİR TEBESSÜMLE ANACAĞIZ
Toplantının içeriği basına kapalı olduğu için detay vermek doğru olmaz. Ama İstanbul Kadın Meclisi’nin ilk toplantısından çıkan sonuçları şöyle özetlemek mümkün:
1. Bütün şehirlerde kadın meclisleri açılması için çalışmalar yapılacak, ilçelerde ve üniversitelerde temsilciler belirlenecek. Türkiye Kadın Meclisi kurulacak. 2. Saldırıya uğrayan kadınlar yalnız bırakılmayacak. Son aylarda olduğu gibi bundan sonraki olası saldırılarda da olayın yaşandığı yerde refleks eylemler düzenlenecek. 3. Belirli aralıklarla yaratıcı eylemler yapılacak. 4. ‘Pembe otobüs’ projesine ve ‘müftülük yasası’na tepki için bir yol haritası belirlenecek.
Salondan, her ay bir toplantı hedefiyle ayrılıyoruz. Çok sıcak bir yaz akşamı, iki saatimizi kalabalık içinde, bir odada geçirdik ama görseniz, bizden mutlusu yok. Çünkü biliyoruz; çocuklara, gençlere mücadelemizi anlatma vakti geldiğinde büyük bir tebessümle anacağımız bir akşamdı bu.
Kadın meclisleri kimlerden oluşuyor?
Kadın Meclisleri, “Kıyafetime Karışma” diyen, kadınların hak ve özgürlüklerine yönelik baskı ve saldırılar karşısında mücadele eden kadınlar tarafından kuruldu.
Ne amaçlıyorlar?
Kadınlara karşı atılan her adıma karşı bir mücadele hattı oluşturmayı.
İşleyiş nasıl olacak?
Meclisler tüm kadınların katılımına açık. Sorunlara birlikte çözüm arayıp alınan kararları birlikte hayata geçirecekler. Twitter’da @kiyafetimekarisma, Facebook’ta @KiyafetimeKarisma’ hesaplarından onlara ulaşabilirsiniz.